"تسمح لك" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin veremem
        
    • Sana izin
        
    • izin vermez
        
    • izin veriyor
        
    • sağlar
        
    • sağlıyor
        
    • izin verirsem
        
    • izin vermeyecek
        
    • sağlayan
        
    Peg, çocuğa bunu yapmana izin veremem. Open Subtitles الوتد، وأنا لن تسمح لك قيام بذلك إلى الصبي.
    Aileme zarar vermene izin veremem. Open Subtitles أنت ستعمل تدمير كل شيء. أنا لا يمكن أن تسمح لك يضر عائلتي.
    Eskiler'in teknolojilerini çalıştırmak için Eskiler geninin Sana izin verdiğini ispatladın. Open Subtitles هيا جاك , أثبت أن لديك جينات القدماء التي تسمح لك بقيادة التقنيات القديمه
    100 euro faturası senin daha fazla almana izin vermez. Open Subtitles , فواتير بـ100يورو لا تسمح لك أن تأخذ هذا المبلغ
    Alanların birbirleri ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu gösterecek şekilde fikirleri birbirlerine bağlamanıza izin veriyor, TED إنها تسمح لك بربط الأفكار المشتركة وتشير لكيف ترتبط المجالات لبعضها البعض،
    Bu da sizin yeterlilik yanılgısı, sadelik yanılgısı ve en yıkıcısı da anlama yanılgısı oluşturmanızı sağlar. TED انها تسمح لك بخلق وهم بالجداره، وهم بالبساطه، والاسوأ على الاطلاق، الوهم بالفهم
    Oynadığın o video oyunları da... saldırgan yüzünü keşfetmeni sağlıyor, öyle değil mi? Open Subtitles و تلك الالعاب التي تمارسها تلك الالعاب الرائعة تسمح لك بإستكشاف الجانب العنيف منك
    - İçeri girmene izin verirsem beni bırakacak mısın yani? Open Subtitles لذلك، إذا كنت تسمح لك في، عليك اسمحوا لي أن أذهب؟
    Devlet seninle kalmama izin vermeyecek anne, neyse ki. Open Subtitles لن تسمح لك الحكومة بالعيش معي, أمي, شكراً للرب
    Bu kadar dokunakli olmazina izin veremem. Open Subtitles أنا لا يمكن أن تسمح لك بالقرب من بعضها البعض. أوه، يا شرطي.
    Ama burada benimle ölmene izin veremem. Open Subtitles ولكن أنا لا يمكن أن تسمح لك يموت هنا معي.
    Bu evi satmana izin veremem anne. Open Subtitles أنا لا يمكن أن تسمح لك بيع هذا البيت، أمي.
    Salem'de bu şekilde yaşamaya devam etmene öylece izin veremem. Open Subtitles أنا ببساطة لا يمكن أن تسمح لك ل العيش على هذا المنوال في سالم.
    Harper, kasabadaki herkesi tehlikeye atmana izin veremem. Open Subtitles هاربر، وأنا لا يمكن أن تسمح لك وضع الجميع في خطر.
    Sana izin veremeyecegimi biliyorsun. Open Subtitles أنت تعرف أنني لا يمكن أن تسمح لك.
    - Nükleer Regülatör Komisyonu'na Sana izin vermelerini emredebilir. Open Subtitles أريدك أن تعرض هذا على (هيللر) يمكنه أمر هيئة الطاقة أن تسمح لك بالدخول
    Tanrılar bir kılıç vasıtasıyla ölmeme izin vermez, ya da deniz tarafından yutulmama. Open Subtitles الآله لن تسمح لك بأن تقتلني الآلهه لن تتركني أموت بجانب البحر بعد أنتهى المعركه
    Tanrılar, senin ellerinde ölmeme izin vermez. Open Subtitles الآلهه لن تسمح لك بأن تقتلني بسيفك الضعيف
    Öğretilerin, pornografi saklamana izin veriyor mu? Open Subtitles هل تعاليمك تسمح لك بالاحتفاظ بالأشياء الإباحية؟
    Bahçede soyunmana izin veriyor mu? Open Subtitles لكنّها تسمح لك بالتعري في الساحة الأمامية؟
    Çünkü veri, bir şey öğrenmenizi sağlar ama öğrenme sadece bir başlangıç noktasına bağlıdır. TED لأن البيانات تسمح لك أن تتعلم لكن التعلم متصل بنقطة البداية فقط
    Başkarının gerçekliğine ulaşmanızı sağlar. TED والموسيقى تسمح لك بالوصول إلى حقيقة شخص آخر.
    Artık bir değeri kalmayan eski hisseler yerine yeni kurulan Facebook hisseleri almanı sağlıyor. Open Subtitles تسمح لك بشراء أسهم جديدة في الفيس بوك المعاد دمجه بدلاً عن الأسهم القديمة التي لا قيمة لها الآن
    Bu da, herhangi bir sistem kesintisinin kaynağını bulmanızı sağlıyor. Open Subtitles تسمح لك بتعقب المصدر الدقيق لأي انقطاع في الخدمة
    Kaçmana izin verirsem Quinn beni öldürür. Open Subtitles كوين... كان يقتلني إذا كنت تسمح لك الهروب.
    Bu hayat geriye gitmenize ve acıyı yok etmenize asla izin vermeyecek. Open Subtitles أن هذه الحياة لن تسمح لك بالعودة للوراء والتخلص من الألم
    O mesajı alabilecek şeyler cebinizde olduğunda o zaman konuştuğunuz gibi yazmanızı sağlayan koşullara sahipsinizdir. TED بمجرد أن يكون في جيبك شئ بإمكانه إستقبال هذه الرسالة عندها تكون قد وفرت الظروف التي تسمح لك بالكتابة مثلما تتكلم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more