"بهِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • onu
        
    • ona
        
    • onunla
        
    • bunu
        
    • sana
        
    • bana
        
    • Ondan
        
    • şeyi
        
    • olan
        
    Oğlunuzun onu neden attığı hakkında bir fikriniz var mı? Open Subtitles ألديكَ فكرة عما كانَ يفكر بهِ إبنكَ بإسقاطهِ ذلكَ الشيء؟
    Toprağı kazıp gömdükten sonra birinin onu gördüğüne yemin etti işte. Open Subtitles و أقسم أن أحدهم قد وشى بهِ بمكان المال بعدما أخرجه،
    Bunlar onu iyi biri yapmaz ama onun da bir kalbi var. Open Subtitles وربما هذا لا يجعلُ منهُ شريكاً مرَحبٌ بهِ ولكنَّهُ ذو قلبٍ طيب
    Kutunun içerdiği bazı materyaller muhtemelen çözülme esnasında ona yapışmış olabilir. Open Subtitles حسناً, لربما بعض مواد التعبأة قد إلتصقت بهِ أثناء عملية التحلل
    Eğer ona kim olduğunu anlatan olmasaydı nasıl hayatta kalacaktı. Open Subtitles أعني ، لا يوجد أحد يعلم بالذي كانتَ تمرُ بهِ
    onunla daha önce düzgün şekilde ilgilenmedim ama yalnız ölmeyeceğinden emin olacağım. Open Subtitles لم أعتني بهِ جيداً من قَبل لكني أكيد لن أجعلهُ يموت وحيداً
    Bugünlerde onu çok düşünüyordun. Open Subtitles نعم، كنت تفكر بهِ هذه الأيامِ. أَعْرفُ ذلك.
    onu ofisten aradım, kulüpten, her yerden. Open Subtitles أتصلت بهِ في النادي، في المكتب، اتصلت بالجميع.
    Eğer erkek bu kanı yerse, kadın onu sonsuza dek kontrol eder. Open Subtitles إذا أكلَ دَمَها يُمكنُها أن تتحكمَ بهِ للأبَد
    Uyuşturucu satarken yakalandı ve konuşmayı reddediyor... bu yüzden onu delikte tutmaktan başka seçeneğimiz yok. Open Subtitles حسناً، لقد أُمسِكَ بهِ يُتاجرُ بالمخدرات، و قَد رفَضَ الاعتراف لِذا ليسَ لدينا خَيار سِوى إبقائِهِ في الحَجز
    Sicilyalılara geri çekilmelerini söyle ve oğlanı bana ver, ona ne istersem onu yapacağım. Open Subtitles قُل للصقليين أن يتراجعوا و يدعوني آخذه لأفعلَ بهِ ما أشاء
    Sen ve Nicole gibi insanların onu yanına almasından minnettarız. Open Subtitles نحن شاكرين لأنهُ تم الإعتناء بهِ من قبل ناسٍ مثلكَ و نيكول
    Buna bayılıyorlar. Pekala, bu oldukça etkileyici Dedektif ancak ona güvenmiyorum. Open Subtitles إنه أمراً في غاية الروعة، أيها المحقق لكنني لا أثق بهِ
    Mikrofonu ona teslim edeyim, eminim söylemek istediği çok şey vardır. Open Subtitles سوف امرر المايك له ، اعلم ان لديه الكثير ليتحدث بهِ
    onunla tesadüfen karşılaştıktan sonra, ona iyileşene kadar bende kalmasını teklif ettim. Open Subtitles ثم عرضتُ عليهِ الإهتمامَ بهِ حتى يتمكنَّ من الشفاءِ من هذه الإصابة
    - ona hayatım boyunca güvendim. - Buna gerçekten değer mi, Vic? Open Subtitles ـ أنا أثق بهِ تماماً ـ هل يستح الآمر كل هذا العناء؟
    ona inanıyorum çünkü tatilin gerçek ruhunun o olduğuna inanıyorum. Open Subtitles أعني، أن الأيمان بهِ هو أن تؤمن بالروح الحقيقية للعطل.
    ona sıkıca tutunup yanında kalacağım. Open Subtitles أنا أخطّط بأن أمسك بهِ جيداً و أبقى بجانبه
    Ve bu hızla devam ederse yarın da bunu başaramazlar. Open Subtitles و على هذه الوتيرة، فإنهم لنّ يقوموا بهِ غداً أيضاً.
    Joo Goon geri döndüğümde sana söyleyeceğim önemli bir şey var. Open Subtitles ،أيها الرئيس عندما أعود، هناك شيءٌ مهم يجب أن أُخْـبرك بهِ
    Eskiden ne dediklerini biliyorsun - şimdi söyle bana, nasılsa öğreneceğim. Open Subtitles تعرف ما كانوا يخبروني بهِ الآن، سوف أعرف هذا بأيّ حال.
    Ama her neden gittiyse, sizde de Ondan var. Open Subtitles و لكن مهما كانَ ما أصابَه، فأنتُم مُصابونَ بهِ أيضاً
    İstemediğin hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsin. Open Subtitles ليس من الضروري أن تقوموا بأي شيء لا تودون القيام بهِ.
    Tertemiz suyu olan bir dağ nehri bulduklarını hayal edebilirdi. TED ويتخيل أنهما وجدا تياراً جبلياً بهِ ماء غاية في النقاء.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more