"تجديه" - Translation from Arabic to Turkish

• bulursun
• bulmak
• bulamazsın
• bulamadın
• bulamayacaksın
• bulmanı
• bulman
• bulmayı
• bulmalısın
• bulacağını
• bulabilirsin
• bul
• Bulduğun
• bulacaksın
• bulamayacağın

Bir şekilde yolunu kaybetmişsin, umarım yeniden bulursun.
بطريقة ما ضيعت أنت هذا الطريق أتمنى أن تجديه ثانية

Onu bulmak ve bankaya onu getirebilir , bu harika olurdu.
إذا أمكنك أن تجديه و تحضريه . إلى المصرف ، فهذا سيكون مذهلاً

Ayrıca şu anda topraklarına doğru yolu yarılamıştır. Onu asla bulamazsın. Sen bulabilirdin.
بالإضافة إلى أنه سيكون إبتعد، لن تجديه أبداً

Kate onu bulamadın. Varolduğunu bile bilmiyorsun.
أنت لم تجديه ابدا أنت لم تعرفي أذا كان موجودا

Ne aradığını biliyorum... Ama onu bulamayacaksın.
أنا أعلم مالذي كنتِ تبحثين عنه ولن تجديه

Bu çocuğa yardım etmek istiyorsan, polislerden önce onu bulmanı tavsiye ederim.
إذا أردتي مساعدة هذا الفتي أقترح أن تجديه قبل أن تجده الشرطة

Anahtar, aile mirasımızın çok önemli bir parçası. Onu bulman gerekiyor.
ذلك المفتاح جزء هام جدًّا من تراث أسرتنا، يتحتّم أن تجديه.

Evet, yarın gece eve girdiğinizde ne bulmayı umuyorsunuz ?
إذا ما الذي تتمنى أن تجديه في هذا المنزل ليلة الغد؟

Ama yine de olmaz. Hayat zor ama bir çıkış yolu bulmalısın.
ولكنه غير مقبول.الحياة صعية,ولكن إذا أردت العثور علي طريق سوف تجديه,أليس كذلك؟

Ne olursa olsun bulacağını söylemiştin.
انه لأجلك أنت فانتِ قد قلتِ بأنكِ يجب أن تجديه

Paris'te kesinlikle bulabilirsin...
يمكنك ان تجديه بكل تأكيد في مكان ما في باريس

Sonra bulursun, birlikte bir hayat kurar... dünyanın en mükemmel iki çocuğunu yetiştirirsin.
و عندما تجديه و تبنون حياه سوياً و تحظون بطفلين رائعين

Her dükkanda bulursun ondan.
يمكنك أَن تجديه بأي مخزن.

Peki, bu Nordstrom bulmak elbise tür değil, biliyorsun.
حسنا، انه ليس رداء من النوع الذي تجديه في نوردسترومس، كما تعلمين.

Onu bulamadığınızı, bulmak için her yolu denediğinizi söylemeniz yetersiz kalabilir.
لذا القول أنك لم تجديه أو حاولت كل شيء ربما يكون هذا كافياً

Benim bildiğimden farklı bir şey bulamazsın zaten.
لايوجد شيءٌ هنا لم تجديه و لم أتحقق في أمره سلفاً. دعينا وحسب..

Sue, dört ay geçti ve hâlâ onu bulamadın.
سو، لقد مرت أربعة شهور وأنتِ لم تجديه بعد

Onu asla bulamayacaksın ve öldüreceğiz.
لن يمكنك أن تجديه أبداً وسنقتله ..

Benim için bulmanı istediğim tek şey çilekli süt.
ما أريدك أن تجديه هو حليب مخفوق بالفراولة , سميك جداً

Belki. onu bulman gerekiyor izleme şirketi fark etmeden gitmiş.
ربما - . يجب أن تجديه - . قبل أن تدرك شركة المراقبة أنّه اختفى

Ya da bu yalnızca kafanda tasarlayıp hep bulmayı istediğin ama bir türlü bulamadığın ya da sürdüremediğin bir erkek tasviriyse?
أو أنها مثاليات رجل كنت تبحثين عنه لكنك لم تجديه و أو لم يستمر

Bulacak olurlarsa onları kimse durduramaz. O yüzden onu önce sen bulmalısın.
وإن وجدوه، فلا يمكن ردعهم، لهذا يجب أن تجديه أنتِ أولاً.

Onu 30 günde bulacağını mı sanıyorsun?
هل تعتقدين أنت تجديه في 30 يوماً؟

Oğlan şuradaki çan kulesinde saklanıyor. Onu orada bulabilirsin.
الغلام يختبئ في قمة برج الكنيسة بإمكانكِ أن تجديه هناك

Şunu söylüyorum, hayır talep ediyorum. Git onu bul ve bunu ona söyle.
حسناً أنا أقصد لا أنا ألح أن تذهبى و تجديه و تخبريه بهذا

Onu kendi silahıyla vurmayı deneyebilirsin. Çekici Bulduğun bir kuzenin var mı?
ربما يجب أن تعطيه من جنس عمله هل لديك قريب تجديه جذاباً ؟

Sen bulacaksın, sen yakalayacaksın ve biz de pişireceğiz.
ما تجديه ، تمسكي به ونحن سوف نقوم بطهيه لكِ ، حسنا؟

Belki de hiç bir zaman bulamayacağın aşkı beklemek.
إنتظار الحب .. الذي يمكن أن لا تجديه أبداً