| Bu ayakkabılar 8.000$'a satılıyor, çünkü çok az sayıda var. | TED | الأحذية التي تباع ب 8000 دولار تباع لإنها نادرة جدًا. |
| Yengeç etinden Surimi çubukları ya da öyle olduğu söylenerek satılıyor beyaz balık eti kırmız ile renklendiriliyor. | TED | العصي المجهزة هي من لحوم سرطان البحر، أو تباع كالحوم سرطان البحر، هي سمكة بيضاء فهو بلون قرمزي. |
| 110 Milyon kırmızı gül, Amerika'da her Sevgililer Günü'nde satılan miktar. | Open Subtitles | مائة وعشرة مليون وردة حمراء تباع في أمريكا كل عيد حب |
| Ve bana, bir günde beş kez bile satıldığını söyledi. | TED | أخبرتني أنها قد كانت تباع 5 مرات في اليوم. |
| Poliçe... yoksul mahallelerde kapı kapı dolaşılarak satılır. | Open Subtitles | البوليصة تباع بصورة شخصية في الأحياء الفقيرة |
| Japan arabaları orada rekor sayıda satıyor. | TED | السيارات اليابانية تباع بأعداد قياسية هناك. |
| Ve bazın insanlar yaptıkları dizaynları marketlerde satıyorlar. | TED | وبالتالي بعض التصميمات التي يقوم بها الناس أنها في الواقع تباع في المتجر. |
| Sifonu çektiğinizde, dışkınız atık arıtma tesislerine gidecek, ki bunlar değer olarak satılıyor, sorumluluk olarak değil. | TED | إذا دفقت ماء المرحاض ، سوف يذهب البراز لمحطات معالجة مياه الصرف الصحي. التي تباع كأصول قيمة ، وليست كأعباء. |
| şimdi, ironik duruma bakın, mühtemelen İkiz şehirlerdeki süpermarket raflarımızda satılıyor | TED | المضحك في الأمر الآن هو، أنها غالبا تباع على رفوف متاجرنا الكبرى بمدننا المتوأمة. |
| Sıradan bir bakkalda günde kaç tane Ring Dings satılıyor biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل لديك اى فكرة عن عدد حلقات دينغس التى تباع يوميا فى محل بقالة ؟ |
| Reçetesiz satılan uyku hapları bağımlılık yapabilir, bu semptompların daha kötüye gitmesine neden olablir. | TED | وحبوب النوم التي تباع دون وصفة طبية قد تسبب حالة إدمان شديدة، تؤدي إلى إلغاء ما يزيد هذه الأعراض سوءاً |
| Bu başkalarına yapılan istila, etkili biçimde ve insafsızca çıkarılıp paketlenilip bir karda satılan bir hammadde. | TED | هذا الإنتهاك للآخرين هو عبارة عن مادة خام تعد و توضب بكفاءة و بلا رحمة و تباع مقابل أرباح. |
| Şu anda ve son 40 yıldır yapıldığı gibi işletme haklarının nasıl satıldığını biliyor musunuz? | TED | تعرفون الكيفية التي تباع بها حقوق إستخراج الموارد في هذه اللحظة، وكيف تم بيعها خلال الأربعين سنة الماضية؟ |
| A.B.D.'de her gün 172.000 adet çizgi roman satılır. | Open Subtitles | 172 ألف مجلة مصورة تباع في الولايات المتحدة كل يوم |
| Malların çoğu perakende satılıyor, ...çoğu dükkan da direk satıyor. | Open Subtitles | الكثير من البضائع تباع بالتجزئة لكن الكثير من المتاجر تباع مباشرة |
| Bak, şehirde binlercesini satıyorlar. | Open Subtitles | انظر هناك العشرات منها تباع هنا في البلدة |
| Bir çocuk gibi, ben hiçbir fikrim yoktu onlar paketlerinde satıldı. | Open Subtitles | كطفلة صغيرة, لم يكن لدي ادنى فكرة انها تباع في علب. |
| Kara borsa dahil, Dünya'daki hiçbir piyasada satılmıyor. | Open Subtitles | أنها لا تباع في أيّ مكان تجاري في العالم، ولا حتى سوق السوداء. |
| Bu daktilo ABD'de son 30 yıl içinde ticari olarak satılmış olabilir mi? | Open Subtitles | هل ربما كانت تباع بطريقة إعلانية فى الـ 30 عاما الماضية؟ |
| İster bir ons, ister bir hektar olsun, eğer bir çiftlikte hintkeneviri yetiştiriliyorsa... bu çiftliğe el konulabilir... ve satılabilir. | Open Subtitles | تزرع ماريجواناً في مزرعتك سواء كان أونس أو هكتار تلك المزرعة يمكن أن يستولى عليها وتلك المزرعة يمكن أن تباع |
| Bilgi piyasasından satın alacağım bir bilgi. Tamamen tarafsız, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | إنها بيانات.تباع فى سوق المعلومات وهذا محايد أخلاقيا بصورة كافية |
| Sen ruhunu sattın. | Open Subtitles | رافاييل ، انت يمتلك تباع روحك. |
| Ama mesele şu ki hüzünlü şarkılar bu yıl çok satmıyor. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة الأغاني الحزينة لم تعدّ تباع هذا العام |
| Okullardan uzak tutulmasını isterim. Çocuklara satılmasını istemem. | Open Subtitles | لا أريدها قرب المدارس و لا أريدها أن تباع للأطفال |
| - Bunlar çalınmadan ve satılmadan bu sanat eserlerini bulmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نجد هذه المصنوعات اليدوية قبل أن تسرق أو تباع |