bu konuda endişen olmasın. Onu kurtarmaya tam zamanında geldim. | Open Subtitles | لا تقلقي بهذا الخصوص أتيت في الوقت المناسب لكي أنقذه |
bu konuda konuşmak istemiyor ve ben ne zaman konuyu açsam... | Open Subtitles | لا يريد الحديث حول ذلك وفي كل مره أفاتحه بهذا الخصوص |
bu konuda sizin sahip olduğunuzdan daha iyisini yapabileceğimi iddia ediyorum. | Open Subtitles | أستطيع القيام بما هو أكثر من الجدال مع الرفاق بهذا الخصوص |
Herkes bir birey olarak bununla ilgili bir şey yapabilir. | TED | وكل شخص يستطيع فعل شيء بهذا الخصوص كفرد. |
- Susan,Bu konu hakkında bu kadar mükemmel olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | سوزان لا أستطيع أن أصدق كم أنك رائعة بهذا الخصوص |
Bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum ama O konuda biraz yardıma ihtiyacım olabilir. | Open Subtitles | على كل حال، أظن بأننا سنكون على مايرام أود مساعدتك بهذا الخصوص |
Bunun önemi nedir? Niçin olmaktadır ve bunun hastalık süreciyle ilişkili olduğu anlaşılırsa bu konuda ne yapabiliriz? | TED | لماذا يحدث ذلك، وما الذي يمكننا فعله بهذا الخصوص إن تبيّن أن لذلك علاقة بعملية المرض؟ |
Yani bu sorunu buramızla anlıyoruz ama buramızla anlayamıyoruz. Ve bu konuda hiçbir şey yapmıyoruz. | TED | كأننا نفهم الموضوع هنا و لكنه لا يصلنا هنا. و نحن لا نفعل أي شئ بهذا الخصوص. |
bu konuda bir şeyler yapsan iyi olacak şerif. | Open Subtitles | ربما عليك أن تفعل شيئاً بهذا الخصوص أيها الشريف |
Madem ona bu kadar karşısınız, neden bu konuda bir şeyler yapmıyorsunuz? | Open Subtitles | لو كنت فعلت شيئا بهذا الخصوص لماذا لم تعارض ؟ |
Uğraşıyorum. Başkan bu konuda bir basın toplantısı düzenlemek istiyor. | Open Subtitles | أعمل على ذلك ، طلب الرئيس عقد مؤتمر صحفي كامل بهذا الخصوص |
Çünkü, eğer öyleyse, bu konuda benim yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لأنه لو كان كذلك, فأنا لا أستطيع فعل اي شيء بهذا الخصوص |
Eğer ona anlatmazsan, yani, yakında, yani, bu gece, bu konuda ben kendim birşeyler yapacağım. | Open Subtitles | اذا أنت لم تخبرها اعني حالا اعني الليلة أنا سأعمل شيئا بهذا الخصوص بنفسي |
Ortada bozulan bir durum var ve bizim bu konuda bir şeyler yapmamız gerek. | Open Subtitles | لدينا وضع خطير هنا ويجب ان نفعل شيئاً بهذا الخصوص |
bu konuda üzülmezdim. Asla aranıza girmek istemezdim. Aslında beni hiç üzmez. | Open Subtitles | لن أنزعج بهذا الخصوص لن أرغب أن أقف في الطريق |
Evet, ama bu konuda hiçbir şey yapmayacaklar ve bunu sende biliyorsun. | Open Subtitles | نعم حقا, لن يفعلوا شيئا بهذا الخصوص وانت تعرف ذلك |
Evet ve bende bununla ilgili birşeyler yapmak zorunda kalacağım | Open Subtitles | نعم. ويوم من الايام سأصبح مضطرة لأن افعل شيئا ما بهذا الخصوص |
Ama lig zaten Bu konu hakkında kararını verdi. | Open Subtitles | بالطبع، لكن الاتحاد أعطى حكمه بهذا الخصوص |
- Evet, O konuda çok e-posta aldık. | Open Subtitles | نعم، لقد أتتنا الكثير من الإيميلات بهذا الخصوص |
Bunun için üzgünüz. Tek başına yürüyen adamlar. | Open Subtitles | آسفون بهذا الخصوص و لكن الرجال وقفوا لوحدهم, هذا ما أحاول قوله |
O zaman bunun hakkında ne yapmalıyız? | TED | بالتّالي، ما الّذي نفعله بهذا الخصوص... |
Evet, sanırım bu konuyla ilgili konuşmak istediğin şeyler vardır. | Open Subtitles | نعم، ظَننتُ أنهُ سيكون لديكِ شيءٍ تقولينهُ بهذا الخصوص |
Ben yeni bir vampirim ve bazı karmaşık durumlar var. | Open Subtitles | "إنّي مصّاصة دماء حديثة التحوُّل وثمّة تعقيدات بهذا الخصوص" |