"تحسنت" - Translation from Arabic to Turkish

• daha iyi
• iyiyim
• düzeldi
• iyileşti
• iyiye
• iyisin
• İyileşirse
• İyileştim
• iyileşmiş
• gelişti
• yoluna
• gelişme
• arttı
• iyileşme
• geliştim

Ameliyattan sonra yaşantım çok daha iyi hale geldi.
لذا بعد الجراحة، تحسنت الحياة كثيراً بالنسبة لي.

Çevreci hareketler, iklim değişikliğinin en çok vurduğu ulusların nüfusunun büyük çoğunluğunun siyah ve kahverengi tenli insanlar olduğuna işaret etmede daha iyi hale geldiler.
لقد تحسنت الحركة البيئية في توضيح أن الشعوب الأكثر تأثرًا بتغير المناخ هي التي يسكنها السود بشكل أساسي.

Fakat bu projeden önceki hâlimden daha iyiyim.
ولكنني تحسنت كثيرًا مقارنة بما كنت عليه قبل هذا المشروع.

Seni getirdiğimizde tamamen tepkisizdin, ama o geri döndüğünde durumun aniden düzeldi.
لماذا سيفترض أحدهم هذا؟ لم تستجب لأي شيء عندما أحضرناك.. ولكن حالتك تحسنت فجأة عندما رجعت

Ne hakkında konuşabilirler ki? Gözlerim kesinlikle iyileşti. Kendim okuyabilirim.
لقد تحسنت عيناي بالتأكيد، يمكنني قراءة الخطاب، لا تتعب نفسك

Ve işler iyiye, daha iyiye giderdi, ve üç ya da dört ay içinde Hastaneden taburcu oldum ve bir cerrahlar grubuna katıldım.
و تحسنت الأمور شيئا فشيئا، و خلال ثلاثة أو أربعة أشهر، تم صرفى من هذه المستشفى و انضممت إلى مجموعة من الجراحين

Bak iyisin. Neredeyse yedi aydır çok iyisin.
اسمع، لقد تحسنت لقد تحسنت كثيراً في السبعة شهور الأخيرة

İyileşirse, doğru olduğunu anlarız. - Peki yanlışsak?
نعالجها، إن تحسنت نعلم أننا كنا على حق

Şaşırtıcı bir şekilde Mary onu geri kabul etmiş ve sonunda her şey daha iyi hale gelmiş.
بشكل مثير للدهشة، قبلت ماري بعودته مرة أخرى وفي نهاية الأمر تحسنت الأمور.

Ve, biraderlerim daha iyi oldum Hindistan cevizleri, tostlar ve etli yemekler yiyerek.
ومع الوقت تحسنت أكثر وأكثر وبدأت أتناول وجبات دسمة من البيض والتُوست وشرائح اللحم

Ve, biraderlerim daha iyi oldum Hindistan cevizleri, tostlar ve etli yemekler yiyerek.
ومع الوقت تحسنت أكثر وأكثر وبدأت أتناول وجبات دسمة من البيض والتُست وشرائح اللحم

Son konuştuğumuzda, geldiğinden beri daha iyi hissettiğini söylemiştin.
عندما تحدثت إليك آخر مرة قلت لي أنها تحسنت بعد العودة من الشاطئ

İlk iğneyle kendimi daha iyi hissettim otuz üçüncüde ise cidden iyiydim.
أحسست بأنني قد تحسنت في بادئ الأمر و لغاية الوخزة الثالثة و الثلاثون كنت أشعر بأنني بحال جيدة

Bir şey yok. Biraz hastaydım. Şimdi daha iyiyim.
لا شيء , لقد كنت مريضاً فقط لكنني تحسنت الآن

Bu aksanla hayatım direkt olarak düzeldi.
مع هذه اللكنة تحسنت حياتي علي الفور

Ona evleneceğimizi söyledim ve bir anda iyileşti!
أخبرت أمي أننا سنتزوج و تحسنت صحتها في الحال

Durumu yavaş yavaş stabilize oldu ve bizi şaşkına çevirerek iyiye gitmeye başladı.
واستقر حالها تدريجيًا، وثم لدهشتنا، قد تحسنت في الحقيقة.

Tedavisini uygularız. İyileşirse, doğru yoldayız demektir.
نعالجها، إن تحسنت نعلم أننا كنا على حق

Onun iyileştim demesiyle sence her şey düzelecek mi?
أتعتقد أن كل شئ سيكون على مايرام لأنها تقول إنها تحسنت

Biraz iyi gibisiniz. Yaranız neredeyse iyileşmiş gibi.
تبدو أنك قد تحسنت و جراحك تبدو وكأنها شفيت

Neyse ki gazetecilik o zamandan beri gelişti.
والشكر لله أن الصحافة تحسنت منذ ذلك الوقت.

Kötü bir başlangıçtı. Sonra her şey yoluna girdi, anladın mı?
بدأنا بداية عنيفة لكن تحسنت الأمور بعد ذلك، أتفهمين؟

Anlıyorum. gelişme göstersen de göstermesen de ben paramı alıyorum. Neden vakit geçirmek için bilgisayar oyunu oynamıyoruz?
فهمت، أتقاضي أجري سواء تحسنت أم لا، لمّ لا نقضي الوقت بلعب ألعاب الفيديو؟

Ama zamanla, bunu atlattı, ve büyüdükçe kendine güveni arttı.
لكن، في النهاية. نجحت في تخطي العقبات. كانت تشعر بالراحة كلما تحسنت.

Eğer son muayeneden bu yana durumunda iyileşme varsa.
وإن كان هناك ملاحظة، فإن صحتك تحسنت منذ آخر زيارة لك

Ben şarap gibiyim, yaşlandıkça geliştim.
أنا مثل النبيذ. تحسنت مع تقدم العمر