Restoranın sahibinin söylediğine göre.. kurban Siyah bir iş kadınıyla.. ...tartışırken görülmüş. | Open Subtitles | مالك المطعم قال إنه رأى الضحية تتجادل مع سيدة أعمال أمريكية أفريقية |
Belki de konuyu şu ünlü atasözüyle açıklayabiliriz: Bir aptalla tartışırken, önce diğer kişinin de aynını yapmadığından emin ol. | TED | ربما كل ذلك يتلخص في ذلك المثل القديم: عندما تتجادل مع شخص أحمق، أولًا تأكد أن الشخص الآخر لا يفعل الشيء نفسه. |
Bir görgü tanığı kocanız bıçaklanmadan önce onu sahilde bir kadınla tartışırken görmüş. | Open Subtitles | شـاهد رأى إمرأة تتجادل مع زوجك قبل أن يطعـن |
Sizinki tuvalete gittiğinde, kız diğer ikisiyle tartıştı ve çekip gitti. | Open Subtitles | عندما ذهب الرجل إلى الحمام، وقالت انها التي تتجادل مع الآخرين، وغادرت. |
Biriyle tartıştı mı hiç? | Open Subtitles | هل كانت تتجادل مع شخص ما ؟ |
Demetrie ile bir tartışma duyduğunuzu söylemiştiniz. | Open Subtitles | قلتِ أنكِ سمعتها تتجادل مع رجل اسمه ديمتري |
Üstlerinle tartışma, özellikle benim önümde. | Open Subtitles | لا تتجادل مع رئيسك مجددًا خاصةً ليس أمامي |
Federal bina görevlileri Felicia'nın, işten sonra bir adamla tartıştığını söyledi. | Open Subtitles | حارس أمن في مبني الولايه رأى "فليسيا" تتجادل مع رجل بعد إنتهاء عملها |
Yani Amber'in öldürüldüğü gece biriyle tartıştığını biliyoruz. | Open Subtitles | أعني نحن نعرف أنّ (آمبر) كانت تتجادل مع شخص ما ليلة مقتلها |
Biri seni Belediye Başkanı'nın yaveriyle parkta tartışırken duymuş. | Open Subtitles | شخص ما سمعك تتجادل مع مساعدة رئيس البلدية في الحديقة |
Birkaç gün önce, öğle yemeği zamanı onu bir adamla binanın önünde tartışırken gördüm. | Open Subtitles | -في الواقع، كان هُناك شيء آخر . قبل بضعة أيّام، في وقت الغداء، رأيتها تتجادل مع ذلك الرجل خارج المبنى. |
Dr. Welton ile yardım gecesinde tartışırken gören şahidimiz var. | Open Subtitles | لدينا شاهد رأى هذه المرأة تتجادل مع الد. (ويلتون) ليلة الحفل الخيري |
Ve Hamilton'la öldürülmeden on dakika önce tartışırken görüldünüz. | Open Subtitles | وشوهدت تتجادل مع (هاميلتون) قبل أن يُقتل بعشر دقائق. |
Onu bir kızla tartışırken gördüm. | Open Subtitles | سمعتها تتجادل مع فتاة. |
Fu, iskelede kimse ile tartışma. | Open Subtitles | -فو لا تتجادل مع اى أحد على الرصيف |
- Zavallı bunakla tartışma. | Open Subtitles | -لا تتجادل مع العجوز البائس |
Dün akşam Lucy'nin bölük arkadaşlarıyla neden tartıştığını biliyor musunuz? Bunu yeni duyuyorum. | Open Subtitles | أتعرف لمَ كانت (لوسي) تتجادل مع بعض أفراد الفريق الليلة الماضية؟ |
Cody'yle tartıştığını söyleyemezsin polislere. | Open Subtitles | لاتخبرهم بانك كنت تتجادل مع ( كودي) يابني |