"تأكله" - Translation from Arabic to Turkish

    • yiyecek
        
    • yemek
        
    • yiyorsun
        
    • yeme
        
    • yediğin
        
    • yediğini
        
    • yiyor
        
    • yediği
        
    • yer
        
    • yemez
        
    • yemeye
        
    • yersin
        
    • yemiyorsun
        
    • yemen
        
    • yemezsen
        
    T.J., neden mutfağa gidip yiyecek bir şeyler yapmıyoruz ve belki Simon da bizimle gelir? Open Subtitles تي جي لما لاتذهب الى المطبخ واعمل شيئ تأكله وربما سيأتي سيمون معنا
    Ona yiyecek olsun diye halatın ucundaki çengele bir balık taktım. Open Subtitles علقت زعنفة زرقاء على الحبل لأعطيها شيئاً تأكله
    Ne zaman yemek istediğin bir şey olursa beni ara. Open Subtitles وإذا كان هناك شيء تريد أن تأكله . اتصلي بي
    Geçmişte yaşanmış bir olayı anmak için bir hayvanı öldürüp yiyorsun. Open Subtitles أنت تقتل حيوانا و تأكله من أجل الاحتفال بذكرى قديمة
    Yalnızca ne yediğiniz değil, yiyeceklerin dokusu, yeme zamanınız ve yeme miktarınız da öneme sahip. TED وهو ليس فقط ما تأكله، ولكن أيضا تركيبة الغذاء عندما تأكله والكمية التي تأكلها.
    Söz veriyorum, çıkartırken de tadı yediğin zaman ki kadar güzel olacak. Open Subtitles أعدك أن هذا سيكون طعمه جيداً عندما تتقيأه مثل طعمه عندما تأكله
    Ne yediğini ve hayatta kalmak için neye ihtiyacı olduğunu öğrenmeliyiz. Open Subtitles سنكتشف ما الذي تأكله وما الذي تحتاجه لتبقى على قيد الحياة
    O zaman belki mutfağa gidip kendine yiyecek bir şeyler hazırlarsın. Open Subtitles ربّما يجب عليك الذّهاب الى المطبخ وتحضر لنفسك شئ تأكله
    Bu berrak sularda, anne balina için yiyecek hiçbir şey yok. Open Subtitles لا يوجد هنا ما يمكن أن تأكله في هذه المياة الصافية الهادئة
    Mayıs ayında, bozayılar somonların gelmesini beklerken yiyecek bulmak için kıyılara inerler. Open Subtitles في مايو، تنزل الدببة الشهباء للساحل للبحث عمّا تأكله بينما ينتظرون وصول السلمون
    Benim gördüğüm lezzetli birşey yemek üzere olan bir inek. O inek ne yiyiyor? TED ولكن ما أراه هو بقرة على وشك أكل شيء ما لذيذ . والسؤال ما الذي سوف تأكله البقرة ؟
    Yani, az yağ yediğinizde, daha az yemek zorunda kalmadan daha az kalori alırsınız. TED لذا, عندما تأكل دهون أقل, سوف تأكل كالوريات اقل بدون أن تقلل كمية الطعام التي تأكله.
    İşte buradasınız Bay Purcell, köpek bisküvilerimizi çalıp, yiyorsun. Open Subtitles ها أنت يا سيد " بورسيل " ، لقد كنت تسرق طعام الكلب و تأكله
    Costanza, ne yiyorsun? Open Subtitles كوستانزا , ماهذا الذي تأكله ؟
    Bilmen gereken şey, çok geç yeme, çünkü bağırsaklarını açıyor. Open Subtitles يجب أن تتذكر أيضاً ألَّا تأكله في وقت متأخر لأنه يبقى في المعدة كثيراً.
    Burada yediğin herşey.... 500 metre çapındaki bu araziden geliyor. Open Subtitles كل شيءٍ تأكله هنا، يأتي من على بعد ٥٠٠ قدم.
    Ve sonra her bir cinsin yaşam süresince ne kadar yediğini ölçtük. TED ومن ثم قمنا بقياس مقدار ما تأكله كل الأنواع في حياتهم.
    Pirinç atmamak lazım anne. Kuşlar onları yiyor, mideleri şişip patlıyorlar. Open Subtitles لم يعد مسموحاً أن ترمي الأرز، تأكله الطيور فتنتفخ معدتها فتنفجر
    Bu onun yediği tek mama çeşidi, biliyor musunuz? Mama kalmamıştı, o zaman başka bir şey hazırladım. Open Subtitles هو النوع الوحيد الذي تأكله ذهبت للبحث عنه ولم أجده، لذا عملت لها بعض الطعام
    Sana biraz mantar getirsem, yer miydin? Open Subtitles لقد أحضرت لك بعض من عش الغراب هل تأكله ؟
    - Evet ama evdekiler yemez. - Benim evdekiler yer. Open Subtitles نعم، لكن عائلتي لا تأكله - عائلتي تأكل البصل -
    Bu jöle değildir o yüzden yemeye kalkışma. Open Subtitles هذا ليس كعك بالجيلي لذا لا تأكله
    Buraya bırakıyorum, belki sonra yersin. Open Subtitles أنا سأتركه هنا، ربما تريد أن تأكله لاحقاً
    Bak ne diyeceğim. Neden onu sen yemiyorsun? Open Subtitles أتعلم، لم لا تأكله أنت، حسناً؟
    - Bir at ve silaha ihtiyacım var. - Hayır, dinlenip bir şeyler yemen gerek. Open Subtitles ـ إنّي بحاجة لحصان وسلاح ـ كلا، إنّك بحاجة لراحة وشيئاً تأكله
    Eğer burada yemek ısmarlarsan ve yemezsen, garson kız bunu kişisel bir şey olarak algılayacak. Open Subtitles أن تطلب الطعام هنا ولا تأكله هذه النادله تأخذ الأمر بشكل شخصى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more