"تتجول" - Translation from Arabic to Turkish

    • dolaşıp
        
    • dolaşıyor
        
    • etrafta
        
    • dolaşıyorsun
        
    • dolaşan
        
    • dolaşırken
        
    • geziyorsun
        
    • geziyor
        
    • dolanırken
        
    • gezinip
        
    • dolaşma
        
    • etrafında
        
    • dolaştığını
        
    • başıboş
        
    • gezerken
        
    Sonunda bir kızım olunca ona küçük, sevimli elbiseler giydirebilirim diyordum ama hayır o, o eşofmanla evsizleri gibi dolaşıp durdu. Open Subtitles و يمكنني إلباسها الفساتين القصيرة الظريفة لكن لا جدوى ، فقد كانت تتجول فحسب بهذا البنطال التي تبدو به كشخص متشرد
    Üzerinde yalnız sütyen olan bir kadın, güpegündüz ortalıkta dolaşıyor. Open Subtitles إمرأة تتجول في وضح النهار وليست مرتدية سوى حمّالة صدر
    Daima büyük işler başarmış bir İngiliz kahraman gibi etrafta dolanıyordun. Open Subtitles تتجول كأنك تحمل عصا و انت مشغول جدا بمتابعة القناه الانجليزيه
    Siktir git, John! , cebinde bununla mı dolaşıyorsun? Open Subtitles اللعنة ياجون , انك تتجول بكل هذا المال فى جيبك ؟
    Patron senin gibi çöp kutularının etrafında dolaşan serserileri hiç sevmez. Open Subtitles لا يحب الزعيم بأن تتجول هنا وأن تنقب في صناديق القمامة
    Bir müzenin koridorlarında dolaşırken, büyük ihtimalle tüm koleksiyonun yalnızca yüzde birini görüyorsunuz. TED عندما تتجول في صالات المتحف، من المحتمل أنك ترى حوالي واحد في المائة من إجمالي المجموعات.
    Ortalıkta neredeyse yirmi kilo fazlayla geziyorsun ve fena değilsin? TED تتجول في الأرجاء وتحمل معك وزنك الزائد بحوالي 20 كغ، هل أنت بخير؟
    Bayan Foliat elinde budama makasıyla dolaşıp görünen her şeyi kesiyor. Open Subtitles والسيدة فوليات تتجول فى كل مكان وتقلب كل شئ بالداخل رأسا على عقب
    Ama sonra ortalıkta dolaşıp onu geberteceksin diye övündüğünü duydum. Open Subtitles اما ان اسمع انك تتجول و تتبجح بأنك سوف تقتلها ؟
    Garajlarda dolaşıp, insanlara bunu mu anlatıyorsunuz? Open Subtitles أنت تتجول بالجراج لكى تخبر الناس بهذا لكى؟
    Ama babamın ruhu saray kapısının ardında hala huzursuzca dolaşıyor. Open Subtitles لكن روح أبي ما زالت تتجول بقلق خارج بوابة القصر
    O yaşlı keçi hala ortalıkta dolaşıyor mu? Open Subtitles هَلْ تلك العنزةِ المسنة ما زالَتْ تتجول هنا؟ '
    etrafta hiçbir şeye dokunamadan, hiçbir koku alamadan dolaş bakalım. Open Subtitles حاول أن تتجول دون أن تلمس أو تأكل أو تشم
    Oh, ve şu başarma hissinin üstesinden gelme duygusuyla etrafta yürüme. Open Subtitles ولا تنسَ بأنك وأنت تتجول أن تشعر بالشعور الغير المستحق للنجاح
    Ortalıkta dedektif rolüyle dolaşıyorsun. Bunun ne kadar önce olduğunu bile bilmiyorsun. Open Subtitles أنت تتجول وتلعب دور المخبر وتجهل حتى متى وقع الحادث
    Sen bastonsuz ya da köpeksiz nasıl rahat dolaşıyorsun? Open Subtitles كيف يمكنك أنت أن تتجول هكذا بدون عصا أو كلب؟
    Fakat kısa bir zaman önce çoğu mezarlık hareketli yerlerdi, mezar taşlarının etrafında dolaşan insan kalabalıkları ve çiçek açan bahçeleri vardı. TED لكن منذ وقت قريب، حين كانت المقابر أماكن عامرة بالحياة، والحدائق المزهرة وحشود من الناس تتجول بين شواهد القبور.
    O kadar çok yerde dolaşırken ruhumun onun etrafında toplanan diğer ruhlarla tanıştığını öğrendim. Open Subtitles بينما كانت رُوحِي تتجول حول هذه الأماكن ،قابلت أرواح آخرين كانوا حولهُ و عرفت
    Kocaman adam oldun öyle mi, gece yarısı pijamalarınla dışarıda geziyorsun. Open Subtitles ، حسناً ، أنت فتى لطيف ، ألست كذلك ؟ تتجول أثناء النوم مرتديا بجامتك من تظن نفسك ؟
    Şeytan bu manastırda başıboş geziyor! Open Subtitles الشياطين تتجول في هذا الدير البرتينو ، أنا ويليام
    Sonra, keseleri pantolonunuzun içine sokacaksınız... dışarıda dolanırken de... bu ipleri çekerek keseleri boşaltacaksınız. Open Subtitles ثم , ترتديهم داخل سروالك تتجول فى ساحة السجن حيث تسحب هذه الخيوط في جيوبِك
    başıboş gezinip av arayan vahşi köpek gibiler. Open Subtitles أنهم كالكلاب الجامحة تتجول باحثة عن فريسة
    Peki, çok uzaklarda dolaşma, ...çünkü 3 saat sonra ayrılacağız. Open Subtitles حسنا، لا تتجول بعيدا لأننا سنتحرك في ثلاث ساعات بالضبط
    O evdeki tüm saatlerin durduğunu ve ortalıkta gecelikle dolaştığını duydum. Open Subtitles سمعت كل الساعات توقفت في ذلك المنزل وهي تتجول فقط في لباس قصير
    Bir kilisede gezerken, ya da bir camide ya da katedralde, Gözlerinizle, hissettiklerinizle özümsemeye çalıştığınız şey, özümsediğiniz şey başka türlü olsaydı zihniniz aracılığıyla size gelecek gerçekler. TED فعندما تتجول في كنيسة او مسجد او كاتدرائية ما تحاول تشربه ,الذي تتشربه هو, خلال عينيك ,خلال حواسك, الحقائق التي سوف تصلك بشكل اخر عن طريق عقلك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more