Siyah beyaz fotoğraftaki her bir piksel basitçe sıfır ve birlerden oluşur. | TED | فكل بيكسل في صورة بيضاء وسوداء هي بكل بساطة صفر أو واحد. |
Söylediğim şey basitçe bu yaklaşımımızın sürdürelemez olduğudur. | TED | ما أقوله هو أن مقاربتنا هي بكل بساطة غير مستدامة. |
Şirketler, insan ticaretinin işaretlerini ve tehlike işaretleri konusunda çalışanlarını basitçe eğiterek oldukça yararlı olabilirler. | TED | يمكن للشركات أن تقطع أشواطاً في توعية قوتها العاملة بكل بساطة بأخطار وتحذيرات التجارة بالبشر. |
Bu işi çok Basit bir şekilde anlatmaya çalışacağım, tamam mı? | Open Subtitles | الآن ، انا ذاهب لشرح هذا لكم بكل بساطة ، بخير؟ |
İnsanların çoğu sadece... dünyanın ve onun içindeki hayatın... öylece var olduğunu bilir. | Open Subtitles | أغلب الناس يعلمون فقط أن العالم وكل الحياة التي به هو موجود بكل بساطة |
Stargate Atlantis'te daha önce... 12 gemiyi daha kolayca yardıma çağırabilirim. | Open Subtitles | في الحلقة السابقة. استطيع بكل بساطة إحضار 12سفينة أخرى للمعركة. |
kısaca, bazı davalara takipsizlik verdiğiniz için şu an hapistesiniz... | Open Subtitles | بكل بساطة أنت في السجن الآن لأن لديك قضية خاسرة |
basitçe, insan hayatındaki en önemli sorulara cevap verme konusunda birleşmeliyiz. | TED | بكل بساطة يجب ان ندفع في اتجاه الحصول على اجوبة للاسئلة الاكثر اهمية للوجود البشري |
ki basitçe yazı tahtasını kurgu çizimleri için yenileyen çevrimiçi bir ortam. | TED | هذا ما هو إلا مساحة على الانترنت، و الذي هو – بكل بساطة لوح رسائل معدَّل و الذي يشجع الكتابة التعاونية للخيال. |
Seni vurmak istiyorum ama seni böyle basitçe öldürürsem, bana kızarsın. | Open Subtitles | لقد اردت ان اطلق عليك النار ولكني توقفت إن قتلتك بكل بساطة سوف تكون حانقاً |
Eğer o cihazı kaybedersek olacakların basitçe bir açıklaması. | Open Subtitles | أنا أقول لك بكل بساطة كيف ستسير الأمور للفوز بها إذا فقدنا ذلك الجهاز |
Ama onu görüp şaşırınca, basitçe kafasına vurmuşlar bu da doğaçlama bir silah olduğunu gösterir, değil mi? | Open Subtitles | لكن حينما تفاجئوا به قاموا بضربه على رأسه بكل بساطة مما يشير إلى استرجالهم باستخدام السلاح , أليس كذلك ؟ |
basitçe, dördümüz için yeterince oda yok bu evde. | Open Subtitles | بكل بساطة لا يوجد غرف تكفينا نحن الأربعة |
Ya da basitçe özel anahtarı unuttu. | Open Subtitles | أو أنها بكل بساطة قد نسيت موضوع المفتاح الخاص |
basitçe bakarsan cevap kendiliğinden gelir. | Open Subtitles | انظر اليه بكل بساطة وسياتي الجواب المناسب اليك |
Erişkinlerin şaraptan gerçekten hoşlanmaları nasıl sağlanır? Çok basit: pahalı bir şişeden boşalt. | TED | بكل بساطة بأن يتم صبها من خلال عبوات باهظة الثمن |
Fakat size Basit olarak şunu geri bildirimde bulunmak isterim, hükümetin, çocuğuna nasıl davrandığını esas alarak demokrasinin ne kadar güçlü olduğunu tanımlayabilirsiniz. | TED | ولكنني أحكيها مرة أخرى لكم لأقول بكل بساطة أنه يمكنكم تعريف الديمقراطية القوية بكيفية معاملة حكومتها لطفلها. |
Biz de salgın bir türüz, biz de o petri kabının kenarına dayanacağız, bu kadar Basit. | TED | نحن فصيلة متفشية، سنرتطم بحافة الطبق البتري، بكل بساطة. |
Bak Jerry, sana öylece 750,000 dolar veremeyiz. | Open Subtitles | جيري ، لن نعطيك مبلغ 750 ألف دولار بكل بساطة |
Orada öylece durmuşsunuz ve o kişinin ölmekte olduğunu düşünüyorsunuz ve hiçbir şey yapamıyorsunuz. | Open Subtitles | تقف هناك وتعتقد أنه بكل بساطة يحتضر وأنت عاجز عن فعل أي شيء. |
Bu kadar insanı öldürdükten sonra öylece gidemezsin. | Open Subtitles | انت تقتل كل هذا العدد من الناس و تمشي بعيدا بكل بساطة |
Şehir bile parayla kolayca el değiştirebilir. | Open Subtitles | حتى المدينة تستطيع تغير مُلاكها بكل بساطة |
Fakat bayrağımı evde unuttum Bu yüzden kısaca | Open Subtitles | بما أنني نسيت عَلَمي في المنزل سأقول بكل بساطة |