"ترمى" - Translation from Arabic to Turkish

• atıyorsun
• atma
• demeye
• çöpe
• atmak
• varmak
• atarsın

Altın bir fırsatı tuvalete atıyorsun.
أنت ترمى هذه الفرصة الذهبية فى المرحاض

Elimizdeki her şeyi batıl bir inanç uğruna, bir kenara atıyorsun.
يجب أن ترمى كل ما لديك من تلك الخرافات

Oh, ve sakın eşyalarımı dışarı atma.
أوه، ولا ترمى أيّ مِنْ اشيائى.

Ne demeye çalışıyorsun, Sid?
إلى ما ترمى ياسيد؟

- Hiç lüzumu yok. Plastik tabaklar doğrudan çöpe gidiyor.
لا داعي لذلك، فالصحون الورقيّة ترمى بالقمامة مباشرةً

Sen, anahtarı uzağa atmak için kabul edilendin, kapıyı tamamen açık bırakmazsın.
كان من الفروض ان ترمى المفتاح لا ان تتركى الباب مفتوحا على مصراعيه

Nereye varmak istediğinizi anlamadım. Köyde çalışan yaşlı bir gündelikçiydi.
لا اعلم بالضبط الى ما ترمى اليه لقد كانت مجرد خادمة عجوز من القرية

Evi o kadar mı kötüydü? - Hani, günün sonunda eve gelince ceketini sandalyenin üstüne atarsın ya.
هل تعلم عندما ترمى الجاكت على الكرسى فى نهاية اليوم

Bunları mı atıyorsun?
أنت ترمى هذه السكاكين؟

Bir kız gibi atıyorsun!
أنت ترمى كالفتاة

Ne diye minibüsüme çöp atıyorsun Napoleon?
-لماذا ترمى فضلاتك فى شاحنتى ( نابليون ) ؟

Hepsini kenara mı atıyorsun? Ne için?
ترمى كل هذا من اجل ماذا ؟

Kız gibi atıyorsun.
انت ترمى كالفتيات

Sen şu demirleri bana atma yeter.
.فقط لا ترمى علي وتد حديدى

Hey! Bunu benim üzerime atma!
اهلا لا ترمى هذا على

Ve bizim sütümüzü atma....
ولا ترمى اللبن الخاص بنا...

Ne demeye çalışıyorsun?
ماذا ترمى اليه ؟

- Ne demeye getiriyorsun?
- ما الذى ترمى اليه اذن؟

- Bir şey demeye getiriyorsun gibi.
! يبدو و كأنك ترمى لشيء هنا

O çılgın ailenin tüm bu çatalları çöpe attığına inanamıyorum.
لا أستطيع تصديق أنّ كلّ هذه الشوكات سوف ترمى

Seninle geçirdiği bütün o yılları fırlatıp atmak istedin.
لقد اردتى ان ترمى كل هذه السنوات التى قضتها معكِ

- Sonra nereye varmak istediğini anladım.
-ثم أدركت ما ترمى إليه -حقاً ؟

Sen topu atarsın, topu tutarsın ve topa vurursun.
"ترمى الطابة ,تلتقط الطابة تضرب الطابة"