Oh , önemli değil , sadece Eskiden yaptığım birşeyler. | Open Subtitles | أوه، هذا لا شيء. انه شيء فقط تعودت ان أعمله |
Daha genç biri lazım. Eskiden olduğum gibi biri. | Open Subtitles | أنت تحتاج الى شخص أصغر, أنت تعلم شخص مثل ما تعودت أن أكون |
Şey, seyahat ederken yanımda büyük miktarda nakit taşımaya alıştım. | Open Subtitles | حسنا تعودت على أن احمل معى اموال كثيرة عندما أسافر |
Pilot koltuğuna alışığım da. Gemi sende. | Open Subtitles | لقد تعودت على مقعد الطيار التحكم في يدك الآن |
Sanırım başımı öne eğip iş yapmaya alışmışım. | Open Subtitles | اعتقد انني فقط تعودت ان انكس رأسي و انفذ العمل |
Eskiden kadınların neden evlendiklerini biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | هل تعلمين لماذا تعودت النساء أن تتزوج هل تعلمين ؟ |
Eskiden ben de kullanırdım ama ehliyetime el koydular. | Open Subtitles | لقد تعودت على القيادة لكنهم قاموا بسحب رخصتي |
O çiftliği çok seviyorum. Eskiden orada çok eğlenirdim. | Open Subtitles | احبّ تلك المزرعةِ لقد تعودت على المرح الكثير هناك |
Eskiden canlı müzik falan olurdu. | Open Subtitles | تعودت على الحفلات الحية وكُلّ أنواع الهراء |
Ama Eskiden burnuma değdirirdim. | Open Subtitles | لا , لكن انا تعودت ان ان المسها بقمة انفي |
Eskiden çok giderdim. Araba yarışlarını severim. | Open Subtitles | تعودت ان اذهب هناك احب مشاهدة مختلف الناس |
Yine de, zamanla, onları aramaya alıştım. | TED | ومع ذلك، مع مرور الوقت، تعودت على البحث عنها. |
Bana da çekicisin, ama sana alıştım. | Open Subtitles | أنت جذاب بالنسبة لي يا عزيزي لكني تعودت عليك |
Manastırda saat dokuzda yatmaya alıştım. | Open Subtitles | تعودت في الدير أن أكون بالسرير في التاسعة. |
Erkeklerin 30.000 fitte kıçımı ellemelerine öyle alışığım ki. | Open Subtitles | تعودت على الفتية يحاولون اغتصاب مؤخرتى على بعد ثلاثون ألف قدم |
Erkeklerin 30.000 fitte kıçımı ellemelerine öyle alışığım ki. | Open Subtitles | تعودت على الفتية يحاولون اغتصاب مؤخرتى على بعد ثلاثون ألف قدم |
Sanırım ajan işlerimizi daha kolay yollardan halletmeye alışmışım. | Open Subtitles | أعتقد أني تعودت مهامنا الجاسوسيه أكثر سهوله |
Kontrol paneline alışkın değilim. | Open Subtitles | الى الان ما تعودت عليها ولا اعرف بعض الاشياء |
Sana alışmaya başlamıştım ve zavallı babam sana çok düşkündü. | Open Subtitles | ياللأسف , لقد تعودت عليكِ كما أن أبي المسكين كان مولعاً بكِ |
Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki, onu kaybetme ihtimali beni panikletmeye başladı. | TED | في الحقيقة، لقد تعودت عليه لدرجة أنني كنت أفزع عند تفكيري في احتمالية فقدانه. |
Yurtta kalıyorum ama ailemle kalmaya alışık olduğumdan zorlanıyorum." O zamandan beri bizimle. | Open Subtitles | لكني تعودت على العيش مع قبيلتي لذلك أفضل أن أعيش مع عائلتي وأصبح يعيش معنا منذ ذلك الوقت |
Savaşa alışmış bir ulus bir kez daha normale dönmenin yollarını arıyor. | Open Subtitles | أمةٌ تعودت على الحرب تسعى مجدداً للعودة إلى طبيعتها |
Aslında Alfredo, ben zaten güvenlik sistemlerini aşmaya baya alışkınım. | Open Subtitles | حسنا, الحقيقة هي, الفريدو لقد تعودت على قهر انظمة الحماية |