Ama ben senin bu tür sorunlarla ilgilendiğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم مسبقا أنّك مهتم بهذا النوع من المسائل |
Bana bu tarz bir durumda çok yararlı olabilecek bazı savaş tekniklerini öğretti. | Open Subtitles | لقد علمني بعض تقنيات الجيش التي قد تكون مفيدة بهذا النوع من المواقف |
Senin gibi birisi nasıl olur da böyle bir iş yapar? | Open Subtitles | كيف يمكن لشخص مثلك أن يقوم بهذا النوع من العمل ؟ |
Oldukça serbesttiler. Sanki bu tip sıkı şeylere bağlı kalmıyormuş gibi. | Open Subtitles | و كان متقدماً جداً ربما لم بسمعوا بهذا النوع من الصرامة |
Bir doktora o tür bir işi yaptırmak da pek kolay olmaz zaten. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس من السهل إيجاد طبيب يقوم بهذا النوع من العمل |
Yanında öyle bir güneş olarak kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أبقى بجانبك بهذا النوع من الشمس |
Artık kimsenin bu türden çalışmalar yapmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد أن أحدا كان يقوم بهذا النوع من الدراسات بعد الآن. |
böyle şeyler yapmamalısın, seni top! | Open Subtitles | يجب عدم القيام بهذا النوع من الاشياء يا لوطيّ. |
Chatman daha önce de bu tür davranışlarda bulundu mu? | Open Subtitles | هل كان لتشاتمان سوابق بهذا النوع من السلوك قبل ذلك؟ |
Tamam, biz bu tür şeylerle ilgileniyoruz. | TED | حسناً, فنحن مهتمون بهذا النوع من الأشياء. |
bu tür akıl yürütme yönteminde tek bir problem var ve bu insula'nın çok yaptığı bir şeydir. | TED | هناك مشكلة واحدة متعلقة بهذا النوع من المنطق وهو ان انسولا تقوم بالكثير من الوظائف |
Tabii ki bu tarz şeyler yapacaksanız bir sürü veriye ihtiyacınız var. | TED | ولذلك، بالطبع، إذا كنت تريد القيام بهذا النوع من الأشياء، أنت بحاجة إلى الكثير من البيانات. |
Sonrasında, bu tarz araştırmaları küçük bir hasta grubu üzerinde uygulamalısınız. | TED | ومن ثم، عليك القيام بهذا النوع من الدراسة على مجموعة قليلة العدد من المرضى. |
Bu reklamı yaptım. bu tarz alkole inanmam ama bazen ben de içerim. | TED | عملت هذه الدعاية. أنا لا أؤمن بهذا النوع من الكحول و لكنني أشرب الكحول أحيانا. |
Gerçekten böyle bir aktivitenin parçası olmam için para ödemek istiyor musun? | Open Subtitles | أنت في الواقع تريد الدفع لي لتجعلني أشترك بهذا النوع من النشاطات |
Sizi terk ederken böyle bir eksiklik hissetmeyi tahmin etmiyordum. | Open Subtitles | لم أتوقع أن أشعر بهذا النوع من الافتقاد عندما تركتك |
Sizi temin ederim ki daha önce böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | أستطيع أن اؤكد لك انني لا أقوم بهذا النوع من الأمور |
bu tip projeleri yapan daha çok okul olmalı. | TED | ينبغي أن تقوم المزيد من المدارس بهذا النوع من المشاريع. |
bu tip işleri yapmak için, kişiye tamamen güvenmelisiniz, çünkü bu ok kalbime doğru işaret ediyor. | TED | اذن لتقوم بهذا النوع من العمل عليك أن تثق بالشخص كليا لأن هذا السهم متجه إلى قلبي. |
Kaç tane evin bu tip bir çatısı olacağını düşünüyorsunuz? | TED | كم عدد المنازل التي تعتقد أنها قد تصبح مغطّاة بهذا النوع من الأسقف؟ |
o tür oyunlardan pek hazzetmiyorum, gerçeği öğrenmek istiyorsan. | Open Subtitles | لا أهتم حقيقة بهذا النوع من الألعاب إذا أردت معرفة الحقيقة |
Yanında öyle bir güneş olarak kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أبقى إلى جانبك بهذا النوع من الشمس |
Sana kimse bu türden neşeli bir gelecek kaygısı sahibi olduğunu söylemedi mi Brian? | Open Subtitles | ألم يخبرك أحد من قبل، يا برايان، بأنك مصاب بهذا النوع من الانشغال الجذل بالمستقبل؟ |
- Belki de bir kaydı vardır. Birileri onun daha önce böyle şeyler yaptığını biliyorsa. | Open Subtitles | سنفترض انها قامت بهذا النوع من الاشياء من قبل |