| şu an Biz konuşurken, bu 170 ülkede insanlar dünyayı haritalandırıyorlar. | TED | إذاً، بينما نتحدث يخطط الناس العالم في هذه ال 170 دولة. |
| şu anda Biz konuşurken o büyük ihtimalle kasaba dışına kovalanıyordur. | Open Subtitles | إنه على الأرجح تتم مطاردته حتى يخرج خارج المدينة بينما نتحدث |
| Ekibim, Biz konuşurken iletişim kuruyor ve sürüş yolunu ipucu için kontrol edeceğiz. | Open Subtitles | فريقي يجرون الأتصال بينما نتحدث وسوف نتحقق من طريق قيادته من أجل الإثبات |
| Konuştuğumuz gibi kuryem kampta ve bu gece yelken açmaya hazır olacak. | Open Subtitles | ساعِيّ الخاص في المخيم بينما نتحدث و سيكون على إستعداد ليُبحر الليلة |
| şu anda bana sadık Jaffa'lar güçlü bir anagemide bir isyan hazırlığındalar. | Open Subtitles | جافا موالين لي ينظمون تمرد بينما نتحدث, على متن سفينة أم قوية |
| Biz konuşurken sevgili doktorun arabasında bekle. | Open Subtitles | أنتظر الآن في سيارة الطبيب الصالح بينما نتحدث |
| Manyaklık bu. Biz konuşurken o kadın ölüyor belki de. | Open Subtitles | هذا جنون , هذه المرأة ربما تموت بينما نتحدث |
| Biz konuşurken buraya doğru geliyor olabilirler. | Open Subtitles | بأمكانهم أن يكونوا بالطريق لهنا , بينما نتحدث |
| Biz konuşurken, binlerce masum Amerikalı ölmüş durumda veya ölmek üzere. | Open Subtitles | مات آلاف الأمريكيين الأبرياء أو يموتون بينما نتحدث |
| Biz konuşurken IT* elemanının çalışmasına itirazın olmaz, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تمانع ان كان بيننا لوقت قليل بينما نتحدث ، أليس كذلك؟ |
| - Ama Biz konuşurken o yaşlı kuş çayımıza zehir atabilir. | Open Subtitles | تلك المسنه ربما تضع لنا السم في الشاي بينما نتحدث ها نحن ذا |
| - Evet. Harvard hukuk'ta ikinci sınıfta ve Biz konuşurken o ortaklarla tanışıyor. | Open Subtitles | إنها تدرس الآن بالسنة الثانية بكلية الحقوق جامعة هارفرد، إنها تقابل الشركاء بينما نتحدث |
| Vücudundan çıkardığımız izler Biz konuşurken analiz ediliyor. | Open Subtitles | البصمات التي رفعناها من على الجثة يتم إختبارها بينما نتحدث. |
| Bu sadece küçük bir teşebbüs. Tıpkı Konuştuğumuz gibi icabına bakıyorum. | Open Subtitles | هذا ليس سوى تدخل بسيط، أنا أقوم بالاهتمام بالأمر بينما نتحدث. |
| Konuştuğumuz gibi, en alt hangarda yanaşmak üzere olan bir gemim var. | Open Subtitles | حسنا, لدى سفينة ترسوا بالحظيرة السفلية, بينما نتحدث |
| Elçiliğinizle bağlantıya geçtim, Konuştuğumuz gibi kalıpları almak için yetkili gönderiyorlar. | Open Subtitles | ،إتصلتُ بسفارتكم وسيأتي المسئولون لإستلام الكليشيهات بينما نتحدث |
| Eminim, şu anda onunla hayatının en güzel zamanını geçiriyordur. | Open Subtitles | . أنا متأكد أنه يتمتع بوقته مع إبنها بينما نتحدث |
| Aslında konuşurken bir yandan da bunu araştırıyorum. Tam şu anda. | Open Subtitles | حسنا ، أنا في الواقع أبحث في ذلك بينما نتحدث الآن |
| Bakın, fırın satışı için arıyorsanız şu an konuşurken bile yemek yapıyorum. | Open Subtitles | أنظري، إن كان هذا بشأن بيع الخبز فأنا أعد الكعك بينما نتحدث |
| Evet, Konuştuğumuz sırada hakimin önünde olan bir ses kaydım var. | Open Subtitles | أجل , لدي شريط مسجل أمام القاضي بينما نتحدث |
| Konuştuğumuz esnada yüzbaşı ve bir grup memur harekete geçti. | Open Subtitles | هو و كتيبة من وحدة خدمة الطوارئ في طريقهم بينما نتحدث. |
| Biz burada konuşurken, bir kadının gözlerinin benim şüpheli, engin noktalamamın ve mantıklı, açık cümlelerimin üzerinde gezindiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم أنه بينما نتحدث عيون المرأة تراقب ترقيمي العميق الغير ثابت و جملي المنطقية الغير ملحوظة ؟ |
| şu anda bile ilk denememi hastanede analiz eden makina çalışıyor. | Open Subtitles | على الرغم من هذا قمت بعمل اول تجربة لي في المستشفى المركزي بينما نتحدث |
| Bahsettiğim gibi Rita Goldar'ı yaratmaya çalışıyor olabilir. | Open Subtitles | قد تكون (ريتا) تبني (جولدار) بينما نتحدث |