Ben bunu yapmam! Ama Boolie daha cesedim soğumadan bir bakıcı tutar. | Open Subtitles | بالتأكيد لن أحضى بذلك،سيضعني بولي في العناية الأبدية قبل أن تبرد جثتي |
Cesedi soğumadan... haritayla birlikte onu Anantnag'a götürün. | Open Subtitles | خذ الجثة قبل أن تبرد جثته خذها مع الخريطة إلى أناتانج |
Onu sıkıştırdığınızda, plazma, sıkıştırma hızından daha hızlı bir şekilde soğuyor. Yani, sıkıştırmaya çalışıyorsunuz, fakat plazma soğuyor da soğuyor, ve kesinlikle hiç bir şey yapmıyor. | TED | إذا حينما تضغط على هذا، تبرد البلازما أسرع من سرعة الضغط، لذا فأنت تحاول ضغطه، لكن البلازما تبرد وتبرد وتبرد وبعدها لا تفعل شيئا على الإطلاق. |
Sahip, zırh parçaları gittikçe soğuyor, ve sandığınızın aksine, yapmam gereken başka işler var. | Open Subtitles | مُعلمى, لزقة جروح الذخيرة تبرد وعلى خلاف ما تعتقد فأن لدى اشياء اخرى لافعلها |
Senin bodylerinden birini ödünç alırsam senin kadar havalı olur muyum? | Open Subtitles | يمكننىاناستعيرهذاالقميص حتى اراك وانت تبرد ؟ |
Motorun soğumasını bekleriz yeter. Gerçekten çok teşekkürler. | Open Subtitles | سنتركها تبرد قليلاً شكراً، نحن نقدر لك ذلك |
Bu soğuduğunda elimizde kurşun bir tuğla olacak. | Open Subtitles | حسناً عندما تبرد سنحصل على قطعة من الرصاص |
Buzlukta soğuk şampanya var. | Open Subtitles | لقد وضعت بعض الشمبانيا كي تبرد في صندوق الثلج. |
Oldukça sıcak. Aslında, size onarımın nasıl çalıştığını göstermeden önce biraz daha soğuması gerekli. | TED | في الحقيقة، يجب أن تبرد أولاً قبل أن استعرض عليكم النتائج العلاجية |
Pencere pervazında soğumaya bırakılmış bir turta düşünün. | TED | فكروا في فطيرة تبرد على عتبة إحدى النوافذ. |
İzninizle soğumadan önce makroyu yükleyip tuşlamayı düşünüyorum. | Open Subtitles | لذا أرجو منك السماح لى أن أفعّل برنامج النقل و أتصل بأتلانتس قبل أن تبرد |
Onlar, soğumadan önce daha sıcak hâle gelen çok az şeyden biridir. | Open Subtitles | إنها أحد الأشياء القليلة حولنا التى تسخن بينما تبرد |
Anne, senin için sorun değilse, yemeğimi soğumadan yemek istiyorum. | Open Subtitles | أمى ،إذا لم تمانعين ،سآكل وجبتى قبل أن تبرد |
Dünya aslında soğuyor hem de 2002'den beri soğuyor. | Open Subtitles | كلا ، النقاش لم ينته بعد الكرة الأرضية في الواقع تبرد وكانت تبرد منذ عام 2002 |
İçinden bir sürü şey çıkan bir nokta var, bu nokta güneşin altındayken ısınıyor, arka tarafta kaldığında ise soğuyor. | TED | فمن الواضح أن هناك بقعة محددة تخرج منها كل هذه الأشياء؛ حيث تسخن تحت تأثير الشمس، ومن ثم تبرد عندما تصبح على الجانب الآخر. |
Haydi yürü. Pizzalar soğuyor. | Open Subtitles | هيا إذْهبُ فالبيتزا قاربت أن تبرد |
Al, o havalı v yaka tişörtü ve lekeli pijama altını giyip de seni istemememi bekleyemezsin. | Open Subtitles | القاعدة، لا يمكنك ارتداء أن تبرد الخامس الرقبة تي شيرت... ... وتلك قيعان بيجامة الملون وتتوقع مني لا اريد منك. |
...hem kahveniz soğusun istemem. Kahvenizi çok beğenirim. | Open Subtitles | أنا لا أريد لقهوتك أن تبرد أيضا أنا أحب قهوتك |
Soğuyana kadar çalkalanır ve büyük ince bir limon dilimiyle servis edilir. | Open Subtitles | تُرَجُّ جيداً حتى تبرد للغاية ثم تُقدَّم مع شريحة رقيقة كبيرة من قشر الليمون |
Okuma yazma öğrenen çocuklar. Pencerede soğuyan turtalar. | Open Subtitles | المصابين في ركبتهم وتهجأ "فول" وفطائر تبرد برفق على النافذة |
Uzun ve modern görünümlü burunları, soludukları havayı nemlendiriyor ve soğutuyor. | Open Subtitles | أنوف طويلة ذات مظهر حديث, تبرد وتبلل الهواء الذي يستنشقونه |
Arjun'la cehenneme git. Bunu yap, yoksa soğuyacak. | Open Subtitles | اللعنة على آرجون ــ تناول هذه قبل أن تبرد |
Henüz soğumamış olan üç derece | Open Subtitles | الدرجات الثلاث التي لم تبرد بعد |
Kraterin bir tarafında boşalıp soğuyarak koyu bir kabuk oluşturuyor. | Open Subtitles | إنها تتدفق على جانبٍ واحد من الفوّهة وتكّون غلافاً داكناً حالما تبرد. |