| Sen büyürken, büyükbabanın bir tütün dükkanı vardı, değil mi? Kasabada. | Open Subtitles | كان جدك يملك متجر تبغ وأنت تكبر في البلدة، أليس كذلك؟ |
| Bir avuç uydurma hikâyeyi ihtiyarların kulübede tütün tüttürürken anlatacağı biri. | Open Subtitles | بمجموعة حكايا وقصص رجل عجوز يجتمعون حوله بينما هو يبصق عصير تبغ |
| Satıyorum. Karşılığında kahve, şeker tütün, tuz, un ve fasulye alıyorum. | Open Subtitles | تجارهم للقهوة، سكر، يمضغ تبغ وملح وطحين وفاصولياء. |
| Torbadaki tütünü kâğıda sararsın. Ama bunu sonraya saklayacağım. | Open Subtitles | إنه تبغ في كيسة، تضعيه ثم تلفيه لكني سأحتفظ به لوقتٍ لاحق |
| Eh, tabii fazla tütünün olmaz senin! Sende var mı peki? | Open Subtitles | بالطبع ليس لديك أي تبغ إضافي ماذا عنك أنت؟ |
| Ama bu kadar. Bir sigara, ve ikimizde bırakıyoruz, anladın mı? | Open Subtitles | ولكن هذا كلّ شيء، لفافة تبغ واحدة ونكتفي معاً، للأبد، أفهمت؟ |
| Önce tütün kokusu, sonra bela kokusu. | Open Subtitles | أولاً تبدو رائحة تبغ ثم تتحول إلى رائحة مشاكل |
| Gayet iyi uyudum. sigara içilmeyen oda, tütün kokusu yok. | Open Subtitles | نعمت بنوم هانئ، غرفة لغير المدخنين، لا رائحة تبغ |
| Ama tütün, bağımlılık ve toplum sağlığı hakkında verebileceği önemli bilgileri yayınlayamıyoruz. | Open Subtitles | موظف سابق كبير في شركة تبغ ولكننا لا نستطيع إذاعة تلك المعلومات الخطيرة عن التبغ والإدمان |
| Bu kişi, daha önce bir tütün şirketinde üst düzey yöneticiydi. | Open Subtitles | هذا المطلع كان موظف سابق كبير في شركة تبغ |
| Neden bir sigara tiryakisi, tütün şirketini protesto etsin ki? | Open Subtitles | ماذا يفعل مدخن ثقيل بالإحتجاج أمام شركة تبغ ؟ |
| -Fazla yok. Eski bir pipo ve tütün. -Bir de otel anahtarı. | Open Subtitles | ليس كثيرا, فقط غليون قديم و تبغ ومفتاح فندق |
| Geçen sefer kendimi tanıtacaktım ama av ruhsatını istediğimde ayakkabılarıma tütün suyu tükürdün. | Open Subtitles | كنت سوف اعرف بنفسي في المرة الاخيرة لكن عندما طلبت رخصة الصيد الخاصة بكِ بصقتِ عصير تبغ على احذيتيّ |
| tütün kampında. Doğuştan fazla bir pençesi vardı.Sana onları nasıl kullandığını anlatacağım. | Open Subtitles | اجل تقنيا انها عارضة لقد كان وجهها على علبة تبغ |
| Büyük bir tütün şirketiyle kola şirketi birleşip meyve aromalı oksijen satacaklarmış. | Open Subtitles | بشكل اوضح,تبغ كبير مياه غازية كبيرة من هذه البطاقة سوف نبيع. اوكسيجن بطعم الفواكهة |
| Sen bir ilaç firmasında pazarlamacı ve ayrıca bir tütün firmasında tasarımcısın. | Open Subtitles | أنتِ نصف مندبوة مبيعات ونصف مديرة أعمال متطفلة مع شركة تبغ |
| Bu da eksik bir güneyli tütün şirketiyle ortak olmam anlamına geliyorsa onu yapmak istiyorum. | Open Subtitles | ولو كان هذا يعني التعاون مع شركة تبغ مثيرة للريبة من الجنوب فهذا ما أريد فعله |
| Lütfen o pipoyu içmeyin veya daha iyi bir tütün alın. | Open Subtitles | بلى, من فضلك أمتنع عن التدخين من هذا الغليون او قم بشراء تبغ افضل |
| Memleketin en iyi tütünü, elde sarılmıs. | Open Subtitles | ملفوف يدوياً بأجود تبغ في الولايات المتحدة |
| Eh, tabii fazla tütünün olmaz senin! Sende var mı peki? | Open Subtitles | بالطبع ليس لديك أي تبغ إضافي ماذا عنك أنت؟ |
| İçinde Ot olmayan bir sigara içiyordu. | Open Subtitles | كان يدخَن لفيفة تبغ بدون حشيش بها |
| Hiç tütünüm yok ama biraz fasulye isterdim aslında. | Open Subtitles | ليس لدي أي تبغ لكني أحب تناول بعض الفاصولياء |