| Çift haneli enflasyon, ekonomik düşüş, petrol kirliliği, Afganistan'da savaş. | Open Subtitles | تضخم مالي وهبوط اقتصادي انسكاب النفط ، وحرب في افغانستان |
| Bence bu aşırı bir enflasyon yaratmadan büyüme hızını sürekli halde tutmak için yapılmıştır. | Open Subtitles | أعتقد بأن ذلك من أجل الحفاظ على معدل ثابت من النمو مع تجنب تكبد أي تضخم فائض |
| Dalak büyümesi ve karaciğer yetmezliği klasik A.I.P. bulguları. | Open Subtitles | تضخم الطحال وفشل الكبد هي الأعراض الكلاسيكية للبورفيريا الحادة المتقطعة |
| Hipertrofik Kardiyomiyopati ilaçlarının yan etkilerinden biri olduğu yazıyordu. | Open Subtitles | هو أحد الأعراض الجانبية لعلاجات تضخم القلب |
| Evrenimiz, sadece, çok, pek çok kez şişmiş kuantum dünyasıdır. | Open Subtitles | كوننا هو مجرد عالم كمي تضخم مرات عديدة. |
| genişlemiş dalak, ateş, bradikardi... | Open Subtitles | تضخم فى الطحال والحمى ويطء نبضات القلب |
| Boynunuzda ve testis bölgenizde guatr tarzı acı dolu bir şişme olabilir. | Open Subtitles | قد تضخم الغدة الدرقية بطريقة مؤلمة فى عنقك وغالباً, عدم شعور بالراحة فى المنطقة التناسلية |
| guatr yukarı Hurdes'in spesifik hastalığıdır, ki bu yeni konumuzu oluşturuyor. | Open Subtitles | المرض الأكثر انتشارًا هو تضخم الغدة الدرقية |
| Guatrı olan bir zürafaya benziyorsun. | Open Subtitles | أنها تجعلكِ تبدين مثل الزرافة التي تعاني من تضخم في الغدة الدرقية |
| Sol koltukaltındaki lenf nodu biraz büyümüş. -Birazdan kastın? | Open Subtitles | تضخم بسيط بالعقد اللمفاوية أسفل إبطه الأيسر |
| Tanrım, Karl. Bunu gözünde nekadar çok büyütüyorsun. | Open Subtitles | رباه ، كارل ، أنت تضخم الأمر هنا |
| Ne anlamı var ki yani demek istediğim, maliyeciler bulmazsa zaten enflasyon eritiyor. | Open Subtitles | ما اقوله انك لو لم تدفع ضرائب سيحدث تضخم مالي |
| Bugün bu durum bestekarları bile korkutmuyor. - Bunun adı enflasyon. | Open Subtitles | - اليوم , لا تستطيع حتى ان تحفز كاتب اغاني به إنك تضخم الموضوع يا " جوناثان " ـ |
| Zenci enflasyon vergisinde bir ayarlama yapman lazımdı. | Open Subtitles | عليك أن تجري تعديلاً لضريبة تضخم الزنوج |
| Hayır. Ayrıca acilde prostat büyümesi, rektum tıkanması ve omurilik zedelenmesi de elendi. | Open Subtitles | كلاّ، استبعدت الطوارىء تضخم البروستاتا، انسداد القولون، إصابة الحبل الشكويّ |
| Kalp büyümesi varmış. | Open Subtitles | لديها تضخم بالقلب |
| 46 yaşında, üç çocuk babası ve Hipertrofik kardiyomiyopati hastası. | Open Subtitles | وهو أب يبلغ من العمر 46 عاما ولدية ثلاثة أطفال ولكن لديه تضخم في عضلة القلب |
| Kalp kaslarının genişlemesiyle oluşan Hipertrofik kardiyomiyopati, konjestif kalp yetmezliği gibi ciddi sorunlara yol açabilir. | Open Subtitles | فإن تضخم حجم القلب أو ما يسمى ب "التضخم المرضي للقلب" مرض خطير و الذي قد يؤدي إلى فشل القلب الاحتقاني |
| Lastikler iyi şişmiş mi onu kontrol etmemene ne demeli? | Open Subtitles | وماذا عنك وعدم تأكدك من تضخم الكفرات؟ |
| Ayrıca genişlemiş dalağa da sebep oldu. | Open Subtitles | الان قد تسبب فى حدوث تضخم فى الطحال |
| Bağırsak sesleri çok yüksek, hassasiyet, şişme pozitif guayak var, son zamanlarda dışkı ve gaz yok. | Open Subtitles | صوت غير عادي في الأمعاء تحجر وانتفاخ... تضخم في الكبد والطحال، ولا توجد فسحة أو غازات. |
| guatr... Bu adam işin içinde değil. | Open Subtitles | تضخم الغدة الدرقية انها حزام السرج هذا الرجل ليس على ذلك |
| Bu emfisizima... Doktor kalbinde bir büyüme olduğunu söyledi. | Open Subtitles | إنه الإنتفاخ الذي لديه ، الطبيب يقول لديه مشكلة مع تضخم قلبه ، لكن حالته مستقرة. |
| Guatrı var galiba. | Open Subtitles | يبدو وكأنه يعاني من تضخم في الغدة الدرقية |
| büyümüş lenf bezlerini eklersek, makrositoz. | Open Subtitles | بالإضافة للعقد اللمفية المتضخمة تضخم الكريات |
| - Açıklama yapmaya gerek görmedim. Niye bu kadar büyütüyorsun? | Open Subtitles | لم يبدو أنه يستحق الشرح لمَ تضخم أمره؟ |