"تتضمن" - Translation from Arabic to Turkish

    • dahil
        
    • içeriyor
        
    • içeren
        
    • ilgili
        
    • içinde
        
    • arasında
        
    • içermiyor
        
    • kapsıyor
        
    • olan
        
    • içerir
        
    • dâhil
        
    • olarak
        
    • de kapsayan
        
    Sadece buna spor şortları giyip, diğer çocuklarla... banyoya girmenin dahil olduğunu düşünmemiştim. Open Subtitles لكنني لم أظن أنها كانت تتضمن ارتداء سروال رياضي والاستحمام مع الشبان الآخرين
    Bir şeyin içinde gizlenerek yapılan plâna dahil olmam ben. Open Subtitles لن أشارك في أي خطة تتضمن إختبائي داخل أي شيء
    Bir ipucu verecek olursam bu çözüm depolarımızda dolaşacak olan yüzlerce hatta bazen binlerce mobil robot içeriyor diyebilirim. Şimdi çözüme geleceğim. TED كتلميحًا، تتضمن تلك الحلول المئات من الروبوتات المتحركة، وأحيانًا الآلاف منهم، متجولةً داخل المستودع وسوف أصل للحل.
    Çünkü basur, diken ve deniz tuzunu içeren bir tane var. Open Subtitles لأنني حصلت على بواسير جميلة تتضمن فرشاة للقوارير و ملح البحر
    Hastalarda kullandığımız bir başka teknoloji de mesanelerle ilgili. TED تقنية أخرى قمنا بتطبيقها بالفعل مع المرضى تتضمن في الواقع المثانة.
    İçinde "tiryakiler için diş parlatıcısı" gibi sıradan malzemeler bulunan bir "bakım çantası". Open Subtitles حقيبه مرحاض تحتوى على المواد المعتاده تتضمن انبوب معجون مع الفرشاه لغسيل الاسنان
    - Bu vakaların arasında bebek ile alakalı olan varmı? Open Subtitles هل يوجد واحدة منها هذه القضايا تتضمن طفل رضيع ؟
    Kemirgenin beynindeki belirli bölgeleri hedeflediğini, cinsel uyarılmayla ilgili noktaları da dahil ettiğini biliyoruz. TED نعلم أنها تستهدف أجزاءً معينة من دماغ القارض، تتضمن تلك التي تتعلق بالإثارة الجنسية.
    - Buna uçağımı vurmak dahil değil. - O da dahil olabilir. Open Subtitles . ـ التي لا تتضمن إسقاط طائرتي . ـ ربما أفعل, ربما لا أفعل
    Olaya bir polis de dahil. Bu yüzden dışarıdan birini istedik. Open Subtitles أنها تتضمن شرطي لهذا السبب نريد شخصاَ من الخارجً
    Planına yemeklerimiz ve uyuyacağımız yer de dahil mi? Open Subtitles هل تعتقد ان خطتك قد تتضمن الغذاء ومكان للنوم
    Daha iyiye yönelik büyük değişimler, bugünlerde daha uzun yaşamaktan, ihtiyarlıktaki daha iyi sağlık durumundan ve daha iyi dinlenme fırsatlardan hoşlanmamızı içeriyor. TED التغييرات الكبيرة نحو الأفضل تتضمن حقيقة أننا نتمتع اليوم بعمر أطول، وحالة صحية أفضل في عمرنا المتقدم، وفرص أفضل كثيرا للترويح عن النفس.
    Gelenek; uygulamada küçük çocukların aşiret ağaları ve toplumdaki diğer güçlü erkeklerin önünde dans etmesini içeriyor. TED حيث تتضمن مشاركة أطفال صغار بالرقص لأمراء الحرب وذوي السلطة في المجتمع.
    Sıradan insanlar ve galaksimizdeki en sıra dışı yıldızlarla ilgili NASA özel görevinden bilgiler içeriyor. TED تتضمن بيانات من مهمة وكالة ناسا، وأشخاص عاديين وأحد أكثر النجوم غير العادية في مجرتنا.
    Ben de onlara, DVD filmleri için yaptığım çeşitli açıklama bölümlerini içeren saatler dolusu ses kayıtlarımı gönderdim. TED لذا قمت بارسال العديد من الساعات لتسجيلات صوتي تتضمن العديد من ملفات التعليق التي قمت بها على افلام الديفي دي
    Ortada bir şeyleri içeren ve diğerlerini dışarıda bırakan her türden orta derece gerçekler vardır. TED هناك كل أنواع الحقائق الوسيطة التي تتضمن بعض الأشياء ويترك أخرى.
    Kendine nasıl bir gelecek seçersen seç, içinde annelik olmaz. Open Subtitles ،لا يهم أي مستقبل بإمكانك تصوره لنفسك لن تتضمن الأمومة
    Evet ama onun sorunları arasında Tony Barnes'in kimliği çalmak yok. Open Subtitles نعم , حسنا , مشاكله لا تتضمن إنتحال شخصية توني بارنيز
    İddia makamının suça dair teorisi kemikte yabancı maddeyi içermiyor. Open Subtitles نظرية الإدعاء حول الجريمة لم تتضمن الأمور الخارجية المتعلقة بالعظام
    Bu satranç oyunu, başlangıçta düşündüğümüzden çok daha fazla parçayı kapsıyor. Open Subtitles مباراة الشطرنج هذه قد تتضمن قطعاً أكثر بكثير مما نتصوّر.
    Ilk etapta bu bütün karmaşa içine ne var içerir. Open Subtitles لا تتضمن ما الذي أدخلهم في هذه المشكلة منذ البداية
    Polisin dâhil olduğu iki türlü çatışma vardır: Open Subtitles اسمع هناك نوعان إطلاق النار التي تتضمن الشرطة الجيدون والعظماء
    Kütüphanede kullanılan araç ve gereçleri meyveler ile özdeşleştirdim. Meyve isimlerini bostan yaratmak amacıyla kullandım. Bilgiyi anlatmak için metafor olarak meyveyi kullandım. TED فأخرجت مواد المكتبة التي تتضمن عناوينها أسماء فاكهة وصنعت ممر بستاني بفاكهة المعرفة
    Doksanların sonunda, bütün A.B.D. devlet ağlarında bir açık tespit etti. Bu açığı kapadı -- çünkü nükleer tesisleri de kapsayan bir açıktı -- Amerikan hükümetini büyük bir güvenlik açığı utancından kurtardı. TED و في أواخر التسعينات، اكتشف نقطة ضعف في جميع شبكات الحكومة الأمريكية، و قد قام بالقرصنة عليها -- لأنها كانت تتضمن منشآت أبحاث نووية -- مجنبا الحكومة الأمريكية إحراج أمني كبير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more