"تعريض" - Translation from Arabic to Turkish

    • atmak
        
    • atmaktan
        
    • tehlikeye
        
    • atma
        
    • atmayı
        
    • atmaya
        
    • riske
        
    • atamazsın
        
    • maruz bırakmak
        
    • maruz bırakarak
        
    Görev yerini terk etmek, koşuşturmaya teşvik etmek, kemirgenleri tehlikeye atmak... Open Subtitles ترك واجبكِ، التحريض على الفوضى تعريض حياة القوراض للخطر بشكل متهور
    Neyle yüzleştiğimizi iyice öğrenmeden.. ..acemi askerleri tehlikeye.. ..atmak istemiyorum. Open Subtitles لا أود تعريض المجندين للأذى ريثما نتبيَّن تحديدًا من نواجه.
    Bu adamın, halkı tehlikeye atmaktan tutuklanmasını istiyorum. Open Subtitles أريد أن يتم القبض على هذه الرجل بتهمة تعريض حياة الأطفال للخطر
    Sizi soygun ve hayatını tehlikeye atacak şekilde, ...Bay Josiah Jonhson'a saldırmaktan tutukluyorum. Open Subtitles أقبض عليك بتهمة السرقة و الإعتداء و تعمد تعريض حياة جوسايا جونسون للخطر
    Sayın Yargıç, videoda gözükenler talihsiz olsa da çocuğu tehlikeye atma düzeyine çıkarılamaz. Open Subtitles حضرة القاضية، مايُظهره الفيديو مؤسفٌ حقًا، لكنّه لا يرتقي لمستوى تعريض الطّفل للخطر.
    Bay Chase, gururum okşandı ancak işimi çok ciddiye alıyorum ve geçici bir arzu adına bunu riske atmayı hiç istemiyorum. Open Subtitles أشعر بالإطراء، لكن آخذ عملي على محمل الجد لا أريد تعريض كل شيء للخطر لقاء ما يزعم أنها رغبة سريعة الزوال
    Bu yönetimi, bu ülkeyi tehlikeye atmaya nasıl cüret edersin? Open Subtitles كيف تجرؤ على تعريض هذه الهيئة وهذا البلد لمثل هذه المخاطرة؟
    Bu kaptan gemideki herkesin hayatını riske atmak pahasına şarkıyı dinlemeyi seçiyor. TED تعريض حياة كل من على السفينة للخطر لكي يستطيع اوديسيوس الاستماع للاغنية ولما كانت تلك هي الخطة كما اعتقد فقد
    Eğer bu araştırmadan bir sonuç alamazsak, şu anda başka bir SG takımı gönderip hayatlarını riske atmak istemiyorum. Open Subtitles لا أرى أى فائدة ترجى من تعريض أى فريق آخر إلا لو وجد شيئا
    Şimdi kimyasını riske atmak istemiyorum. Open Subtitles والإنسجام بينهم رائع وأنا لا أريد تعريض ذلك للخطر
    Burgund'un iki prensini de aynı anda tehlikeye atmak hiç de zekice değil. Open Subtitles ليس من الحكمة تعريض أميرين لبورغيند للخطر بالوقت نفسه
    Kaynağımızı açıklamak demek onu tehlikeye atmak olur, anlıyor musunuz? Open Subtitles لا يمكننا القول بدون تعريض مصدرنا للخطر، أتفهم؟
    Bir kumar bağımlısının gönlünü almak için ekibi tehlikeye atmaktan rahatsız olmuyor musun? Open Subtitles إذاً هل تشعر بالراحة عند تعريض الوحدة للخطر إرضاءً لمدمن؟
    Kasıtsız adam öldürmekten ve kendini tehlikeye atmaktan suçlu bulundun. Open Subtitles أتهمت بالقتل الغير متعمد و تعريض حياة الاخرين للخطر
    - Filonu tehlikeye atmaktan ısı tanımlayıcıları gibi gizli kayıtları yabancı bir devlete vermekten üstlerini yanlış bilgilendirmekten ve kendi pilotlarından birinin ölümüne sebep olmaktan. Open Subtitles تعريض سربك للخطر. تسريب معلومات سرية إلى حكومة أجنبية وتفعيل الوضع إعطاء معلومات خاطئة للضابط القائد والموافقة على اغتيال واحد من طياريك
    Hey, çocuklar, ne sana öğretiyor, dört kişilik bir cinayet durumda tehlikeye nasıl? Open Subtitles كيفية تعريض قضية قتل رباعى للخطر ؟ خذوا قسطاً من الراحة يا رفاق
    Alkollü araç kullanma, dikkatsizce başkasının hayatını tehlikeye atma, ruhsatsız araç kullanma, kaza mahallinden kaçma ve aklına gelebilecek herşey. Open Subtitles ، القيادة تحت تأثير الكحول ، تعريض الحياة للخطر ، قيادة سيّارة غير مسجلّة
    Üstlerinize yalan söylemeyi, başka ajanları tehlikeye atmayı böyle mi mazur gösteriyorsunuz? Open Subtitles بأنّ كم تبرّر الكذب إلى رؤسائك، تعريض للخطر الوكلاء الآخرين؟
    Hepsini yapmış bir kadın olarak kendinizi tehlikeye atmaya mı çalışıyordunuz? Open Subtitles وبالنسبة لأمرأة قد فعلتي كل هذا هل كنتِ تحاولين تعريض نفسكِ للخطر؟
    Zamanı gelince ortaya çıkar. O zaman kadar yapman gereken şeyi tehlikeye atamazsın. Open Subtitles حتي ذلك الحين، لن تكونين قادرة علي تعريض للخطر ما عليكِ القيام به
    Ben deneyler yapan bir dermatoloğum, düşündüğümüzü yaptık, deney hayvanlarını güneş ışığına maruz bırakmak zorundaydık. TED حسنا، أنا محلل أمراض جلدية, لذلك ما فعلناه هو أننا ظننا أنه كان يجيب علينا تعريض حيوانات التجارب لدينا لأشعة الشمس.
    Bazen kendimizi buna maruz bırakarak birbirleriyle doğrudan kıyaslanamaz riskler arasında seçim yapmak zorunda kalırız. TED أحياناً، يجب أن نختار بين تعريض أنفسنا للمخاطر التي يصعب مقارنتها بشكل مباشر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more