| Pekala. bunu sonra konuşuruz. bunu bir daha yapma tamam mı? | Open Subtitles | حسناً أنت متحمس لقريتك فقط لا تفعلها مرة أخرى |
| Kendini baskı altında hissetme. Demek istediğim, bunu bir emsal olsun diye veya halkı ya da bizi ya da derneği hayal kırıklığına uğratmayayım diye yapma. | Open Subtitles | لا تشعر بالضغط, اي لا تفعلها لكي تكون مثالاً أو لكي لا تخيب الرأي العام أو نحن |
| Yanlış yapıyorsun! Sertçe seveceksin ki o da haz alabilsin. | Open Subtitles | أنت تفعلها بشكل خاطئ عليك أن تربت عليه بقوة لكيّ يحس به |
| Bu da sinyal aralıklarında yapmak kaydıyla sisteme müdahale etmenizi sağlar. | Open Subtitles | مما يعني أنه يمكنك إختراق النظام طالما كنت تفعلها بين النبضات |
| Son olarak, yeteneklerinize ve yaratıcılığınıza inanın, çünkü bunu kendiniz yapabilirsiniz. | TED | وأخيراً . ثق في قدراتك وإبداعك. لأنك تستطيع أن تفعلها بنفسك. |
| Öyleyse yapma bunu adamım. Davet etme. İstediğin son şey işleri aceleye getirmek. | Open Subtitles | اذاً لا تفعلها يارجل, لاتدعوها الشيئ الاخير الممكن فعله هو استعجال الامور |
| yapma yapma, lütfen, bana bunu yaptırma. | Open Subtitles | لا تفعلها لا تفعلها رجاء لا تتركني انا افعلها |
| Sana bir tavsiye. O işi henüz yapmadıysanız, yapma. | Open Subtitles | دعني أسدي لك نصيحة، إن لم تكن فعلتها بالفعل، فلا تفعلها. |
| yapma. Gözetleme işini, çatışmaya dönüştüreceksin. | Open Subtitles | لا تفعلها ستحول مهمة المراقبة إلى معركة نارية |
| yapma bunu. Basit bir gözetleme görevini çatışmaya çevireceksin. | Open Subtitles | لا تفعلها ستحول مهمة المراقبة إلى معركة نارية |
| Ne yapıyorsun sen? | Open Subtitles | ما هذه الحماقه التي تفعلها أنه يريدُ قميصَه , و ملعقتَه |
| Yine aynı şeyi yapıyorsun, seni küçük azgın p.ç. | Open Subtitles | ماذا؟ انت تفعلها ثانية,أيها الوغد الصغير |
| bunu yapıyorsun çünkü araba sürerken hissettiğin gibi hissetmek istiyorsun. | Open Subtitles | أنت تفعلها لأنك تحب ذلك الشعور لدى قيادتها. |
| Fakat onun gibilerin yapmak istemeyeceği işleri yapacak birine ihtiyacın var. | Open Subtitles | ولكنك بحاجة إلى شخص مستعد لفعل الأشياء أناس مثلها لا تفعلها |
| - Bu Abbott ve Costello arasında. bunu yaptığında komik olmuyorsun. | Open Subtitles | إنه مشهد بين آبوت وكستيلو حينما تفعلها أنت لا تكون مضحكاً |
| Yani bu akranlar var ve onlar servisi ve ürünü getiriyorlar ve şirket de şirketin iyi yaptığı şeyleri yapıyor. | TED | اذاً لدينا الأقران الذين يقدمون الخدمات والمنتج, والشركة التي تفعل الأشياء التي تفعلها الشركات. |
| Olayın görüntüleri yayılmaya başladı ve Meksika hükûmeti her zaman yaptığını yapıp | TED | صور الأحداث وإطلاق النار بدأت بالتداول والحكومة المكسيكية فعلت كما تفعلها دائمًا |
| Ve sen de bu kibarlığın yarısını, dışarıda yaptığın işle ödedin. | Open Subtitles | وعليك أن تدفع ثمن هذا الكرم بنصف الأعمال التي تفعلها بالخارج |
| yapmanı istediğim birkaç şey daha var, sonra ne zaman gideceğini konuşuruz. | Open Subtitles | عندي بعض الأشياء لك كي تفعلها, و عندها سوف نتكلم عن رحيلك. |
| - Rolünü çok iyi yaptın. | Open Subtitles | لعبتها بشكل رائع إنني علمتَ بإنك تفعلها أأنت ثمل؟ |
| yapmak istediğin küçük düşürücü şeyleri yapmana izin verecek birilerini bulursun. | Open Subtitles | سوف تجد شخص، شخص يتقبل كل الأشياء المهينة التي تفعلها له |
| Bir aydır senin yapman gereken işleri yapmaktan yorgun düştüm! | Open Subtitles | كنت اطلب منك بشدة فعل الاشياء التى يجب ان تفعلها |
| yapabilirsin Stevie. yapabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تفعلها يا ستيفي يمكنك أن تفعلها |
| Arkadaşı da ona: "Çinlilerin yaptığı gibi yap" demiş. | Open Subtitles | صديقه يقول له لم لا تفعلها كما يفعلها الصينيون؟ |
| - Bence yapmalısın Joel, harika olacak. - Ben de yapacağım. | Open Subtitles | عن الامور المخالفة للقانون اظن انه من الجيد ان تفعلها ياجول |
| Ama sen yapmadıysan sana karşı geçerli bir kanıt nasıl var olabilir? | Open Subtitles | ولكن إذا لم تفعلها كيف سيكون هناك أي دليل قوي ضدك ؟ |