"تبيّن" - Translation from Arabic to Turkish

    • çıktı
        
    • Görünüşe
        
    • Anlaşılan
        
    • görünen
        
    • Meğerse
        
    • gösteriyor
        
    • Meğer
        
    • öğren
        
    • öğrenmemiz
        
    • çözmeye
        
    • anlamaya
        
    • anlaşıldı
        
    Bu adamın, adanın sürekli hareket ettiğine dair tahminleri doğru çıktı. Open Subtitles افترض هذا الزميل بشكل صائب كما تبيّن بأنّ الجزيرة تنتقل باستمرار
    Ortaya çıkacak sonuçlara gelince ise, dış görüntünün önem taşıdığı ortaya çıktı. TED إذاً التفكير بالنتائج، تبيّن أن المظهر مهم.
    Evet, Görünüşe göre Bill eve yine geç gelmek zorunda kalacak. Open Subtitles نعم، حسناً، آه، تبيّن أن بيل سيعمل حتى وقت متأخّر مُجدّداً.
    Anlaşılan o ki bitkiler bir madde üretiyor ve buna suberin deniyor. TED تبيّن أن النباتات تصنع هذا المنتج المسمى السوبرين.
    görünen o ki, bilgisayarlar görüntü tanımada sinir ağları gibi algoritma öğrenen makineler sayesinde, hızla daha iyiye gidiyorlar. TED وكما تبيّن لاحقًا، فإن أجهزة الكمبيوتر تصبح أفضل في التعرف على الصور بفضل خوارزميات تعلم الآلة، مثل الشبكات العصبية،
    Meğerse günleri yanlış anlamışım. Sandığımdan 2 hafta önce başlıyor. Open Subtitles تبيّن أنني فهمت التواريخ خطأ, إنه إنها تبدأ أسبوعين أبكر مما ظننته.
    Bir şeyin nasıl doğru yapılacağını ve kahramanca beceriksiz olmayı gösteriyor. TED تبيّن كيف تفعل الصواب, و كيف تكون بطلاً صعب المراس.
    Merhaba Don. Önde gidiyoruz. Meğer Hollis'in bir romanı varmış. Open Subtitles مرحبا دون, نحن في الصدارة, تبيّن بان هوليس لديه رواية
    Ancak toptan yapmak ne kadar ucuz olsa da ilkinin tasarımı ve yapımının yaklaşık olarak 200 milyon dolar tutacağı ortaya çıktı. TED ولكن مهما كان صناعتها بالجملة رخيصاً تبيّن أنّ ذلك كان ليكلف قرابة 200 مليون دولار لتصميم وبناء السفينة الأولى.
    Stratosferinde ince tabakada oldukça farklı hız ve yönlerde giden rüzgârları olduğu ortaya çıktı. TED ولكن تبيّن أن رياح طبقة الغلاف الجوي العليا تسير بسرعات واتجاهات مختلفة تماماً عن تلك التي في الطبقات الخفيفة.
    (kaynak paradoksu) Yeniden baktım, şu çıktı ki, sorunun asıl kritik yönü yönetim. Ekonomik yönetimin başlangıç safhası; kaynak patlamasının kime kazandıracağı. TED ومرة أخرى، لقد نظرت في ذلك، وقد تبيّن أن القضية الملحة هي مستوى الحوكمة، المستوى المبدئي للحوكمة الإقتصادية عند تحقق طفرة الموارد.
    Peki öyleyse vücut saatimiz var ve ortaya çıktı ki hayatımız için inanılmaz derecede önemli. TED تبيّن إذن أنّ لدينا ساعة في الجسم، وتَبَيَنَ أنّها ذات أهميّة قُصوى في حياتنا.
    Görünüşe göre, Hickey neslinin devamını görmekten mutlu olacak tek kişi ben değildim. Open Subtitles تبيّن أني لست الوحيد المسرور بوجود آلة كشف جنس الطفل
    Görünüşe bakılırsa, Cayman Adaları'nda çekilen bir miktar para var. Open Subtitles كما تبيّن وجود سحب لأموال من حساب في جُزر "كايمان"
    Görünüşe göre, baskıcı, takıntılı, onun bütün sıkıntılarına sebep olan birine dönüşüyormuşum ki bu yüzden benim yanımda büyümek ve başarılı olmak imkansızmış bu sebeple uzaklaşmış ve ben şimdi onun benden uzakta özgür kalma şansını mahvediyormuşum. Open Subtitles تبيّن أنّي مستبدّ مُتملِّك وأنا السبب في حالات قلقها
    Sonradan yırtık olduğu Anlaşılan bir paraşütle uçaktan atlayıp, önce belimin üstüne traktöre düşüp, mucizevi bir şekilde yara almayıp, sonra kız kardeşimin gökten üzerime düşüp, C7 omurumu çatırdatmasını, sünepe dolu bir takımda oynamak için çekmedim ben! Open Subtitles لَم أقفز مِن طائرة بما تبيّن أنّها مظلة ممزقة وأهبط على عمودي الفقري على جرّار من دون أذى بأعجوبة
    Notlardan Anlaşılan akut depresyon geçiriyorsun ve bunu gayet güzel gizliyorsun. Open Subtitles في هذه الملحوظات، أدلّة كثيرة تبيّن أنّك كنت تعاني من اكتئاب حادّ وأنّك تقوم بعمل بارع في تغطيته
    görünen o ki insanların mahkemeye geri gelmesini sağlayan para değil. TED تبيّن أن المال ليس ما يجعل الأشخاص يعودون إلى المحكمة.
    - Meğerse değilmiş. Biraz büyütüyorsun gibi geliyor bana. Open Subtitles حسناً, لقد تبيّن أنه ليس أحمقاً, و أظن أنكِ تبالغين في التصرّف هنا.
    Çocuğun beyninin işleyişi, özellikle o bölgede sıra dışı bir faaliyet gösteriyor. Open Subtitles كل نشاطات المخ تبيّن.. نشاطات غير عاديّة بهذا الجزء من الدماغ على وجه التحديد,
    Daha önce hiç sol elimle yazmamıştım ama Meğer çok iyiymişim. Open Subtitles لا داعي لذلك لم يسبق لي الكتابة بيدي اليسرى من قبل و لكن تبيّن أني متمكّن في ذلك
    Ortaya çıkarsa senindir. Kimin için çalıştığını, listenin kimde olduğunu öğren. Open Subtitles إذا ظهر فإنّه لكَ، تبيّن لحساب مَن سرق القائمة ومَن يملكها
    Bunu nasıl yaptıklarını öğrenmemiz gerek. Open Subtitles .و عليّنا تبيّن كيفيّة فعلهم ذلك
    Bu sembol duvarda sürekli tekrar ediyordu ve ben anlamını çözmeye çalışıyordum. Open Subtitles هذا الرمز تكرر على الحائط، وكنتُ أحاول تبيّن معناه.
    Ne yararı dokunacağını anlamaya çalışıyorum. Open Subtitles إنّما أحاول تبيّن إن كانت مفيدةً لنا أم لا
    Dolaıysıyla bir açıdan ortaya çıkacak sonuçlar için yapılan tasarımın aslında üretim ve dağıtım için yapılan bir tasarım demek olduğu anlaşıldı. TED لذا تبيّن أن التصميم للنتائج في جانب واحد حقيقة تعني التفكير في التصميم للتصنيع والتوزيع.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more