"تتعفن" - Translation from Arabic to Turkish

    • çürümeye
        
    • çürüyor
        
    • çürüyüp
        
    • çürüyecek
        
    • çürüsün
        
    • çürürsün
        
    • çürüyeceksin
        
    • çürümeni
        
    • çürüdüğünü
        
    • çürümesini
        
    • çürümek
        
    • çürüyerek
        
    • çürümesine
        
    • çürürken
        
    • çürümene
        
    Sonsuza kadar hapiste çürümeye 24 saat önce, ı mutlu oldu. Open Subtitles قبل 24 ساعة كنت سعيدة أن تتعفن في السجن إلى الأبد.
    "ve onun bedenini çürümeye bırakır, ruhunu cehennem ateşiyle yakar. Open Subtitles ليترك لحومهم تتعفن في السماء، ويبعثها لتحترق بجهنم
    Sorun beyninde değil. Laktik asit 39'a çıktı. Bağırsakları çürüyor. Open Subtitles ليست المشكلة في مخه حمض اللاكتيك وصل لـ39، الأمعاء تتعفن
    Derilerinde yaşayan renkli algleri atıyorlar, ve geride kalan temiz, ağarmış doku sıklıkla açlıktan ölüyor sonra da çürüyüp gidiyor. TED وإنهم يبصقون الطحالب الملونة التي تعيش في جلودهم وعادة تموت الأنسجة المبيضة جوعاً؛ ثم تتعفن.
    Ve bunu yaptığı zaman onu Costa Luna'ya geri getireceğim, annesiyle daracık, pis bir hücrede çürüyecek. Open Subtitles وعند ذلك سوف ارجعها الى كوستا لونا هناك سوف تتعفن مع امها في زنزانة ترابية صغيره
    Sonra cesetleri çürüsün diye arazide bıraktı. Open Subtitles ثم ترك جثثهم تتعفن في الطريق بدون أن يدفنهم ليراهم ويشتم رائحتهم الجميع
    Umarım cehennemde çürürsün seni siktiriboktan sapık. Open Subtitles عسى أن تتعفن في الجحيم، أيها المختل الحقير
    Hapiste çürüyeceksin. iki çocugun da üniversiteyi bitirmis olacak. Open Subtitles سوف تتعفن في السجن حتى يتخرج أولادك من الجامعة
    Little Big Horn savaşında... derileri yüzüldü... vücutları parçalandı... ve güneşte çürümeye bırakıldılar. Open Subtitles يشقون الاجساد طوليا بكل بساطة بعد ان تتعفن في الشمس
    Ve sizi bu odada çürümeye bırakacağım. Open Subtitles وسأتركك في هذه الغرفة حتى تتعفن حتى الموت
    Ama ben ve param olmadan şu anda hapishanede çürüyor olurdun. Open Subtitles ولكن من دوني. ومن دون مالي. لكنت تتعفن في السجن حالًا.
    Atık yiyecekler orada bekledikçe çürüyor ve zararlı metan gazı açığa çıkıyor. Bu gaz, iklim değişikliğinin ana nedeni. TED وبينما تبقى هذه الأطعمة، فإنها تتعفن تدريجياً منتجة غاز الميثان الضار، أحد العناصر المؤثرة على تغيّر المناخ العالمي.
    Artık, havasız bir mezarda, kurtlar ve... böcekler etini yer, çürüyüp gider. Open Subtitles حتى تتعفن في قبر ساكن مع الديدان والنمل ينهش لحمها
    Tek seçeneğin zamanını benimle geçirmek, yoksa burada çürüyüp gideceksin. Open Subtitles خيارك الوحيد هو قضاء مدتك معي أو تتعفن في هذا المكان
    Sana söz veriyorum, senin mezarında veya dışında, Nasıralı'nın öğretisi cesediyle birlikte çürüyecek. Open Subtitles لديك كلمتي داخل او خارج قبرك تعاليم الناصري سوف تتعفن مع جثته
    Bana kalırsa çürüsün gitsin, bana ne. Open Subtitles يمكنها أن تتعفن هذا جُل ما أحفل به.
    Ya da Afrika'da bir delikte çürürsün. Open Subtitles أو يمكننا أن نتركك تتعفن فى سجون جنوب أفريقيا لبقية حياتك
    Ya tutuklanıp hapishanede çürüyeceksin ya da silahı alacaksın ve bu iş bitecek. Open Subtitles إما أن يُقبض عليك و تتعفن في السجن أو تلتقط السلاح لنقوم بإنهاء ذلك
    İstediği her şeyi alırken, sana da lades kemiğini bırakarak çürümeni istiyor. Open Subtitles يضعك هنا تتعفن بينما يأخذ ما يريد ويتركك للفضلات
    Hey, bak buna karıştım çünkü şehrin çürüdüğünü görmekten bıkmıştım. Open Subtitles إنظر.. لقد فعلتُ هذا لأنني كُنت قد سئمتُ من رؤية المدينة تتعفن.
    Evet, onun hapishanede çürümesini özümden isterim. Open Subtitles أجل، حسناً أتمنى أن تتعفن في أعماق السجن
    Sonsuza dek burada kalıp çürümek mi istiyorsun? Open Subtitles هل تريد ان تتعفن هنا إلى الأبد؟
    Hayatının geri kalanını parmaklıkların arkasında çürüyerek mi geçirmek istiyorsun? Open Subtitles أتريد أن تتعفن وراء القضبان بقية حياتك. ؟
    Çünkü ben koruyucu kullanıyorum, bu yüzden senin ruhunun çürümesine sebep olan frengin ne tür olursa olsun, ben yakalanmadım. Open Subtitles لأني ارتدي الحمايه لذا لم التقط أي نوع من مرض الزهري منك الذي جعل روحك تتعفن
    Senin kıçın hapiste çürürken onu kurtarmam olabilir mi? Open Subtitles ربما عندما كانت مؤخرتك تتعفن فى السجن و قمت أنا بتخليصها منه
    Böyle konuşmana izin vermeyi ve bu türbede çürümene izin vermeyi reddediyorum. Open Subtitles انا ارفض ان اجعلك تتحدث بهذه الطريقة وانا ارفض ان تتعفن هنا من اجل خليلتك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more