"تتحسن" - Translation from Arabic to Turkish

    • daha iyi
        
    • iyiye
        
    • iyileşiyor
        
    • düzeliyor
        
    • yoluna
        
    • iyileşir
        
    • iyileşene
        
    • düzelir
        
    • İyileşmek
        
    • iyileşmeyecek
        
    • gelişme
        
    • gelişiyor
        
    • iyileşirsin
        
    • iyileşmeden
        
    • iyileştirmek
        
    Her bir flash bir düzeltme. Birileri bir yerden bakmış ve açık sokak haritasının daha iyi olabileceğini farketmiş. TED كل ومضة هي تحرير. شخص ما في مكان ما ينظر على خارطة الشارع المفتوحة، وأدرك إنها يمكن أن تتحسن.
    Kardeşim Jared'i eve götürmeye geldik, durumu çok daha iyi. Open Subtitles جئنا لأخذ اخي من بيت جاريد ان صحته تتحسن كثيرا
    Biz durumlarının kötüye gitmesini değil aksine iyiye gitmesini istiyoruz. Open Subtitles نحن لا نريد أن نصفي الحسابات نريد أن تتحسن الأشياء
    Schmidt'i yakalayıp tasmasını elime vermezseniz işler bundan sonra daha da iyiye gitmeyecek. Open Subtitles و الأشياء لن تتحسن من الآن تباعاً الا اذا سلمتموني شميت لانتزع لحمه
    Şimdi, tahmin edin ne, onların hayatları da iyileşiyor. TED الآن، ماذا تظن، سوف تتحسن حياتهم أيضًا.
    Batılı bir bakış açısından işler biraz düzeliyor. Open Subtitles من المنظور الغربي يبدو أن الأمور تتحسن قليلاً
    Senin şartlı tahliye olabileceğini öğrendiğinden beri, annen çok daha iyi hissediyor. Open Subtitles ان صحة أمك تتحسن منذ أن عرفت أنه من الممكن اطلاق سراحك
    Üç yıl önce bakmıştım. Sence zamanla daha iyi mi olurlar? Open Subtitles لقد عاينتها قبل ثلاث سنوات هل تعتقد أنها تتحسن مع الوقت؟
    Eğer daha iyi hissetmeni sağlayacaksa, kendimi aptal yerine koydum. Open Subtitles اذا كان هنالك ما سيجعلك تتحسن فسأفعل شيء سخيفا ً
    Evet, haklisin, eger ona yalan söylersek, daha iyi olacak! Open Subtitles دكتور نعم، أنتِ محقة، لو كذبنا عليها فسوف تتحسن كلياً
    Kötü günleri oldu ama iyiye gittiğini bildirmekten dolayı mutluyum. Open Subtitles لقد عانت من أيام سيئة لكنني سعيد لاخبركم أنها تتحسن
    Başlangıçta hiç yürüyemiyordu ama zamanla daha iyiye gitti. TED في البداية هي لا تستطيع السير على الإطلاق. ولكن سوف تتحسن أكثر وأكثر بمرور الوقت.
    Anlaşmanın imzalanmasının ardından, bir şeyler daha iyiye gitmedi. TED بعدما وقعّت الاتفاقية، لم تتحسن الأمور في الحقيقة
    Teknoloji ilerliyor ve dijital sistemle çalışan bu kargo tarama röntgen cihazları giderek iyileşiyor. TED التكنولوجيا تتقدم للأمام وهذه ماسحات الشحن الكبيرة التي تعمل بالأنظمة الرقمية تتحسن أكثر وأكثر.
    Benim back hand'im hızla düzeliyor ama senin servis konusunda hala sorunların var. Open Subtitles ضربتي بظهر المضرب تتحسن بشكل كبير لكنك لازلت تواجه مشاكل في الإرسال
    Ne derler bilirsin işler yoluna oturmadan önce daima sarpa sarar. Open Subtitles أنت تعلمي كيف يقولها الأشياء سوف تسوء قبل أن تتحسن ؟
    Anne, Ae Ja iyileşir iyileşmez hemen gelip seni alacağım. Open Subtitles أمي .. بعد ان تتحسن صحة ام اولادي سأعيدك للبيت
    Belki de yaşlanıyorumdur. Sen iyileşene kadar burada kalacağım. Open Subtitles ربما تقدم بي العمر، ولكني سأبقى إلى أن تتحسن
    Onların fiziki ve ruhsal sağlıkları düzelir, hatta aileleri bile daha mutlu olurlar. TED كما تتحسن صحتهم النفسية والجسدية، بل حتى أسرهم تكون أكثر سعادة.
    İyileşmek istiyordu. İşlerin yolunda gitmediğini biliyordu. Open Subtitles ارادت فقط ان تتحسن كانت تعلمان الامور لم تكن على مايرام
    İlk kez fark ediyorsunuz ki, anneniz muhtemelen iyileşmeyecek. Open Subtitles وأنت تدرك للمرة الأولى أن أمك قد لا تتحسن حالتها
    - Kekemeliğinde gelişme yok değil mi? Open Subtitles تأتأتك لا تتحسن ابدا هل فكرت فى علاجها بعمليه؟
    Oldukça heyacan verici olan şu ki, karmaşık sorunlara özgün çözümler bulabilme yeteneğimiz büyük ölçüde bir gecelik uykuyla gelişiyor. TED ما اتضح أنه أكثر إثارة هو أن قدرتنا على الوصول إلى حلول جديدة للمشاكل المعقدة تتحسن بشكل هائل بعد النوم لليلة.
    Umarım çabuk iyileşirsin. Open Subtitles أتمنى أن تتحسن قريباً
    Biliyorum iyileşmeden hemen öncesi en kötüsü ama yemin ediyorum ki iyileşeceksin. Open Subtitles ستسوء الأمور قبل ان تتحسن لكن أعدكِ انها ستتحسن
    Çünkü hastaydı ve onu iyileştirmek için elinden hiçbir şey gelmezdi. Open Subtitles لأنها كانت مريضة ولم يكن هنالك أي شيء تفعلينه سيجعلها تتحسن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more