Tören alayı görkemine yaraşır bir hızla sokağımdan ilerliyordu ve bizim eve geldiğinde bayrağımı kuvvetlice sallamaya başladım ve işte kraliçe oradaydı. | TED | كان الموكب يتقدم بوتيرة مهيبة أسفل شارعنا، وبينما يقترب من بيتي، بدأت ألوح بالعلم بحماس، وهناك كانت الملكة الأم. |
Bizim deniz mahsülü iştahımıza hizmet için var olan fabrika tekneleri, okyanuslardaki deniz hayatını hızla boşaltıyorlar. | Open Subtitles | سفن الصيد هذه، الى جانب زيادة شهيتنا للمأكولات البحرية، تفرغ المحيطات من الحياة البحرية بوتيرة تنذر بالخطر. |
Bin yıl önceye göre şu anda tam 100 katı bir hızla yok oluyorlar. | Open Subtitles | انهم يسيرون نحو الانقراض بوتيرة اسرع 100 مرة الآن مما كانوا عليه قبل 1000 سنة. |
Sadece ilişkinin, senin rahat olmadığın bir hızla ilerlediğini gösterir, o da normal. | Open Subtitles | بل يعنى بأن الأمور تتحرك بوتيرة لستم مرتاحون لها ولا بأس بذلك |
Geleceğe doğru hızla hareket ediyoruz. Dünyanın her yerinde buna erişim olacak. 11 sene önce StoryCorps'a başladığımda, hayal edemeyeceğim bir güce ulaştı. | TED | نمشي بوتيرة متسارعة لمستقبل يستطيع فيه كل أحد الوصول لأحد هذه ، وبإمكانيات لم أتخيلها مطلقا قبل 11 سنة حين أسسنا ستوريكوربس. |
Tabii ki dinin, bu hızla değişen manzarada bir prensipler savaşı meydanı olduğunun aşikar olduğunu biliyordum ve dinin, sorunun önemli bir kısmı olduğu da zaten aşikardı. | TED | طبعاً، كنت أعلم أنه من الواضح أن الأديان ستكون ساحة المعركة الرئيسية في هذا المشهد المُتغيير بوتيرة سريعة، وكان من الواضح أيضاً أن الدين كان جزءاً كبيراً من المشكلة. |
Çok büyük bir hızla kentleşiyor. | TED | وآخذه في التحضر بوتيرة هائلة. |
Caldwell ve Kamionkowski Evren'in gittikçe artan bir hızla ürkütücü biçimde genişlediğini hesapladı ve bir şeyin Evren'i vakum gibi dışa doğru çektiğini fark etti. | Open Subtitles | كالدويل و كاميونكوسكي وجدوا أن الكون يتمدد بوتيرة متزايدة ومثيرة للجزع وأن هناك شيء ما يمتص كل شيء ويدفعه للخارج كآلة الشفط |
Ben yokken olağanüstü bir hızla gelişme gösterdi. | Open Subtitles | لقد تطور بوتيرة رائعة بينما كنت غائبا |