"بهاتفه" - Translation from Arabic to Turkish

• telefonunu
• telefonu
• telefonuna
• telefonunda
• cepten
• telefonundan

Ya telefonunu bulmak için ararsa, ben açarsam ve konuşmaya başlayıp birbirimize aşık olursak?
ماذا لو اتصل بهاتفه الخلوي ليرى إن وجده أحد فأجيب أنا ونبدأ بالتحدث ونقع في الغرام؟

Kötü bir şey hissetti. Cep telefonunu aldı. Neredeyse bir arama yapacaktı, dolayısıyla ona vurdum.
و أصابه الشك فأمسك بهاتفه و بدأ يجري مكالمة فأوقفته

Yanımdaki masada bir sarsıntı başladı Adamın cep telefonu çalmaya devam etti
ثم ذلك الغبي في الطاولة المقابلة يثرثر بهاتفه الخلوي

Cep telefonu tekrar aradım patron.
أتصلتُ بهاتفه الجوال مرة أخرى، أيها الرئيس. الهاتف مغلق.

Sürekli telefonuna baktı, sanki sıkılmış gibi.
ظل يبحث بهاتفه كأنه يرى ان هناك اماكن افضل ليكون بها.

Bir iş arkadaşım, telefonunda oyun oynamasına izin vermediği için arkadaşının boğazından boru temizleyici döken 12 yaşındaki bir çocuğu savundu.
زميلٌ لي بالعمل يدافع عن غلام عمره 12 سنة الذي تدفق دم بحلقه من زميله المُفضل .لأنه لم يدعه يلعب بلعبة بهاتفه

Aramadığımız yer kalmadı, cepten de aradım.
حسناً, لقد بحثنا عنه في كل مكان, و أتصلنا بهاتفه

Onu cep telefonundan ararım. Bana numarasını verebilir misiniz?
سأتصل بهاتفه النقّال هلّا اعطيتيني رقمه لو سمحت؟

Cep telefonunu tekrar aradım.
حاولت الاتصال بهاتفه الخليوي مجدداً انه بريده الصوتي

Cep telefonunu sürekli deniyorum ama cevap yok.
كنت أحاول أن أتصل بهاتفه الخليوي ولكنه لا يجيب

Aralarında korkunç bir rekabet var. Üç gündür cep telefonunu arıyoruz, yanıt vermiyor.
إنّنا نتّصل بهاتفه الخلوي منذ ثلاثة أيام، إنه لا يجيب

Keşke telefonunu tuvalete atabilseydim veya lastiklerini yarabilseydim.
اتمنى لو استطيع ان القي بهاتفه في المرحاض

Cep telefonunu arayıp durdum ama ulaşamadım.
كنت أحاول الاتصال بهاتفه الخلوي ولكنه لا يجيب

Bunu söylemek düşünmüyordu bana onun telefonunu saklardım?
لم تفكري بإخباري أنكِ ستحتفظين بهاتفه اللعين؟

Sabah telefonu sen açtığında ben aramıştım.
لقد كُنت أنـا من إتصل بهاتفه ذلك الصباح، وأجبت أنت عليّ.

- Cep telefonu elinde hep evin dışındaydı.
وكان دائماً التنقل بين الغرف، مُمسكاً بهاتفه الخلوي.

Tek başına, Washington'daki ofisiyle konuştum, ona ulaşmayı denediler ama telefonu açmadı.
إنه هناك وحده, لقد تحدثت للتو مع مكتبه في واشنطن, وحاولت الإتصال بهاتفه وهو لا يقوم بالرد

- Dan ve bebek şu anda uyuyorlar. - Evet, cep telefonu yanıt vermedi.
دان والطفل نائمان الآن - نعم, لقد حاولت الإتصال بهاتفه -

"...seanslarımızı telefonuna kaydediyor, bu sayede tekrar tekrar dinleyebiliyor."
اخذنا بتسجيل جلساتنا بهاتفه لذا هو كان يستطيع ان يتنسط عليهم مراراً وتكراراً

Endişelendiğim için kullan-at telefonuna acil durumlar için koyduğum bir takip uygulamasını izlemeye çalıştım.
لقد قلقت، لذا حاولت تتبع تطبيق المتعقب الذي وضعته بهاتفه بالحالات الطارئة

- Bu sözde kurbanlar kocanızın bu videoları telefonunda tuttuğunu söylüyorlar.
-هؤلاء المدعيات قالوا بأن زوجك صورهم بهاتفه

Onu neden cepten aramıyorsun?
لمَ لا تتّصل بهاتفه الخلويّ اللّعين؟

Hayır gelmedi, cep telefonundan da ulaşamıyorum.
.لا، ولا يمكنني الاتصال بهاتفه الخليوي