| Bunu söylemek, size satmak istediğim şeyi bedava vermek olur. | Open Subtitles | سيعتبر هذا إفصاحاً عن المكان وهذا ما أريد بيعك إيّاه |
| Sana en değerli şeylerini satmak istiyorlar ki bu da gereksiz bir operasyon. | Open Subtitles | ويريدون بيعك اغلى الاغراض والتي هي غير ضروريه وهي الجراحه .. |
| Bayan Johnson size kumaşı satmaya çalıştı. | Open Subtitles | سيدة جونسون كان تحاول بيعك مقدار من الحرير الناعم |
| Sana aksini söyleyen herkes ya aptaldır ya da sana bir şey satmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | و من يخبرك بغير ذلك فهو إما أحمق أو يود بيعك شيئاً |
| Ruhunu sattın, Rodrigo ve bunun farkında bile değilsin. | Open Subtitles | - لقد تم بيعك ، رودريغو ولا تستطيع حتى رؤية ذلك |
| Ama bunları sana satamam. | Open Subtitles | ولكنني لا أستطيع بيعك هذه لأن الوقت متأخر |
| Bir Arap sultanlığına köle olarak mı satıldın? | Open Subtitles | هل تم بيعك كالعبيد في مملكة السلطان؟ |
| Sana bunlardan birini satabilirim, çok ucuz. Eğer işine yarayacaksa... | Open Subtitles | أستطيع بيعك إحدى هذه الهواتف الرخيصة إن كنت تستعملينها |
| İkinci tutuklanmanız, okul bölgesinde uyuşturucu satmak suçundan. | Open Subtitles | إذن إعتقالك الثاني كان بسبب بيعك للمخدرات في ساحة المدرسة |
| Sana bazı nadir bulunan albümleri satmak istemiş; | Open Subtitles | كان يعرض عليك بيعك بعض الالبومات النادرة |
| Aklım gayet iyi çalışıyor. Daireyi satmak da nereden çıktı? | Open Subtitles | -ما هذا الهراء عن بيعك لمنزلك ؟ |
| satmak onu cezalandırmak demek Karen ve onca yaşadığından sonra bunu hak etmiyor musun? | Open Subtitles | بيعك إياه بمثابة عقاب له يا (كارين)، وبعد كل ما قاسيتِه معه، أفلا تستحقين ذلك؟ |
| Sana tuzak kurup yol kenarındaki yabancılara satmaya çalışsalar bile. | Open Subtitles | حتى لو وقفوا على الناصية وحاولوا بيعك للغرباء |
| Ne yani, sana alarm sistemi mi satmaya çalışıyordu? | Open Subtitles | إذاَ كان يحاول بيعك نظام إنذار ؟ |
| Onun bir efsane olduğunu sanıyormuş. Seni, D'Haran birliklerine satmaya kalkıştı. | Open Subtitles | لقد ظنت بأنه خرافة - لقد حاولت بيعك للـ(داهارانيون)؟ |
| FLN'ye sattın kendini, Paris'teki tüm arkadaşların gibi. (FLN: Cezair Milli Kurtuluş Cephesi) | Open Subtitles | تمّ بيعك لجبهة التّحرير الجزائريّة (كما هو شأن أصحابك في (باريس |
| Ve tatlım, sıcak bir yaz gününde dondurma gibi sattın. | Open Subtitles | وعزيزي، لقد تم بيعك |
| Nakit para ya da makbuz yoksa, size bir şey satamam. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك النقد أو السندات لا يمكنني بيعك أي شيء |
| Üzgünüm. Sana bir şey satamam ya da seninle takas edemem. | Open Subtitles | آسف ، لا أستطيع مقايضتك أو بيعك أيّ شيء |
| Bir köle olarak satıldın. | Open Subtitles | قد تم بيعك كعبد. |
| Belki sana elden düşme bir araba satabilirim, kilometresi yüksek bir şeyi 700'a dolara ama garantisiz satarım. | Open Subtitles | استطيع بيعك سياره مستعمله ب 700 دولار لكن بدون كفاله- حسناً - |
| Senin o değersiz kıçını gezici sirklere satmalıydım. | Open Subtitles | لقد كان علي بيعك ياعديم القيمة في السيرك الجوال |