"تزدهر" - Translation from Arabic to Turkish

• gelişiyor
• çiçek
• gelişir
• gelişen
• gelişmesine
• büyüyor
• tıkırındaydı
• serpilmesine
• gelişiyorlar
• gelişebileceği

GF: Şefkati, her bir vatandaşımıza saygı olarak tanımlarız, böylece onların insan potansiyeli parlıyor, gelişiyor.
فرنك غيني: نعرّف التعاطف كاحترام لكل واحد من مواطنينا بحيث تزدهر إمكاناتهم البشرية.

Herbaharhatırlarız açan her gülle çiçek açan her ayçiçeğiyle filizlenen her zambakla.
.. نتذكر كل ربيع بالورود التي تزدهر وبكل زهرة عبادّ شمس تتفتح

Çatışmanın olmadığı bir yerde ticaret de gelişir.
وحيثما ينحسر العنف و الصراعات تزدهر التجارة

Delice. Kısaca yenililik döngülerinden, gelişen şeylerden, yüksek aktivitede çalışan ve sonra kullanım dışı kalıp, yeni birşeylerle değiştirilen şeylerden bahsetmek istiyorum.
جنون. التكلم بإيجاز حول دورات الإختراع, الأشياء التي تزدهر, حينما تكون فعّالة جدا و تموت حينما تستبدل بشيء آخر.

Nefsimizi tatmin ederken bile, malum şeytanların da gelişmesine müsaade ettik!
وحتي ونحن نلبي رغبات الشياطين بداخلنا سمحنا للشياطين الحقيقة لأن تزدهر

Milyar dolarlık endüstriler onun korkusuyla büyüyor, inkar edilemeyecek şekilde "o" olan bazılarımız, "o"nu saran amansız bir fırtınada dümen tutmaya mahkum ediliyoruz.
تزدهر صناعات بمليارت الدولارات بسبب الخوف منها وأولئك الذين هم تلك الكلمة بلا شك يتركون للإبحار خلال عاصفة شديدة تحيط بهم

Evin kaparosunu yatırdım. İşler tıkırındaydı.
كانت عندي دفعة أولية ببيتي والأحوال كانت تزدهر

Ateşimiz toprağı yeniden canlandırıp hayatın serpilmesine izin verecek.
سوف النار لدينا تجديد الأرض والسماح الحياة تزدهر مرة أخرى.

Karanlık ve soğukta gelişiyorlar.
تزدهر في الظلام والبرد

Denizdeki bunun gibi tenha tepeler açık denizdeki boş alanlarda yaşamın gelişebileceği vahalar yaratırlar.
مثل هذه الجبال البحرية المعزولة تشكل واحة تزدهر الحياة فيها،، في قلب محيط فارغ شاسع

Mikroplar Jüpiter'in uydusu Europa üzerinde gelişiyor olabilir ve sıvı haldeki okyanus belki de buzlu kabuğun altında uzanıyordur.
ويمكن أن تزدهر الجراثيم في قمر المشتري يوروبا، إذ ربّما تقع محيطات من الماء السائل تحت قشرة جليديّة.

Sevgili sivil toplulukların birçok biçimi şimdi, bu bilinçlenme çağında gelişiyor.
تزدهر الآن العديد من أشكال المجتمعات المدنية المحبوبة في عصر الصحوة هذا.

Hâlâ çirkin bir hudut kasabası da olsa kauçuk sektörü süratle gelişiyor.
مازالت مدينة قذرة.. ..ولكن صناعة المطاط تزدهر شيئاً فشيئاً

"Zamansız açan çiçek erken donar."
و الزهور التى تزدهر بسرعة , هى لعبة الصقيع البارد فى النهاية

" Kazalar olur, olacaktır ama hayat meyvelerinden yetişen minik bir ağaç çiçek açabilir."
تقع الحوادث في البداية والنهاية" لكن من الشجرة الصغيرة "تزدهر ثمار الحياة

Firmalar kolayca ve hızlıca mağaza açabildikleri zaman ekonomi gelişir.
تزدهر الاقتصاديات عندما يكون رجال الأعمال قادرين على فتح مشاريعهم بسرعة وبسهولة.

300 milyon yıl önce, Dünya'nın bize bir sürpriz hazırladığı yerde devasa tropikal bataklıkların içinde hayat gelişir.
قبل 300 مليون عام. تزدهر الحياة في مستنقعات شاسعة حارة حيث تطهو الأرض مفاجأة.

Oedipus bağı, beslendikçe gelişen bir şey değil mi Lex?
العلاقة الأوديبية تزدهر عندما تعزز صحيح ياليكس

Yalnızca burada yaşayabiliyorlar çünkü bacaların etrafında gelişen bakterilerle besleniyorlar.
بوسعهم العيش هنا لقدرتهم على التغذية على البكتيريا التي تزدهر حول المنافس.

Ve sen burada bir direniş kuvveti gelişmesine yardım ediyorsun.
وكنت على مساعدة خلية المقاومة تزدهر هنا.

Birlikte, hayatın birleşmesine ve gelişmesine izin veriyorlar.
و ربما يسمحون معاً للحياة أن تلتحم و تزدهر

Demek Andromeda en iyi atmosferde büyüyor.
لذا فان اندروميدا تزدهر أفضل في جوِّ

St Louis ile Kansas City'yi atladım onlar da gelişiyorlar.
(و نسيت ذكر (سانت لويس و (كانساس سيتي) ... إنها تزدهر أيضاً

Yerkabuğundaki değişimler, felaket ve kıyımlara neden olabilir. Fakat aynı zamanda Dünya'ya şekil verirler. İnsanların gelişebileceği bir çevre yaratırlar.
ربما تسببت الكوراث بالإنقراضات والدمار، لكنها أيضاً شكلت الأرض وأنتجت بيئة تزدهر فيها الحياة الإنسانيّة،