"بيتِه" - Translation from Arabic to Turkish

• evine
• evinde

Ve evine Noel arefesinde hiç bir FBI ajanı gitmedi.
لم يأتي عميل فدرالي أبداً إلى بيتِه عشية عيد الميلاد

Oh evet, birisi kanlı mektup göndermesi için evine yollamıştım.
أوه نعم، أرسلتُ شخص ما لدفن رسالةَ دمِّ في بيتِه

Onun en çok arzuladı şeyi tahmin etmek zor değil ama senden istediğim şey, onun evine gitmen.
أي واحد يُمْكِنُ أَنْ يُخبرَ ما يَرْغبُ أكثر، لكن الذي أُريدُك أَنْ، إذهبْ إلى بيتِه.

Adamın evinde bir buluşma ayarladı ilaç verdikten sonra onu vurdu ve bunu bir intiharmış gibi gösterdi.
حددت الإجتماع في بيتِه وهناك خدّرَته وأطلقت النار عليه ونظّمَت موتَه ليظهر على أنه إنتحار

Onu kendi evinde mağlup ediyoruz.
اللؤلؤة لَهُ ه في بيتِه الخاصِ.

Yine telefona cevap vermez de ona ulaşamazsan, evine git.
حتى عندما هو والوقت متأخراً، وإنْ لمْ يكن ذلك، اذن اَذْهبُ إلى بيتِه وَجِدُه.

Gönüllü olarak dünyanın en büyük hırsızını kendi evine davet etmek ha,
يَدْعو بنفسه أعظم لصة في العالمِ إلى بيتِه

Okuldan bir kaç blok ötede yaşıyor, evine kadar gittim.
يعِيشُ عن المدرسة بضعة مباني لذا ذهبت إلى بيتِه

Efendim, bu dava bir Hintlinin... ülkesine ve evine dönme olayı değil.
سيدي هذه الحالةِ لَيستْ قاتلَ لإعادة هند... إلى بلادِه أَو بيتِه. هذه القضية تقاتلُ لإعادة رجلِ...

İyi olduğunu söylüyor. Onu evine götür.
يقول أنهُ بخير، خُذيهِ إلى بيتِه

Erken saatte benden çıkıp evine döndü.
تَركَ مكانَي مبكراً للعَودة إلى بيتِه

Evet, onun evine gitmiştim.
نعم. ذَهبتُ إلى بيتِه.

Evet, Beecher evine dönüyor, ve duyduğuma göre gitmek için de acele ediyormuş, gelip hoşça kal diyecek vakti bile olmayacak.
هذا صحيح، سيعود (بيتشَر) إلى بيتِه و مِما سمعتُه، أنهُ مُستعجلٌ للخروج و لن يُتاحَ لهُ الوقت ليأتي لتوديعِك

evine gittim.
أنا قَدْ كُنْتُ في بيتِه.

Onu evine geri koyun.
أعدْه في بيتِه.

Sanırım o? Benim için evinde yemek yapıyor.
على ما يبدو يطبخ العشاء لي في بيتِه

Martin'in kızımla yattığına inanmam ve... kızımın onun evinde kaybolması da... yeterli kanıt olarak sayılmamıştı.
هو ما كَانَ بما فيه الكفاية بأنّني إعتقدتُ الذي مارتن كَانَ يَنَامُ مَع بنتِي... بأنّها إختفتْ في الطّريق إلى بيتِه.

Onun evinde büyüdüm.
لقد ترَبيتُ في بيتِه