Ölümcül pençeleriyle, 5 metrelik bu katil oldukça donanımlı. | Open Subtitles | هذا القاتل ذو الخمسة أمتار مسلح جيدا , بمخالبه القاتلة |
Erkek, uzun pençeleriyle dişinin yanaklarına nazikçe dokunarak kur yapıyor. | Open Subtitles | يغازل الذكـر الأنثى بمداعبة خدودها بلطف بمخالبه الطويله |
Kızının düğün gününde kocaman bir kuşun gelip pençeleriyle onu kaptığını ve çok uzaklara götürdüğünü söylerler. | Open Subtitles | وقالوا , يوم حفل زفاف إبنته طائر عظيم أتى من السماء وقام بإختطافه بمخالبه وأخذه لمكان بعيد جداً |
Adam çoğunluk liderliğine tırnaklarıyla geldi. Şimdi de gözünü Beyaz Saray'a dikti. | Open Subtitles | يا رجل،لقد وصل بمخالبه لمنصب زعيم الأغلبية |
"Lucky" gibi adamlar, en dipten tırnaklarıyla tepeye ilerlemiş ve tepede son bulmuşlardır. | Open Subtitles | الرجال مثل المحظوظ جاء من القاع وتسلق بمخالبه للاعلى |
Eğimli pençeleriyle, ağaçlara tırmanmaya uygun bir kertenkele. | Open Subtitles | بمخالبه المعقوفة، فـإنه سحلية تكيـَّفت جيداً لتسلق الأشجار |
Özellikle de bir kurt adamın pençeleriyle beynime girmeye çalıştığı kısım. | Open Subtitles | خاصةً حين قام مذؤوب بإقحام نفسه داخل مخي بمخالبه. |
Boz ayı ona doğru yaklaşmış, ve pençeleriyle ona vurmayı denemiş fakat her nasılsa, Joe o anda ayının arkasına geçmeyi başarmış, ...sonra da ayıyı bir boğa gibi yakalamış. | Open Subtitles | فهجم الدب ملوحا ً بمخالبه وصاكا ً لأسنانه وبطريقة ما... وبطريقة ما ...تمكن جو من |
pençeleriyle kazıyor ki, orada kalabilsin. | Open Subtitles | إنه يحفر بمخالبه لكي يتماسك |
Lake Geneva'nın pikniğinin tadını çıkarırken bir baykuş geldi Shakespeare'i pençeleriyle yakaladı. | Open Subtitles | وكنّا نستمتع بـ نزهة على ضفاف بحيرة جينيف عندها أتت بومة، واختفطت (شكسبير) بمخالبه |
Yatak örtülerinin altında, çelikten tırnaklarıyla geceliğimi yırtıyor." | Open Subtitles | " يمزق في ثوب نومي بمخالبه الفولاذية " |