"تضيق" - Translation from Arabic to Turkish

    • daralıyor
        
    • GERD
        
    • büzülüp
        
    • daralma
        
    • daralarak
        
    • daraltmayı
        
    • daraldığını
        
    • daraltmıyor
        
    • Süzebildiğimiz
        
    • baltalamaya başladı
        
    • stenozu
        
    Periferal görme sorununu ekleyince liste daralıyor. Open Subtitles و التي تضيق أكثر حين تضيفونها لمشاكل الرؤية المحيطية
    Kim bilir karanlıkla neler konuşuyorsun o amansız gece nöbetlerinde tüm hayatın büzülüp küçülüyormuş gibi geldiğinde. Open Subtitles من يعرف بما قلتهِ في الظلام في الساعات المريرة من الليل عندما تضيق بك الحياة
    Damarlarında daralma var ama vücut sıcaklığına kıyasla ceset katılığı çok fazla. Open Subtitles لديه آثار من تضيق الأوعية لكن تحجر الجثة أكثر تقدماً وقد أتوقع نظراً لحرارة الجسد
    "Nefesim daralarak uzun bir iç çekişe geçiyor alev gibi düşüncelerimi yakan kırmızı bir dudak yüzünden". Open Subtitles "أنفاسي تضيق جراء التنهيدة الطويلة" "للفم الأحمر الذي يحرق أفكاري كالنار".
    Aslında, Doktor McKay arama bölgesini kayda değer küçük bir alana daraltmayı başardı. Open Subtitles دكتور مكاي تمكن من تضيق نطاق البحث الى منطقة صغيرة بشكل ملحوظ.
    Eğer arterlerin daraldığını düşünüyorsan, sabit resimlere ihtiyacın var, ki bunu sensiz de yapabiliriz. Open Subtitles إذا كنت تظن أن الشرايين تضيق سنحتاج لصور ثابتة و يمكننا أخذها بدونك
    Şüpheli listemizi pek daraltmıyor. Open Subtitles لا يساعدنا ذلك فى تضيق قائمة المشتبة بهم على الاطلاق
    Süzebildiğimiz bir şey var mı? Yani, bir ilerleme kaydettik mi? Open Subtitles هل تضيق الامور لدينا اعنى هل نحرز تقدما
    McCluskey'nin ölümünden sonra polis operasyonlarımızı baltalamaya başladı. Open Subtitles منذ مقتل ماكلاسكى و الشرطة تضيق الخناق على معظم عملياتنا
    Somali'de bu kaseti bulmayı başardıysan kaderlerimiz bir çarpışma rotasında ilerliyor ve oyunun muhtemel sonuçları da hızla daralıyor demektir. Open Subtitles فيبدو أن مصائرنا تسلك مسارات متقاطعة و أن النتيجة المحتملة للعبة تضيق بسرعة
    Daha da daralıyor. Ne kadar da ilginç. Open Subtitles إذاً، المساحات تضيق أكثر أليس هذا مثيراً؟
    Kim bilir karanlıkla neler konuşuyorsun o amansız gece nöbetlerinde tüm hayatın büzülüp küçülüyormuş gibi geldiğinde. Open Subtitles من يعرف بما قلتهِ في الظلام في الساعات المريرة من الليل عندما تضيق بك الحياة
    Taramalarda aort kapağında daralma görüldü. Open Subtitles الفحوصات أظهرت تضيق في صمام الأبهر
    "Nefesim daralarak uzun bir iç çekişe geçiyor alev gibi düşüncelerimi yakan kırmızı bir dudak yüzünden". Open Subtitles "أنفاسي تضيق جراء التنهيدة الطويلة" "للفم الأحمر الذي يحرق أفكاري كالنار".
    Ancak alanı daraltmayı başardım ve yüz taraması yaptım. Open Subtitles لقد كُنت قادراً على تضيق النطاق "و تشغيل "التعرف على الوجه
    Eğer arterlerin daraldığını düşünüyorsan sabit resimlere ihtiyacın var, kaldı ki bunu sensiz de yapabiliriz. Open Subtitles إذا كنت تظن أن الشرايين تضيق سنحتاج لصور ثابتة و يمكننا أخذها بدونك
    At nalı aslında aramayı pek daraltmıyor. Open Subtitles حدوة الحصان لا تضيق التوقعات
    Süzebildiğimiz bir şey var mı? Yani, bir ilerleme kaydettik mi? Open Subtitles هل تضيق الامور لدينا اعنى هل نحرز تقدما
    McCluskey'nin ölümünden sonra polis operasyonlarımızı baltalamaya başladı. Open Subtitles (منذ مقتل (ماكلاسكي و الشرطة تضيق الخناق على معظم عملياتنا
    Pilor stenozu olan bir bebeğimiz vardı da. Open Subtitles كان لدينا طفل يعاني من تضيق بوابي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more