Ayrıca, karıştırılmış ve takip edilemeyen bir ICC kanalından arıyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه على قناة اتصال مجهولة ومشفرة ويصعب تعقبها |
Ama doğan yaklaştığı zaman uzun bacaklılar denize, onun takip edemeyeceği yere iniyorlar. | Open Subtitles | ولكن بمجرد أن يصبح قريب، تتخندق الخوّاضُة في البحر حيث لا يستطيع تعقبها. |
Eğer Dr Kieran gerçekten naquadria çalıp Direniş merkezine getirmişse, onun izini takip edebilirim. | Open Subtitles | إن كان د. كيران قد هرب النكوادريا الى مقر المقاومة، يمكنني تعقبها |
Kız kardeşime söyledim de çantasına iliştirdi. Böylece deniz kaplumbağası gibi izini sürebiliyorum. | Open Subtitles | كلا، لقد جعلت شقيقتي تدسّه في حقيبتها حتى أتمكّن من تعقبها كسلاحف البحر |
Siz dışarıda dört izlenemez atıcıyı bıraktınız. | Open Subtitles | كنت أود من أصل أربع لا يمكن تعقبها الرماة هناك. |
40 izi sürülemeyen restoran rezervasyonu yapmak için 40 kullan at telefon aldın. | Open Subtitles | واشتريت 40 هاتفاً ذا استعمال واحد لحجز 40 طاولة عشاء لا يمكن تعقبها |
Onun GPS sinyalini kullanarak, onu takip edebilirim. | Open Subtitles | بإستخدام إشارتها من النظام العالمي لتحديد المواقع أنا قد أكون قادرة على تعقبها وتتبعها |
Kaliteli altın eritildikten sonra takip edilemez. | Open Subtitles | النوعيه الأصليه من الذهب لا يمكن تعقبها عندما تتم إذابتها |
Ama size bir şey diyeceğim. Bu çocuk takip ediliyormuş. | Open Subtitles | لكنى سأخبرك شىء واحد تلك الطفلة تم تعقبها |
Çünkü Schmidt sattığım her çipe takip edebileyim diye bir eklenti taktığımı biliyor. | Open Subtitles | لأن شميت يعرف بأني أرقم كل رقاقة أبيعها لاستطيع تعقبها فيما بعد |
Ultra özel, kesinlikle takip edilemeyen mobil konferans salonuma hoş geldiniz. | Open Subtitles | مرحبًا بكم في غرفتي الخاصة اللايمكِن تعقبها لإجتماعات الويب |
Onlar tehlikeli türler listesinde yer almıyorlar ama hala takip ediliyorlar. | Open Subtitles | هم ليسوا على قائمه الطيور المهدده بالانقراض, ولكن لا تزال يجري تعقبها. |
Parsons'ın telefonundan gelecek sinyali masamda takip etmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد للاشاره التى فى هاتف بارسونز أن يتم تعقبها الى مكتبى |
Dün gece 911'i arayarak Lucas Bundsch adında tanıdığı bir adam tarafından takip edildiğini söyledi. | Open Subtitles | هاتفت النجدة الليلة الماضية وقالت للعاملة أنه يتم تعقبها من قِبل رجل تعرفُه جيداً |
O arabadan kurtul, takip ediliyor olabilir. | Open Subtitles | عليك أن تتخلصي من سيارتك. على الأرجح يجري تعقبها. |
İkinci banknotun bir koleksiyonerde olduğunu biliyor ama henüz izini bulamamış. | Open Subtitles | إنه يعرف أن العملة الأخرى عند جامع للعملات و لكنه لم يستطع تعقبها |
Yığınla araştırılamaz, izlenemez günlük girdileri olan bir bloğa. | Open Subtitles | الى مدونة لا يمكن تعقبها او البحث عنها مع الكثير من المدخلات اليومية |
Bu disk size 2,4 milyar Pound Sterlin izlenemez nakit paraya erişim sağlayacak. | Open Subtitles | سيتيح لك هذا القرص الوصول إلى 2.4 مليار جنيه إسترليني بالعملة التي لا يمكن تعقبها. |
Böylesine izi sürülmez bir cihazı bulmak için nüfuzlu biri olmak gerekiyor. | Open Subtitles | يتطلب الامر علاقات قوية للوصول الى الى اجهزه كهذه لا يمكن تعقبها. |
Kısa sürdüğü için yerini tespit edemedim ama başka bir şey var. | Open Subtitles | حسناً، المكالمة لم تكن طويلة كفاية لنستطيع تعقبها. لكن هناك شيء ما يجري هنا. |
Hala nasıl bir silahtan ateşlendiğini bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | مازالت أحاول تعقبها إلى السلاح المحدد التي أطلقت منه. |
- Acayip nadir. - Bu yüzden izlemek kolaydır. | Open Subtitles | ـ نادرة بشكل لا يُصدق ـ فمن السهل تعقبها إذن |
sinyal her yere yönlendirilmiş. | Open Subtitles | أجل، حقيقة الأمر أن هذه الإشارة تم أعادة توجيها في جميع أرجاء المكان ولم نتمكن من تعقبها |
İzini bulabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك تعقبها ؟ |