Seni incitmeyi istiyormuş ve bunun için ödeme yapmaya hevesliymiş. | Open Subtitles | لقد أرادت أن تؤذيك و كانت علي استعداد أن تدفع مقابل ذلك. |
Efsane: "Sadece TV'de ilk kez gösterilen kaliteli filmler için ödeme yapın". | Open Subtitles | "أسطورة: من العدل أن تدفع مقابل الأفلام الممتازة فقط |
New Mexico tarafındaki değerin önemli bir miktarı olur ama direkt hakları için ödeme yapmamış olursun. | Open Subtitles | جزء الكبير من القيمة لـ "نيو مكسيكو" لكن دون أن تدفع مقابل الحقوق. |
- Bunları ödemek zorundasın! - Hiçbirşeyi ödemeyeceğim! | Open Subtitles | يجب عليك أن تدفع مقابل هذه الاشياء أنا لن ادفع مقابل أي شيء |
parasını ödemek zorundasın! | Open Subtitles | يجب أن تدفع مقابل ذلك |
Peki istediğini söylediğin bu silahların parasını nasıI ödemeyi düşünüyorsun? | Open Subtitles | وكيف تريد أن تدفع مقابل هذه الأسلحة التي تريدها ؟ |
Öyle gözükmüyor, fakat burada İçtiği içkilerin parasını vermiş. | Open Subtitles | يبدو غير متوقع، لكنه من المؤكد أنها تدفع مقابل شرابها |
Sen de herkes gibi koruma için ödüyorsun. | Open Subtitles | ، أنت تدفع مقابل الحماية تماماّّ مثل الجميع |
Hiçbir şey için ödeme yapmayacaksın. | Open Subtitles | أنت لن تدفع مقابل أي شيء. |
Bunun için ödeme yapmak zorundasın! | Open Subtitles | اوه! يجب عليك ان تدفع مقابل ذلك! |
Hayır, onun için ödeme yapmadın. | Open Subtitles | أنت لم تدفع مقابل ذلك |
Bunlar için ne kadar ödemek istersin? | Open Subtitles | كم تريد أن تدفع مقابل هؤلاء؟ |
Tommy, bunları ödemek zorunda değildin. | Open Subtitles | تومي) لا يمكنك أن تدفع مقابل هذا) |
Telefonlarıma yanıt vermemeniz jantlarınızın parasını vermemeniz çok can sıkıcı. | Open Subtitles | محبطٌ جداً ألا ترّد على مكالماتي .. ألا تدفع مقابل الإطارات التي أخذتها |
Kabuslarım sana göre fazla korkunçsa belki de ilaçlarımın parasını sen ödemelisin" diyeceksin. | Open Subtitles | إذا كانت كوابيسي مخيفة بالنسبة إليك، يجب عليك أن تدفع مقابل علاجي |
Atmosfer için para ödüyorsun. | Open Subtitles | أنت تدفع مقابل الجو هذا فقط خطر في ذهني |