"تغير كل شيء" - Translation from Arabic to Turkish

• her şeyi değiştirir
• herşey değişti
• her şey değişecek
• her şeyi değiştiriyor
• her şeyi değiştirebilecek
• her şey değişti
• her şey değişmişti
• her şeyi değiştirebilir

Çünkü ilk sonuçlar doğruysa, bu her şeyi değiştirir.
لأنها لو كانت محقة في المرة الأولى إذاً النتائج تغير كل شيء

her şeyi değiştirir bu. - Hadi be.
إنها إستثنائية كما أخبرتك، لقد تغير كل شيء

Seni tanıdığım günden beri, herşey değişti.
منذ أن قابلتك، وقد تغير كل شيء.

Zamanla herşey değişti ve ateş ulusunun saldırıları başladı.
.ثم تغير كل شيء بهجوم أمة النار

21. yüzyılda her şey değişecek. Ve hazır olmalısınız.
،القرن الحادي والعشرون حيث تغير كل شيء ويجب أن نكون على أهبة الإستعداد

Bu yüzden sır tutuyoruz, çünkü gerçekler her şeyi değiştiriyor.
لهذا نخفي الأسرار لأن الحقيقة تغير كل شيء.

Buradaki iki çocuğun her şeyi değiştirebilecek şok edici haberleri var.
وعلى ما يبدوا أن هناك طفلين لديهم أخبار مفاجأة قد تغير كل شيء

Evet, bak başlarda emirlere itaat ediyordum sonra her şey değişti.
نعم. في البداية لم تكن سوى أوامر ثم تغير كل شيء

Bazen üç kere derin nefes almak her şeyi değiştirir.
أحياناً ثلاثة أنفاس عميقة قد تغير كل شيء

Ölümü bilmek her şeyi değiştirir.
.. معرفة فكرة الموت تغير كل شيء

Elbette, bazen bir telefon görüşmesi her şeyi değiştirir.
بالتأكيد مكالمة هاتف تغير كل شيء أحيانا

Bu tarz bir şey, her şeyi değiştirir.
هذه من الأمور التي تغير كل شيء

Sonra, Ateş Ulusu saldırdığında herşey değişti.
ثم تغير كل شيء عندما هاجمت أمة النار

Ve... Ben değiştim, herşey değişti.
و ـ ـ انا تغيرت، تغير كل شيء

Ona bunları söylediğimde, herşey değişti.
عندما أخبرتها تغير كل شيء

21. yüzyılda her şey değişecek, hazır olmalıyım.
،يجب أن نكون على أهبة الإستعداد القرن الحادي والعشرون حيث تغير كل شيء

21. yüzyılda her şey değişecek.
القرن الحادي والعشرون حيث تغير كل شيء

21. Yüzyılda her şey değişecek.
القرن الحادي والعشرون حيث تغير كل شيء

Hayır, babamla ilgili bu bilgi her şeyi değiştiriyor.
لا، هذه معلومات عن ابي إنها تغير كل شيء

Sabre her şeyi değiştiriyor.
سايبر تغير كل شيء

Senin eline bakıyorlar ancak şansları o kadar düşük.. ta ki her şeyi değiştirebilecek bir teknoloji parçası keşfedene dek.
الاحتمالات لا أمل لها حتى تكتشف قطعة من التكنولوجيا التي يمكنها أن تغير كل شيء

tabii ki asla inşa edilmedi, çünkü sürekli başka bir işle uğraşıyordu. eğer yapılsadı... 1940'larda, her şey değişti.
وبالطبع، فهو لم يبنه قط، لأنه كان دائما يعبث بمخططات جديدة، لكن حين تم بناؤه، بالطبع، في الأربعينيات، تغير كل شيء.

Değişen bir şey yoktu, fakat her şey değişmişti.
وبالتالي لم يتغير شيء، لكن تغير كل شيء.

Ame eğer gençseniz... bir saat... her şeyi değiştirebilir.
لكن عندما كنا صغار ساعه واحده تستطيع ان تغير كل شيء