- Beraber uçak kazası geçirdiler. - Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | ــ لقد كانتا معاً في حادث تحطّم الطائرة ــ ستكونين بخير |
Aman Tanrım. Bu hikâye neredeyse uçak kazası hikâyesi kadar kötü. | Open Subtitles | يا إلهي، هذا تقريبًا في نفس درجة سوء قصة تحطّم الطائرة. |
Sendikaları kötü. Evet, geçen yıl bir kaza yaşadılar. | Open Subtitles | كـان هناك حادث تحطّم طائرة في العام الماضي |
Çünkü onun sebep olduğu bir trafik kazasında yüzüm parçalandı! | Open Subtitles | لقد تحطّم وجهي في حادث سيارة هي التي سبّبته |
- Beraber uçak kazası geçirdiler. - Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | ــ لقد كانتا معاً في حادث تحطّم الطائرة ــ ستكونين بخير |
Eğer birşey söylemezsen, bunun bir uçak kazası olduğunu kabul edeceğim. | Open Subtitles | إن لم تقولي أي شيء، سأفترض أنه تحطّم طائرة |
Koş, yüz, uyu, paraşütle atla, uçak kazası geçir. | Open Subtitles | اجري , اسبح , قم بالنوم , اقفز قفزاً حراً أو تحطّم خلال تحطّم طائرة |
Bir uçak kazası olsa hâlâ yanıyor olabilirdi, değil mi? | Open Subtitles | إذا كان هذا تحطّم طائرة كانت سوف تزال محترقة، أليس كذلك؟ |
Bizi öldürmeleri için bir gemi dolusu adam kiraladı. Sahte bir uçak kazası düzenledi. | Open Subtitles | فقد وظّف ملء سفينة من الأشخاص لقتلنا جميعاً، وزيّف تحطّم طائرة |
Şey, geçen yıl bir kaza oldu. | Open Subtitles | كـان هناك حادث تحطّم طائرة في العام الماضي |
Bir kaza olmuşa filan hiç benzemiyor gerçi. | Open Subtitles | نظرات الكثير مثل ما كان هناك تحطّم مطلقا. |
Bir araba kaza yaptı mı hemen polisler doluşur oraya. | Open Subtitles | سيكون هناك الكثير من الشرطة بعد تحطّم السيارة |
Annem, ben çok küçükken bir araba kazasında ölmüş. | Open Subtitles | أمّي قُتِلتْ في حادث تحطّم سيارةِ عندما كُنْتُ شابَ انني لا أَستطيعُ حتى تذكّرْ وجهَها. |
Geçen yıl New Orleans'da araba kazasında öldü. | Open Subtitles | مقتول في تحطّم السيارة السنة الماضية في نيو أورلينز. |
Kalbim parçalandı! | Open Subtitles | تحطّم قلبي إلى أشلاء |
Bu gece resmen bir uçak kazasının bir tren enkazını, kalabalık bir otoyolun üzerine yollaması gibi olacak. | Open Subtitles | اللّيلة سيكون هناك تحطّم طائرة يتَحول لحطام قطارِ محشور في طريق سريعَ. |
Kalbim kırılmıştı. Ölüyormuşum gibi hissettim. | Open Subtitles | تحطّم قلبي آنذاك، شعرتُ كما لو أنني أحتضر.. |
Büyü olsun ya da olmasın o kolay Kırıldı. | Open Subtitles | علي القول سواء كان ساحرًا أم لا، فإنه تحطّم بسهولة |
O kadın ailemize girdiğinden beri her şey mahvoldu. | Open Subtitles | وبمجرد انضمامها إلى عائلتنا، تحطّم كُل شيء. |
Tabii, çünkü tam öğlen saati hiç kimse fen laboratuvarının camının kırıldığını duymaz. | Open Subtitles | أجل، لأنّ لا أحد سيسمع صوت تحطّم الزجاج في مختبر العلوم بعد الظهر |
Ama böyle bir şey asla olmayacak. Çünkü sen sadece binaları yıkan kötü bir adamsın. | Open Subtitles | لكن هذا لن يحدث أبدًا لأنك مجرد الشخصية الشريرة التي تحطّم المبنى |
Kafana çokmu sert vurdu? | Open Subtitles | هل تحطّم دماغك؟ |
Haber kaynağının adını vererek başlayabilirsin. Mekik kazasını sana ihbar eden kişiyi. | Open Subtitles | يمكنكَ أن تبدأ بإخباري عن مصدركَ الذي سرّبَ لك المعلومة عن تحطّم المركبة |