Bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | أعرف ذلك، لكن يجب أن تجد طريقة لتنجح بذلك |
Yanıma gelecek bir yol bulmalısın. - Dediğimi anlıyor musun? | Open Subtitles | يجب أن تجد طريقة لتكون معي هل تفهم ما أقوله؟ |
Her zaman bir yol bulmak. | Open Subtitles | دائما ما تجد طريقة لتجعل عملك أكثر أهمية من عائلتك |
Bunları elden çıkarmanın bir yolunu bulsan iyi edersin! | Open Subtitles | عليك من الأفضل أن تجد طريقة للتخلص من هذه الأشياء |
Lütfen ahbap, geri dönmek zorundasın. Bunu durdurmanın bir yolunu bulmak zorundasın. | Open Subtitles | أرجوك يا صاح، يتحتّم أن تعود، يتحتّم أن تجد طريقة لإيقاف هذا. |
Ödeme yapmanın başka bir yolunu bulman lâzım. | Open Subtitles | الآن،يجب عليك أن تجد طريقة أخرى لتدفع له |
Ama devam etmenin bir yolunu bulursun. Ve bu da iyi bir şeydir. | Open Subtitles | لكن بطريقةٍ ما تجد طريقة للإستمرار، وهذا أمر جيد |
Senden eroin kaçırmak için Yeni bir yol bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | نريدك أن تجد طريقة جديدة لتستورد بها الهيروين |
Sanki her gün aptallık limitini zorlamak için yeni bir yol buluyorsun. | Open Subtitles | وكأنك كل يوم, تجد طريقة جديدة لدفع حدود مستوى الغباء |
Ancak bir şirketin gerçekten tutunabilmesi için çalışanlarının genel refahını, büyüme ve kazançlarını yansıttıkları aynı doğruluk ve hassasiyetle ölçmenin bir yolunu bulması gerekiyor. | TED | على الشركة أن تجد طريقة لقياس الرفاهية العامة لموظفيها بالدقة والحرص الذي يتخذونه فيما يخص نمو مشروعهم وأرباحهم. |
- Öğrendiğim bir şey varsa o da sırlar mutlaka açığa çıkmanın bir yolunu bulur. | Open Subtitles | شيء واحد تعلمته هو أن الأسرار دائماً تجد طريقة للظهور. |
Her gün sokağa çıkıp kazanmanın bir yolunu buluyorsun. | Open Subtitles | في كل يوم تخرج فيه الى العالم و تجد طريقة للانتصار |
Cidden, sürekli Beebee'yi aramadan yaşamanın bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | بجد حاول أن تجد طريقة لتعيش فيها بدون أن تتكلم مع بيبي |
Sadece amcanın güvenini kazanmanın bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | اسمع, عليك فقط أن تجد طريقة لكسب ثقة عمك. |
Eğlenceyi başlatmam için bana işaret vermenin bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | كل ما عليك هو أن تجد طريقة لإعطائي إشارة حين تكون مستعداً للهروب |
Arada bir karşına bir duvar çıkabilir, ama onun üstünden, etrafından yada içinden geçmek için bir yol bulmalısın. | TED | ربما سيواجهك جدار من حين الى اخر ولكن عليك ان تجد طريقة لتجاوزه .. الالتفاف حوله .. اختراقه |
Başka bir yol bulmalısın. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تعتقله هكذا عليك أن تجد طريقة أخرى |
Eğer evliliğinin yürümesini istiyorsan, yürümesini sağlamak için bir yol bulmak zorundasın. | Open Subtitles | انأردتانجاحزواجك, عليك أن تجد طريقة كي تجعله ينجح |
Ve benimle iyi geçinmek istiyorsan onunla anlaşmanın bir yolunu bulsan iyi olur. | Open Subtitles | واذا اردت ان تتماشى معي من الأفضل ان تجد طريقة لتتماشى معه |
İyi tarım arazileri bulmaya geldiğini düşünmüştüm halklarımızın bir arada yaşamasının ve herkesin faydasına olmasının bir yolunu bulmak istediğini sanmıştım. | Open Subtitles | أعتقد أنك جئت تبحث عن أراض زراعية جيدة وقد أردت أن تجد طريقة كي يعيش شعبانا معاً ويستفيدا بشكل مشترك |
Tavsiyem, tayfanın güvenini kazanmak için o zamana kadar bir yolunu bulman olacak. | Open Subtitles | أقترح أن تجد طريقة لتكسب بها مكانك بهذا الطاقم. |
Onu hayal kırıklığına uğratmanın bir yolunu bulursun. Er ya da geç. | Open Subtitles | سوف تجد طريقة لتخيب أملها، عاجلاً أو آجلاً |
Wexler, Gillis Endüstri'nin büyük bir hissesini elden çıkarıyor ve Logan Sanders'ın bunu satın alması için yaratıcı bir yol bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | شركة ويكسلير جرّدت جزء كبير من غيليس للصناعات وأريدك ان تجد طريقة مبتكرة |
Başarılı olduğunda bile, hayal kırıklığına uğratacak bir yol buluyorsun. | Open Subtitles | يبدو انه حتى عندما تحقق نجاح ايها القس تجد طريقة للفشل |
Bu durumuyla başa çıkmanın bir yolunu bulması için onu rahat bırak. | Open Subtitles | فقط دعها تجد طريقة لتتعامل مع ما عرضتها له |
O bizi kurtarmanın bir yolunu bulur. | Open Subtitles | سوف تجد طريقة لحمايتنا |
Her seferinde değil diyorum, ama nasıl oluyorsa bir yolunu buluyorsun. | Open Subtitles | لن أظن ذلك, و لكنك عادةً تجد طريقة |
Tamam, bunu düzeltmenin bir yolunu bul, beni düzelttiğin gibi. | Open Subtitles | حسناً ، يجب عليك أن تجد طريقة لمساعدتها ، كما ساعدتني |
Burada şerife en yakın kişi olarak ben kaldım yani bir yolunu bulana kadar seni hücreye kapatabilirim. | Open Subtitles | أنا الأقرب لمركز المأمور هنا، لذا بإمكاني أن أرميك في زنزانة حتّى تجد طريقة |
Resimdekileri tekrar görmek istiyorsan çıkmak için başka bir yol bulman gerekli. | Open Subtitles | إن أردت الخروج ورؤية الأشخاص في الصورة فعليك أن تجد طريقة أخرى |