Birkaç gün önce kıyafetlerimi yırtan adam bugün beni öpmek istemiyor. | Open Subtitles | منذ بضعة أيّام جرّدتني من ملابسي بتمزيقها، والآن تأبى حتّى تقبيلي؟ |
Bu güne kadar sürdüğüm hiçbir şey gibi hissettirmiyor, yani bu şey düz bir çizgide gitmek istemiyor. | Open Subtitles | تُعطيك إحساساً لم أشعر به مع أيّ شيءْ آخر قدته، تأبى هذه السيارة المسير في خطٍ مستقيم |
Araba sadece sola dönmek istiyor, düz gitmek istemiyor. | Open Subtitles | تودّ السيارة الإنعطاف يساراً لا غير، إنها تأبى المسير في خطٍ مستقيم |
Kafanda annemi mükemmel gördüğün için inanmak istemiyorsun. | Open Subtitles | تأبى تصديق ذلك، لأنّكَ تحوز صورة مثاليّة عن أمنا في رأسكَ. |
Ya da gelirler. O zaman da onlara zarar vermek zorunda kalırsın. Bunu riske atmak istemiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أو سيأتوا، عندئذٍ ربّما ستأذيهم، تأبى المخاطرة بهم، صحيح؟ |
Bana sen de onun ölmesini istemediğini söyle. Sana yaptığı her şeyden sonra... | Open Subtitles | قُل لي أنّك تأبى موتها بعد كلّ ما فعلته بك |
Sırrını saklamamı dönüştüğün bu şey olmana yardım etmemi istiyorsun ama benim ne hale geldiğimi görmeyi reddediyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أحفظ سرّك وأن أساعدك لتظلّ كما غدوتَ لكنّك تأبى أن تبصر ما غدوته أنا |
Kimseyi dinlemek istemiyor ve bu konuda onu suçlayamam. | Open Subtitles | إنّها تأبى الإنصات لأيّ أحد، ولستُ ألومها. |
İnatçılık mı gurur mu yapıyor bilmiyorum, ama tedavinin adını duymak istemiyor. | Open Subtitles | لا أدري إن كانت تعاند أم مستسلمة، لكنها تأبى سماعه. |
Yardımımı istemiyor olabilirsiniz Bay Queen ama yardımıma çaresizce ihtiyacınız olduğu aşikâr. | Open Subtitles | لعلّك تأبى مساعدتي يا سيّد (كوين)، لكنّك بأمسّ الحاجة لإجابة سؤال بسيط. |
Bak, ilerleme kaydet istemiyor Caroline. | Open Subtitles | انظري، إنّها تأبى التحسُّن ليس بعد يا (كارولين)، اتّفقنا؟ |
Üzgünüm, Bayan Mills, fakat Jenny sizinle görüşmek istemiyor. | Open Subtitles | آسفة يا آنسة (ميلز)، ولكن (جيني) تأبى التحدث إليكِ. |
- Ama bunu yapmak istemiyor. | Open Subtitles | لكنها تأبى فعله. |
Yardımımı istemiyor. Diggle da öyle. | Open Subtitles | إنّها تأبى أن أساعدها و(ديجل) أيضًا مثلها. |
Ellerinde başka Valerie istemiyor. | Open Subtitles | فإنّها تأبى أن تُبتلى بـ (فاليري) أخرى. (فاليري) خائنة، و(ليلي) تعلم أنّي لا أماثلها في شيء. |
Onun ismini almak istemiyorsun ama başka birisinin kostümüyle... - ...kahramancılık oynamaktan çekinmiyorsun. | Open Subtitles | إذاً تأبى اسمه وتقبل التجوال في ثوب شخصٍ آخر ؟ |
Anlamıyorum. Neden insanları iyileştirmek istemiyorsun? | Open Subtitles | ، لا أفهم لماذا تأبى شفاء الناس؟ |
Ama tekrardan o adam olmak istemiyorsun sen. | Open Subtitles | لكنّك تأبى أن تُمسي ذاك الرجل ثانيةً. |
Senin de bu sorunun cevabını artık öğrenmek istemediğini söyleme. | Open Subtitles | لا يُعقل أنّك تتوقُّع أن أصدّق أنّك تأبى التبيّن مرّة وللأبد |
Ramses'in adamları adını ve beni neden öldürmeye çalıştığını söylemek istemediğini ilettiler. | Open Subtitles | أعلمني رجال (رمسيس) أنّك ما زلت تأبى الإفصاح عن اسمك أو سبب محاولتك قتلي |
Oliver, Bratva'ya bulaşmak istemediğini sanıyordum. | Open Subtitles | (أوليفر)، خلتك تأبى الاشتراك في شيء يخصّ (البراتفا). |
Sırrını saklamamı dönüştüğün bu şey olmana yardım etmemi istiyorsun ama benim ne hale geldiğimi görmeyi reddediyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أحفظ سرّك وأن أساعدك لتظلّ كما غدوتَ. لكنّك تأبى أن تبصر ما غدوته أنا. |