Büyük-büyük baban, insanlık tarihinin en büyük keşiflerinden birini yaptı. | Open Subtitles | جدك الاكبر قام بواحد من أهم الاكتشافات فى تاريخ البشريه |
Bir sebep yoktu. En kişisel sırlarımdan birini bildiklerini beklemiyordum. | Open Subtitles | لسبب وحيد, أنه كان يعلم بواحد من أكثر أسراري الشخصية |
"Büyüklerin her birini bir bebeğin bakımıyla görevlendirdi." | TED | وقد عهدت بواحد من الأطفال الصغار لكل طفل كبير. |
İstihbarat örgütlerinin hedefinde olan biriyle görüşmediğiniz sürece, bizim ilgimizi çekmiyorsunuz. | TED | اذا لم تكن مرتبطا بواحد من هذه الاهداف الاستخباريه المهمه لنا, فانت لا تمثل لنا اي اهميه. |
Ve yüzyıllardır devam eden insan baskısından sonra, Karayip resifleri şu üç sondan biriyle karşılaşmıştır. | TED | وبعد قرون من الجهد البشري، فقد إجتمعت الشعاب الكاريبية بواحد من ثلاثه مصائر. |
Romeolar'ın birine aşık olduğuna yemin ederdim. | Open Subtitles | كنتُ واثقاً بأنها مغرمة بواحد من هذين العاشقين. |
Şimdi size çok kısa bir video klip göstereceğim, bir hastaya ait 5 saniyelik bir klip kendisi inşaa ettiğimiz organlardan birini aldı. | TED | سأريكم الان مقطع فيديو قصير جدا. مدته 5 ثواني لمريضة تم علاجها بواحد من تلك الاعضاء التى تمت هندستها |
Annem, onun gömleklerinden birini babamın yatakodasındaki sandalyelerden birine astı. | Open Subtitles | أتذكر إن أمى أحتفظت بواحد من قمصانة على ظهر المقعد فى حجرة نوم والداى |
Korumalar Takada'yı kaçıranlardan birini indirdi. | Open Subtitles | فريق الحراس الشخصين أطاحوا بواحد من المتواطئين في الخطف |
Cep telefonlarından birini gps üzerinden takip ediyorum. | Open Subtitles | قمت بتفعيل خاصية تحديد المواقع بواحد من الهواتف الخلوية |
1780'lerde, Luigi Galvani adlı hekim asrın en şaşırtıcı ve önemli keşiflerinden birini yapmıştı. | Open Subtitles | في ثمانينات القرن الثامن عشر،طبيب يدعي لويچي جالڤاني قام بواحد من أهم و أعقد اكتشافات القرن |
Kıyı şeritleri, dünya okyanuslarının sadece onda birini kapsıyor. | Open Subtitles | المياه الساحلية تُقدَر بواحد من عشرة من مُحيطات العالم |
Bunlardan birini sahnede, kumarhanede, alışveriş merkezinde patlat ve Amerikan medyasıyla büyük panik yarat. | Open Subtitles | إذهب بواحد من هذه إلى ملعب كره كهذا أو إلى كازينو أو مركز تجاري سيشكل هذا رعباً بكل وسائل الإعلام الأمريكيه |
Bunlardan birini sahnede, kumarhanede, alışveriş merkezinde patlat ve Amerikan medyasıyla büyük panik yarat. | Open Subtitles | إذهب بواحد من هذه إلى ملعب كره كهذا أو إلى كازينو أو مركز تجاري سيشكل هذا رعباً بكل وسائل الإعلام الأمريكيه |
Eyalet savcılığındaki iyi arkadaşlarımdan birini arayacağım ve onlarda suçlamaları düşürecekler. | Open Subtitles | لكن دعني أخبرك كيف سيسقط. أنا سأتّصل بواحد من أصدقائي الجيّدين في مكتب المدّعي العام، |
Kireç taşı, granit ya da çimento dolgu. Üçünden birini düşünüyoruz. | Open Subtitles | الحجر الجيري، حجر الجرانيت والخرسانة الخشنة كنا نفكر بواحد من هذه الثلاثة الانواع |
O bizonların biriyle uçmak istiyorum. | Open Subtitles | يجب أن نذهب الى هناك اريد ان اطير بواحد من هولاء الثيران الطائره |
Yatıştırıcı ilaçlarından biriyle şu sinirli hayvanı yatıştırmanı. | Open Subtitles | تهدئة هذا الوحش المجنون بواحد من المسكنات التي لديك |
Sizlerden biriyle evlenmemiş miydi? | Open Subtitles | ألم تكن متزوجة بواحد من رجالكم؟ |
Ben de müşterilerden birine tutulduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدت أنّه ربّما قد أبديتِ إهتماما بواحد من أرباب العمل. |