"بوسعي فعله" - Translation from Arabic to Turkish

    • yapabileceğim
        
    • yapabilirim
        
    • yapabileceğime
        
    • elimden
        
    • edebileceğim
        
    • yapabilirdim
        
    • yapacak
        
    • yapabildiğim
        
    • yapabileceğimi
        
    yapabileceğim şey bu. Yapamazsam 500 dolarım var, olur mu? Open Subtitles هذا كلّ ما بوسعي فعله لديّ 500 دولار اتّفقنا ؟
    O yüzden bunun karşılığını vermek için yapabileceğim bir şey olursa söyle. Open Subtitles لذا إن يكُن هناك أيّ شيء بوسعي فعله لأردّ لك الجميل، فأعلميني.
    O kızcağız için yapabileceğim bir şey varsa-- Open Subtitles هذا لطف منك حسناً أي شيء بوسعي فعله لتلك الفتاة المسكينة
    Alman İstihbarat bürosuna gidiyorum şimdi. Ne yapabilirim bir bakayım. Open Subtitles أنا في طريقي للمخابرات الألمانية الآن سأرى ما بوسعي فعله
    Bunu benim laboratuvara götürelim, ben ne yapabileceğime bir bakarım. Open Subtitles دعني آخذه إلى مختبري وأرى ما بوسعي فعله.
    İnan bana, keşke... - ...yapabileceğim bir şey olsaydı. Open Subtitles صدّقني، أتمنى لو كان هنالك ما بوسعي فعله
    Şu sinirli İrlandalı'nın kıçından ayrılması için yapabileceğim bir şey varsa haber ver yeter. Open Subtitles إن كان ثمّة ما بوسعي فعله لإبعاد ذلك الإيرلندي الغاضب عنكَ فأخبرني
    Ama sen kendi umudunu geri kazanmadan önce yapabileceğim bir şey yok. Open Subtitles ليس من شيءٍ بوسعي فعله حتّى تستعيد إنسانيّتكَ
    yapabileceğim bir şey varsa yani onu bir yerlere bırakmak falan gibi, bana haber verirsin değil mi? Open Subtitles إذا كان هنالك شيء بوسعي فعله باستثناء إقلالها فأعلمني، اتّفقنا؟
    Şu an için tek yapabileceğim onu iki gün burada tutmak tabi avukatı onun yanında oturup bana gülerken ve ekibinin üyeleri ortadan kaybolurken. Open Subtitles جلّ ما بوسعي فعله الآن هُو حجزها ليومين بينما يجلس مُحاميها هُناك ويضحك عليّ وبينما يختفي بقيّة أفراد طاقمها.
    Ama eldivenler geldiğine göre yapabileceğim bir şey yok. Open Subtitles ولكن، طالما طُلبت القفازات المطاطيّة، ليس هُناكَ شيئًا بوسعي فعله.
    İstediğin her şeyi yapıyorum. Bazen, yapabileceğim şeylerin aklından uçup gittiğini hissediyorum. Open Subtitles أفعل أيّما تُملي، لكنّي أحيانًا أظنّك تنسى ما بوسعي فعله
    Ne yazık ki bu yapabileceğim doğruya en yakın şey. Open Subtitles لسوء الحظ، هذا هو الشيء الوحيد القريب من الصواب الذي بوسعي فعله.
    Bu konuda da benim yapabileceğim hiçbir şey yok, tamam mı? Open Subtitles وليس هُناك أي شيء بوسعي فعله حيال هذا، إتفقنا؟
    Bana birkaç saat ver. Ne yapabilirim bir bakayım. Open Subtitles أمهلني بعض الساعات ثم سأرى ما بوسعي فعله
    Söz vermiyorum ama verdiğin bilgi doğru çıkarsa neler yapabilirim bir bakarım. Open Subtitles لا أعدك، لكن لو تأكدت معلوماتك، فسأرى ما بوسعي فعله
    Ana hücreyi verin size yardım etmek için ne yapabileceğime bir bakayım. Open Subtitles أعطوني الخلية الأم، وسأرى ما بوسعي فعله لمساعدتكم
    Ama neler yapabileceğime bir bakarım. Open Subtitles لكن سأرى ما بوسعي فعله للمساعدة
    Ben değiştim birlikte olabilmemiz için elimden gelen her şeyi yapacağım. Open Subtitles لقد تغيرت, و سأقوم بكل ما بوسعي فعله لكي نبقى مع بعض, مهما كلف الأمر
    - Başka yardım edebileceğim bir konu? Open Subtitles أهناك أيّ شيء آخر بوسعي فعله للمساعدة؟ لا، لا أظنّ ذلك
    Söyleyin prens, başka ne yapabilirdim? Yazılı emirler taşıyordum. Open Subtitles ولكن أيها الأمير، ما الذي كان بوسعي فعله بالأوامر التي وصلتني ؟
    Senin için yapacak bir şey bulacağım... Open Subtitles وسأفكّر مليًّا* *فيما بوسعي فعله من أجلك
    Üzgünüm. Tek yapabildiğim seni soğukta bırakmak. Open Subtitles آسف، كل ما بوسعي فعله هو جعلكِ تشعرين بالبرودة
    Bir röportaj için daha neler yapabileceğimi görmek ister misin? Open Subtitles هل تريد أدلة أخرى لترى ما بوسعي فعله كي أجري مقابلة ?

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more