"تسوية" - Translation from Arabic to Turkish

• anlaşma
• uzlaşma
• anlaşmaya
• tazminat
• yoluna
• anlaşmayı
• anlaşması
• işi
• çözüm
• uzlaşmaya
• ödeme
• halletmek
• taviz
• çözmek
• uzlaşı

O heriflerle ekstra para için ben mi anlaşma yaptırdım?
هل أنا تجعلك تسوية مع هؤلاء الرجال لهذا نقدية اضافية؟

100 milyon dolarlık bir anlaşma onlara bir servet gibi geliyor.
تسوية بــ100مليون دولار، تبدوا كما لو كانت منجم ذهب بالنسبة لهم,

Doktorlarım uzlaşma istemediler. Mahkemede bitmesini istiyorlar.
أطبائى لم يريدوا التسوية فلقد أرادوا تسوية الأمر فى المحكمة

Bir anlaşmaya varmak istiyorum. Görüşmelerimizde sana pek bir şey vermedim.
أريد التوصل إلى تسوية تركتك بمعلومات قليلة سابقاً

Bol sıfırlı bir tazminat alacakmış.
يفترض به الحصول على شيك تسوية كبير قريبا أو ما شابه

Hiçbir dava çok küçük, hiçbir anlaşma çok büyük değildir.
لا يوجد قضية صغيرة جداً، لا يوجد تسوية كبيرة جداً

İfadesini aldılar ve bir anlaşma bile yaptılar.
وكان يبدوا مرتبكا لقد اخذوا اقواله.وتم تسوية الامر معه

Yine de... yaptığım en karlı, en inanılmaz anlaşma bile... şu iki sırtlanın başlarına gelecekleri... seyretmek kadar tatmin edici olamaz.
ومع ذلك ولا حتى أكبر تسوية سترضيني كمشاهدة هؤلاء الضباع

Burada gerçek, adalet ve ölü çocuklar söz konusuysa, ve bir anlaşma zemini aranıyorsa, karar verecek makamlar bir araya gelir ve ciddi ciddi konuşur.
و كذلك بالنسبة للحقيقة و العدل و الأطفال الموتى إذا أردت أن تتحدث عن تسوية إجمع صانعى القرار معا و تحدث بجدية

Finansal bir anlaşma olsaydı ortada, onun kazandığı kadar kazanmak için hazırda beklerdi ama böyle bir şey olmayacak çünkü adam yalan söylüyor.
التي تَستفيدُ بقدر الإمكان إذا كان هناك تسوية مالية. و الذي لنّ يحدث لأنه يكذب.

Kusurlu bir acenta veya şirket... masrafın ya birkaç kuruşluk civata... ya da milyon dolarlara malolacak bir uzlaşma olacağını hesapladılar.
..إحدى الشركات الفاسدة ..وبررت تغير التكلفة في كل قطعة وأنفقت بضعة ملايين على تسوية الأمر في المحاكم

O zaman herhangi bir uzlaşma sağlamaya hazır olmadığımı anladınız.
إذن, لابد أن تتفهم أننى لن أقوم بأى تسوية

Evlat... bu aile çok büyük acılar yaşadı, ve bu bayanın anlaşmaya varmak istediği hissine kapıldım.
يا بني هذه الأسرة قد مرّت بالكثير و أشعر أن هذه المرأة تريد تسوية

Şu eli kancalı güvenlik görevlisi gibi 5 milyon dolar tazminat almak istiyorsan hiç şansın yok.
إن كنت تحاول الحصول على تسوية بخمسة ملايين كما فعل ذلك الحارس اللعين فلن يحالفك الحظ فقد أضفت زراً احتياطياً

- Sanırım, birazcık sağduyuyla her şeyi yoluna koyabiliriz. - yoluna koymak mı?
اعتقد ببعض الادراك يمكننا تسوية كل الامور

Sanırım anlaşmayı 30 milyondan aşağı çekebiliriz.
أعتقد أننا يمكن أن يجلب عليهم من 30 مليون دولار في تسوية.

Boşanma anlaşması adaletsizdi.
حسنا، انظر، الطلاق كانت تسوية غير عادلة.

Onunla konuşup bu işi halletmek istiyorum.
دعنى أحدثها أريد تسوية هذا الامر أنتظرى لحظة

Hadi gel, bu iyi bir çözüm. Vekaleten çember hareketi yap.
هيا, انها تسوية جيدة الشقلبة بالنيابة عنى

Dünya adına sahiden samimi düşünceleriniz varsa benimle buluşursunuz ve bir uzlaşmaya varırız.
إذا كنت تحملين حقا مصلحة الأرض في قلبك فسوف تقابليني وسنتوصل الى تسوية

Diğer günlerin ödeme çekine ihtiyacımız olacak.
بالتأكيد نحن بحاجة للوصول إلى تسوية في آخر اليوم

Tamam beyler. Bu konuyu dördüncü çeyrek başlamadan halletmek istiyorum.
حسنا، الآن، الرجال، وأود حقا أن تسوية هذا

O senin ilk yanlış adımındı, bir taviz gerçeğe bir hamle hakkı verdin ama o kötü oynadı.
،يشعرك ذلك بالعثرة في البدء، تسوية إقرار بالواقع، حركة خاطئة ذات أداء جيد

Ancak belki Leo'ya anlaşmazlığı çözmek üzere sana bir teklifte bulunması için baskı yapabilirim.
و لكن ربما يمكنني أن أقنع ليو ليعرض عليك تسوية

Batılı müttefiklerin, Ruslarla uzlaşmaya hazır olabilecekleri ihtimalinin Almanya adına zararlı bir uzlaşı olacağı idi.
وجود احتمالية بأنّ الحلفاء الغربيون ربما هم مستعدون للتوصل إلى تسوية مع الروس قد تكون ضارة بألمانيا