"تحزن" - Translation from Arabic to Turkish

    • üzülme
        
    • yas
        
    • üzgün
        
    • mutsuz
        
    • yasını
        
    • Acı
        
    üzülme. bana güven sonsuza dek benim olacağın gün uzak değil ve sonra... ama bir şey var... ben senin geç gelme alışkanlığını sevmiyorum. Open Subtitles لا تحزن. ثق في. ليس بعيدا ذلك اليوم الذى سنصبح فيه معاً إلى الأبد.
    üzülme hayatım. İşler yolunda gitmediği için üzgünüm. Open Subtitles عزيزي لا تحزن أنا آسفة أن الأمور لم تسر جيداً
    Hayvanlar ne olursa olsun tam olarak bizim gibi yas tutmayacak. TED الآن، على أي حال، لن تحزن الحيوانات مثلما نفعل تمامًا.
    Hayvanlar tam olarak bizim gibi yas tutmuyor ama bu, tuttukları yasın gerçek olmadığı anlamına gelmez. TED الحيوانات لا تحزن مثلما نفعل، ولكن هذا لا يعني أن حزنهم غير حقيقي.
    O kadar üzgün durma katil. Artık kazanan takımdasın. Open Subtitles لا تحزن انا وانت فريق الآن انت في الفريق الفائز
    Ruh hastalığın olmasada üzgün olabilirsin. Open Subtitles يمكنك أن تحزن دون أن تكون لديك مشاكل عقلية.
    Annem asla kızgın, hayal kırıklığına uğramış veya mutsuz değildi. Open Subtitles أمي ، لم تغضب أبدا أو تفقد الأمل أو تحزن
    Kocanız ölünce yasını tutabiliyor olmanız gerekir. Open Subtitles , عندما يموت الزوج من المفترض أن تحزن على خسارتك
    "üzülme genç adam. Ben senin en iyi arkadaşınım. Open Subtitles عندما تكون حزيناً ، لا تحزن أنا صديقك الحميم
    Ne olur üzülme. Özür dilerim, bir sürü şey atlattım dostum. Open Subtitles أرجوك لا تحزن ، آسف فأنا أمرّ بالكثير مؤخراً
    Bu yüzden bayan çocuk güzellik kraliçesi İllinois içi sakın üzülme. Open Subtitles إذا فلا تحزن علي ملكة جمال إلينوي
    üzülme baba. Burada yanında kalacağım. Open Subtitles ، لا تحزن ، أبي . سأبقى هنا معك
    "#KatyKedileri @katyperry seni seviyoruz, sen en iyisisin, sen havai fişeksin, lütfen üzülme." Open Subtitles أحبك, أنت الأفضل, كنت مشع, لا تحزن.
    Aynen öyle işte, fazla üzülme dostum. Open Subtitles نعم .. لا تحزن بشأن الأمر يا صاحبي
    Ama iş aşka gelince, bir kişi vardır ve o da savaşa gidip beş ay sonra ölürse hayatının sonuna kadar yas tutmak zorunda kalırsın. Open Subtitles لكن في الحب يوجد رجل واحد فقط و عندما يذهب إلى الحرب و يموت بعد 5 أشهر عليك أن تحزن لبقية حياتك
    Acı çekmek senin tekelinde değil. Nasıl yapılacağını bilen bir tek sen değilsin. - Başka insanlar da yas tutar. Open Subtitles انت لست الوحيدة التي يحق لها أن تحزن الآخرون يحزنون
    - Hayır, dürüst ol söylemeni istiyorum, "oğlum için nasıl yas tutacağımı bilmiyordum"... Open Subtitles أريد منك أن تخبرني. الأولى كان، "أوه، أنا لا أعرف كيفية تحزن لابني".
    Bir, yana yakıla acılar içinde sonsuza dek yas tutabilirsiniz, ya da ikinci olarak, önce yas tutabilir sonra da yeni ayılmış gözlerle geleceği göğüsleyebilirsiniz. TED الاول .. هو انه يمكنك ان تنوح وتنحب .. وتتذمر وتعترض الى الابد .. والثاني يمكنك ان تحزن .. ومن ثم تواجه المستقبل بأعين جديدة غسلها الحزن تنظر الى أفق مشرق
    Neden bazen o kadar hüzünleniyor? Öyle üzgün ki, tıpkı benim gibi. Open Subtitles "ولماذا تحزن أحياناً, تحزن أحياناً مثلي؟"
    Tatlım üzgün olmanı gerektirecek bir şey yok. Open Subtitles عزيزي انت لم يجب عليك ان تحزن لاجل هذا
    üzgün olman normal. Open Subtitles سنفرغ بسرعة، أعدكَ، ولا بأس في أن تحزن
    Böyle yaptığımda mutsuz olacak hiçbir kadın yoktur. Open Subtitles لا توجد امرأة تحزن إن ضممتها هكذا
    Bu gece, Kanal 5 değerli bir meslektaşımızın yasını tutuyor. Open Subtitles تحزن اليوم محطة الأخبار الخامسة على فقدان زميل عزيز

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more