Ee, bu dönem herhangi bir ilginç ders alıyor musun? | Open Subtitles | حسناً ,هل تدرس أى مواد مهمة فى هذا العام ؟ |
"Müzelerde resim Senfoni Sarayı'nda dans okuyor. " | Open Subtitles | تدرس الرسم في المتاحف والرقص في القاعة السيمفونية |
Tanrım, doktor olmak için okuyorsun demek. | Open Subtitles | ياللهول، إنك تدرس لتصبح طبيباً |
Sen verilerle çalışıyorsun, Esther ise kendisine yardım için gelen çiftlerin yaşam hikâyeleriyle. | TED | أنتي تدرسين البيانات، ايستر تدرس القصص التي يخبرها الأزواج عندما يأتون طلباً لمساعدتها. |
Örnek olarak toplum kalkınması üzerine eğitim gören bir genç kadın. | TED | علي سبيل المثال، شابة تدرس للحصول على شهادة في تنمية المجتمع. |
- Neil. June'un müzik öğretmenliği yaptığı yerde öğretmenlik yapıyor. | Open Subtitles | انه يدرس في نفس المدرسة التي تدرس فيها جون الموسيقى |
Anlıyorum. Charles'a ders veriyordunuz, değil mi? | Open Subtitles | أرى أن الصبي من عائلة لانسنغ يقول أنك تدرس تشك |
Şimdi ben yatağa gidiyorum sende dokuzuncu sınıf ders notlarına çalışıyorsun. | Open Subtitles | بينما تدرس ما كتبته لك عن القرن التاسع عشر |
Okul çıkışlarında onun evine gidip ders çalışmanı öneriyor. | Open Subtitles | لهذا عرض عليه أن تدرس في منزله كل يوم بعد المدرسة |
Senfoni Sarayı'nda resim ve dans okuyor. | Open Subtitles | إنها تدرس الرسم والرقص في القاعة السيمفونية |
Ortadoğu'da, antropoloji okuyor. Neden sordun? | Open Subtitles | إنها في الشرق الأوسط تدرس علم الإنسان، لماذا؟ |
Lisede okuyor. Bir psikoterapist olacak. | Open Subtitles | تدرس في الكلية ستصبح طبيبة للعلاج بالطب البديل |
Japonya da nereden çıktı şimdi? Yurt dışındaki kardeş okullarda okuyorsun. | Open Subtitles | بالتأكيد، عليها أن تدرس في الخارج |
Günlerdir çalıyorsun ve çalışıyorsun ama hala ikisi için de hazır hissetmiyorsun. | TED | لقد كنت تدرس وتعزف لأيام لكن لا زلت غير مستعد لأي منهم. |
Ve aramızda bu tip bilgiler üzerinde eğitim görmüş küçük bir grup, çok azımız, bu bilgiye, biyolojik karanlık madde demeye başladı. | TED | وبالنسبة لمجموعة الأفراد الصغيرة منا، والتي تدرس بالفعل هذا النوع من البيانات، بدأ البعض منا بالفعل بتسمية هذه المعلومات المادة المظلمة البيولوجية. |
Kadın gündüz öğretmenlik yaparken, erkek geceleri yapıyor. | Open Subtitles | البطلة تدرس الحصص النهارية بينما البطل يدرس الحصص الليلية. |
Eğer doktorsa neden İspanyolca öğretiyor? | Open Subtitles | ولماذا هي تدرس الاسبانية إذا كانت هي طبيبة؟ |
Bu yapması gereken bir şey, sadece çalışmak için değil. | Open Subtitles | تحتاج ان تقوم بالفعل لتتعلم و ليس مجرد ان تدرس. |
Öldüğü sırada 25 yaşında olan ve doktorluk okuyan Bayan Mullen'in en son Perşembe sabaha karşı bir gece kulübünden çıktığı görüldü." | Open Subtitles | كان عمرها 25 سنة حين ماتت وكانت تدرس لكي تصبح طبيبة |
Bir kadın için okumak gerekli değil. | Open Subtitles | ثم ، فى عائلتنا ، لا يجب على المرأة أن تدرس |
Kız ergenliğinin son yıllarındaydı, ...ve civardaki okullardan birinde İngilizce okuyordu. | Open Subtitles | كانت فى أواخر مراهقتها وكانت تدرس اللغة الإنجليزية فى مدرسة مجاورة |
Ashleigh Kristen'in şu anda Yale'de avukatlık okuduğunu atladı. | Open Subtitles | آشلي أهملتْ ذِكْر حقيقةِ بأن كريستين تدرس القانونُ الآن في يايل. |
Kemancı olmak için ne kadar çalışman lazım? | Open Subtitles | إلى متى يجب أن تدرس لكى تكون عازف كمان ؟ وقتطويل. |
Carol altıncı sınıf öğretmeni. | Open Subtitles | كارول تدرس الصف السادس |
Detektife söylediğim gibi, partiye gelmesi için davet ettim, ama çalışması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قُلت ذلك أيتها المُحققة ، لقد أخبرتها أن تأتى معى إلى الحفلة ولكنها قالت أنه يجب عليها أن تدرس |