"تسافرين" - Translation from Arabic to Turkish

    • seyahat
        
    • yolculuk
        
    • uçuyorsun
        
    • Seyahate
        
    • gidiyorsun
        
    • geziyordun
        
    • uçuyorsunuz
        
    FBI ajanı olmak iyi bir iş mi? Çok seyahat ediyorsun, değil mi? Open Subtitles هل وظيفه العميل الفيدرالى جيده هل تسافرين كثيرا
    Galaksiye hükmeden uzaylılarla savaşmak için diğer gezegenlere seyahat ediyorsun. Open Subtitles أنت تسافرين للكواكب الأخرى وتقومي بالمعارك مع الفضائيين العازمين على السيطرة على المجرة
    Tek başına seyahat ediyorsun, otel odalarında arkadaşlarınla oda servisinden bir şeyler ısmarlıyorsun. Open Subtitles تسافرين وحدك تجلسين في فنادق تحصلين على خدمة غرف مع زملائك
    O ikisiyle yolculuk ediyorsun ve dövüşmüyorsun, öyle mi? Open Subtitles تسافرين مع هؤلاء الإثنان لكن لا تقاتلي ؟
    New York sadece bir saatlik mesafedeyken arkadaşınla buluşmak için neden ta Houston'a uçuyorsun? Open Subtitles لماذ تسافرين "كل هذه المسافه لـ"هيوستن "لتقابلي صديقاً بينما "نيويورك تبعد مسافة ساعة؟
    Biliyor musun, eğer ben senin kocan olsaydım, seni yalnız başına Seyahate göndermezdim. Open Subtitles . أتعلمين لو كنت زوجكِ لم أكن لأدعكِ تسافرين وحدكِ
    O kadar çabuk gidiyorsun ki kuşları tamamen gözden kaçırıyorsun. Open Subtitles سوف تفوتكِ العصافير تماماً، سوف تسافرين بشكل سريع.
    Sen de bu sırada ne yapıyordun, dünyayı mı geziyordun? Open Subtitles بينما أنتِ كنتِ أين؟ تسافرين حول العالم؟
    Galiba çok uçuyorsunuz. Open Subtitles أظن أنك تسافرين بالطيران كثيرًا
    Öyleyse sormama izin verin. Aberdeen'e giden bir tren varken Majesteleri neden karayoluyla seyahat ediyor? Open Subtitles دعيني أسأل جلالتكِ، لماذا تسافرين بالعربة في وجود القطار ؟
    Bu kadar kolay bulunan bir kaynağın olduğu bir yerde seyahat ettiğiniz için şanslısınız. Open Subtitles أنت محظوظة أنك تسافرين إلى مكان به ينبوع.
    Siz kaçırıldınız. Sizinle birlikte seyahat eden şahıs son derece tehlikelidir. Open Subtitles لقد تم إختطافك، الشخص الذي تسافرين معه خطير للغاية
    Bizimle seyahat ederken kendini güvende hissedebilirsin. Open Subtitles على أن لا يصيبك أي مكروه بينما تسافرين معنا
    Senin ve çocuğumuz için endişeleniyorum. Bu şartlarda seyahat edemezsin. Open Subtitles قلقي عليكِ وعلى طفلنا، لا أرغب منكِ أن تسافرين بمثل هاته الحالة
    Senin ve çocuğumuz için endişeleniyorum. Bu şartlarda seyahat edemezsin. Open Subtitles قلقي عليكِ وعلى طفلنا، لا أرغب منكِ أن تسافرين بمثل هاته الحالة
    Sen onlarla karşılaştın, ve onlarla seyahat etmeye başladın, bu, kaderdir. Open Subtitles بأنك ألتقيت بهما... و تسافرين معهما, فهذا هو القدر.
    Uzun zamandır yolculuk yapıyor gibisin. Open Subtitles يبدو و كأنِك كنتِ تسافرين لوقت طويل . من أين أنت؟
    Siz kaçırıldınız. Birlikte yolculuk ettiğiniz şahıs çok tehlikeli. Open Subtitles لقد تم إختطافك، الشخص الذي تسافرين معه خطير للغاية
    Tek başına mı yolculuk yapıyorsun? Open Subtitles -هل تسافرين وحدكِ؟ -أين تصريح سفركِ كطالبة؟
    Yarın Oakland'a uçuyorsun. Open Subtitles سوف تسافرين الى اوكلاند غدا
    Yarın Oakland'a uçuyorsun. Open Subtitles سوف تسافرين الى اوكلاند غدا
    Seyahate gittiğinde tuhaf bir şey hissedersin. Open Subtitles عندما تسافرين فهناك هذا الشعور الغريب الذى تشعرين به.
    Buradan daha iyi yerlere gidiyorsun? Open Subtitles أعنى هل تسافرين الى أماكن جميله ؟
    Tam olarak nereleri geziyordun? Open Subtitles - أين كنتِ تسافرين بالضبط؟
    Ee nerelere uçuyorsunuz? Oh, evet. Open Subtitles إذاً، أين تسافرين بالطائرة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more