Hazır buradayken, ekibimde değiştirmek istediğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل من شيء آخر تريدين تغييره في فريقي بينما أنا هنا؟ |
Bulmak için, bazen de değiştirmek için çabaladığımız tek şeydir kader. | Open Subtitles | إنه الأمر الوحيد الذي نبحث عنه أو نكافح من أجل تغييره |
Tamam, evin orijinal planında küçük bir bodrum varmış ama son hâliyle değiştirilmiş. | Open Subtitles | حسنا ، المنزل كان في الأصل قبوا صغيرا لكن المخطط النهائي تم تغييره |
Ama eğer ismini sevmiyorsan, değiştirebilirim. | Open Subtitles | ولكن إن لم يعجبكِ الإسم، فبإمكاني تغييره |
O zaman bile onun kana susamış doğasının farkındaydım ama kalbimin onu değiştirebileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | وحتى أننى وقتها كنت أعرف أنه متعطش للدماء ولكنى إعتقدت أن بإستطاعة قلبى تغييره |
Hayır, benden korkmaları onların doğalarında var. Bunu değiştiremem. | Open Subtitles | كلا، هذه طبيعتهم أن يكون عندهم رهبة مني، هذا الشيء لا أستطيع تغييره. |
Jessi, ailen her zaman senin için en iyi seçimi yapamaz ama sen bunu değiştirebilirsin. | Open Subtitles | جيسي ربما يكون والداك لم يختارو الأفضل لكِ لاكنكِ تستطيعي تغييره الآن |
Güvenli Filtre fabrika ayarlarından önceden talep edilen bir şeye değişti. | Open Subtitles | مصفي الامان تم تغييره من الاعدادات الافتراضيه |
Ondan nefret ediyorum, değiştirmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أَكْرهُ اسمي، مع ذلك.أنا أفكر في تغييره. |
Bir şeyi iyi bildiğimizde, değiştirmek zordur. | TED | عندما نعرف شيئًا بشكل جيد، يكون من الصعب تغييره. |
Değiştirilmesi gereken onun fikri değil. Aptal adamın kafasını değiştirmek gerek. | Open Subtitles | ليس تفكيرها هى ما ينبغى عليك تغييره انه ذلك الفتى الذى يلعب بالعقول هناك |
Belki çok derinlerde olduğu için bu durumu değiştirmek güç ama yine de deneyebileceğimiz bazı egzersizler var. | Open Subtitles | ربما أنه متجذر جداً الآن وصعب تغييره لكن هناك نشاط محدد يمكننا تجربته |
Bir sorsana şu an neyi değiştirmek istiyorum diye. | Open Subtitles | اسألني ما الذي أريد تغييره في هذه اللحظة |
Kendine hakim olmaya gerçekten inanan biriyim ama beynin ameliyat sırasında değiştirilmiş. | Open Subtitles | ,إنني من المؤمنين بتمالك النفس لكن دماغك قد تم تغييره أثناء العملية |
Tıbbi bir bakış açısı. değiştirebilirim. | Open Subtitles | إنَّ هذا عبارةٌ عن رأيٍ طبي لذلك لديَّ الإمكانيّةُ في تغييره |
O zaman bile onun kana susamış doğasının farkındaydım ama kalbimin onu değiştirebileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | وحتى أننى وقتها كنت أعرف أنه متعطش للدماء ولكنى إعتقدت أن بإستطاعة قلبى تغييره |
Büyük kızlarımız için de geçerliler. Küçükler için değiştiremem. | Open Subtitles | كانت تسري على الكبار منهنّ لايمكنني تغييره من أجل الصغيرة منهنّ |
Çıkar saati, ama bir tek bunu değiştirebilirsin. | Open Subtitles | ليس هذا الحدث.إزالة الساعة هذا ليس ما عليك تغييره |
Kızım senin için geri döndü ve yapamadığım şeyi yaptı, değişti. | Open Subtitles | لقد عادت وغيرت ما لم أستطع تغييره |
Bir şeyler kaçırdığını görmek istemiyorum kafana taktığın bir fikir veya imkansız bir şeyi değiştirmeyi umduğun için. | Open Subtitles | أنا أكره أن أراك و قد أخطأت في شيء ما لأنه لديك تصور في ذهنك أنك يمكنك أن تغير شيئاً لا تستطيع تغييره |
Onun dedikleri, babana karşı duygularını değiştiremez. | Open Subtitles | مهما يكن بينك أنت ووالدك فلن يستطيع تغييره |
Halkın iradesi ve tarihin akışı değiştirilemez. | Open Subtitles | ارادة الشعب و مسار التاريخ لن يمكن تغييره |
Olan oldu. Hiçbir şeyi değiştiremeyiz. | Open Subtitles | ولكن ما حدث قد حدث لا شيء يمكن تغييره الآن |
Bana değiştiremeyeceğim şartlara alışma gücü ver. | Open Subtitles | أمنحنى السكينة لأتقبل ما لن أستطع تغييره |
Ya o değişemez, ya da sen onu değiştiremezsin. | Open Subtitles | إما أنه لا يمكنه التغير أو لا يمكنك أنتِ تغييره |
Onun acılarını dindirecek ve bu toplumda... Değişmesini istediklerini öğrenebileceği hiçbir gazete yok. | TED | لا يوجد صحيفة لتغطي ألمها، وما تريد تغييره في هذا المجتمع. |
Allison, bir daha birisiyle çıktığında, onu Değiştirmeye çalışma, oldu mu? | Open Subtitles | أليسون ، عندما تخرجين مع رجل المرة المقبلة لاتحاولي تغييره ، مفهوم ؟ |