Bu şeyin asırlardır var olduğu... ve hiçbir şeyin bugüne kadar onu öldüremediği... konusunda hepimizi uyarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول تحذيرنا كلنا بأن هذا الشىء موجودا من الاف السنين ولم يستطع شىء أن يقتلة إستطاع أن يقتله. |
Sanki bizi uyarmaya çalışıyorlarmış gibi. | Open Subtitles | و يبدو أنهم قلقون جدا كما لو أنها تحاول تحذيرنا من شئ ما |
Ve belki cin tahtasıyla bizi uyarmaya çalışmıştır. | Open Subtitles | و ثم حاول تحذيرنا من خلال لوح الويجا في محاولة منه لإخبارنا عن هذة المرأة |
Kayalar belli ki uyarı yazımızı okumamışlar. | Open Subtitles | جزء واحد، طار بعيدًا الى أيا كان يعرف الى أين. الصّخر من الواضح انه لم يدَلَّ على تحذيرنا. |
Son nefesini bizi uyarmak için harcadı. Bunun yanlarına kalmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لفظ أنفاسه الأخيرة محاولاً تحذيرنا و لن أدع ذلك يضيع سدى. |
Temel eğitim esnasında bu konuda uyarıldık. | Open Subtitles | لقد تم تحذيرنا من هذا الاختبار أثناءتدريبناالأساسي. |
Mide bulantısının bir yan etki olduğu konusunda uyarılmıştık ve tek yapabileceği de sana anti asit vermektir. | Open Subtitles | لقد تمّ تحذيرنا أنّ الغثيان عرضٌ جانبيّ وإعطاؤكِ مضاداتِ الحموضة هو فعلاً كلّ ما يستطيعُ عمله |
Sen küçük bir çocuğa dönüşmeden önce bizi bir şey hakkında uyarmaya çalışıyordun. | Open Subtitles | قبل أنْ تتحوّل إلى فتىً صغير كنتَ تحاول تحذيرنا مِنْ شيء |
Buna inanmıyorum. Clark bizi uyarmaya çalışmıştı senin hakkında. | Open Subtitles | لا أصدق هذا حاول كلارك تحذيرنا منك |
Böyle olmadan önce bizi ne hakkında uyarmaya çalıştığını hatırlasaydı çok daha iyi olurdu. | Open Subtitles | سيكون ألطف لو استطاع أنْ يتذكّر ما حاول تحذيرنا منه قبل أنْ... |
Ama onca zaman onun hasta olduğunu düşünürken belki de o bizi uyarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | ...ولكن طوال الوقت كنّا نظن أنها مريضة لعلها كانت تحاول تحذيرنا |
Bizi korkutmaya çalışıyordu. Bizi uyarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | لم يكن يحاول إخافتنا كان يحاول تحذيرنا |
uyarmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | كان هناك فيضان ؟ إنهم يحاولون تحذيرنا |
Bizi uyarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وهو يحاول تحذيرنا. |
Bizi bir konuda uyarmaya çalışıyordun. | Open Subtitles | كنتَ تحاول تحذيرنا مِنْ شيء. |
August'un bizi uyarmaya çalıştığı o kişi Tamara. | Open Subtitles | (تمارا)، ''هي'' التي كان (أوغست) يحاول تحذيرنا منها |
uyarıldık, tutuklanmadık. Sadece uyarı. | Open Subtitles | بل جرى تحذيرنا وليس إعتقالنا، تحذيرنا |
Vampir çıkmadan önce uyarı koymaları lazım. | Open Subtitles | عليهم تحذيرنا قبل ظهوره |
Ayrıca Ori'ın yolda olduğu konusunda bizi uyarmak için kendisini riske attı ve ilk Ori süper geçidini kapatmak uğruna neredeyse kendisini feda ediyordu. | Open Subtitles | لكن كذلك هي خاطرت بحياتها لأجل تحذيرنا أن "الأوراي" في الطريق وخاطرت بنفسها لغلق بوابة "الأوراي" الأولى |
Bizi uyarmak istedi. | Open Subtitles | -أراد تحذيرنا |
Peki. Bir şeylerin olacağına dair uyarıldık. | Open Subtitles | تم تحذيرنا أن شيء ما سيحدث |
60 yıl önce askeri endüstriyel kompleksin çok güç kazandığı konusunda uyarılmıştık. | Open Subtitles | منذ 60 سنة، تم تحذيرنا بشأن المجمع الصناعي العسكري -يجمع قوة كبيرة جداً |
- Bunu söylemek istemem ama sizi uyarmıştım. | Open Subtitles | كان على أحدنا تحذيرنا منهم قبلًا |