Bu Sovyet saçmalığı belki satrançta işe yarıyordur ama burada işe yaramıyor. | Open Subtitles | من الممكن أن تفلح الطريقة الروسية على رقعة الشطرنج، لكن ليس هنا |
Ayinin işe yaramaması senin suçun değil. Diğer insanlar kadar çok kanım yok. | Open Subtitles | إنها غلطتي بأن الطقوس لم تفلح لم يكن لديَّ ما يكفي من الدماء |
Erkek arkadaşımı nasıl çalmaya çalıştığını biliyorum seni büyük, şişko f.h.şe İşe yaramadı! | Open Subtitles | اتعرفين كيف انك حاولتي سرقة صديقي ايتها العاهرة السمينة , لم تفلح بذلك |
Planımız işe yaramazsa bu çok kısa bir savaş olacak. | Open Subtitles | لو لم تفلح خطتنا , فستكون هذه معركة قصيرة جداً |
Pekâlâ, sert çocuk. Anlaşılan bilinen metotlar sende işe yaramıyor. | Open Subtitles | حسناً أيها العنيد يبدو أن الطرق الطبيعية لا تفلح معك |
İnan bana, işe yarıyor. Bunu nasıl elde ettim sanıyorsun? | Open Subtitles | ثقي بي، هذه الطريقة تفلح كيف برأيكِ تلاعبت بهذا الرجُل؟ |
Ama, olur da benimsediğin doğu filozofisi işe yaramazsa dersim bittikten sonra senle merkezde buluşup ve sana buraya kadar eşlik etmeme ne dersin? | Open Subtitles | لكن في حالة لم تفلح معك الفلسفة الشرقية مارأيك في أن ألقاك وسط المدينة بعد أن تنتهي حصصي وسأرافقك في العودة الى هنا ؟ |
Altı bir şey yapmadı. Yedi işe yaramadı. Sekiz bir etki sağlamadı. | TED | لم تفلح الستة. لم تفلح السبعة. و أيضا، لم تفلح الثمانية. |
Beni hayal kırıklığına uğratıyorsun, Goldfinger. Grand Slam Operasyonu'nun işe yaramayacağını biliyorsun. | Open Subtitles | خيبت ظنى يا جولدفينجر عملية جراند سلام لن تفلح |
Çünkü çok kolay vazgeçiyorlar. Haplar işe yaramıyorsa bir de ipi dene. | Open Subtitles | لأنهم يستسلمون بسهولة، أقول إن لم تفلح الحبوب، جرّب الحبل |
Yaptım. Denedim. Bir şeyler yolunda gitmedi ve işe yaramadı. | Open Subtitles | فعلت , لقد حاولت , وشيئاً ما صار خاطئاً ولم تفلح |
İşe yarayabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد كان مخلصا جدا بحيث إعتقدت أنها قد تفلح |
İşe yaramayacak. Çünkü yanlış ayakkabı giyiyor. | Open Subtitles | لن تفلح هذه الحيلة لأنها لا ترتدي الحذاء المناسب |
Yakılınca bütün DNA gittiği için genetik anlamda işe yaramadı. | Open Subtitles | منذ أن يدمر الحرق كل الحمض النووي البصمات الجينيه للجثث المحروقة لن تفلح |
Dostum bu bok çizgi filmlerde bile işe yaramaz. | Open Subtitles | خطة مثل هذه لن تفلح حتى في الرسوم المتحركة. |
Bu konuşma, okuldaki tiyatroda bana kaya rolü verildiğinde ya da mezuniyet gecesi sen ve annemle evde oturduğumda işe yaramamıştı. | Open Subtitles | الخطبة لم تفلح حينما كنت أجسد دور صخرة في المسرحية المدرسية وعندما جلست معك وأمي ليلة الحفلة الراقصة |
Yetişkin şekil işe yaramaz neden zahmet edeyim ki? | Open Subtitles | إذا لم تفلح الطريقة الراشدة لم اللجوء إليها؟ |
Walter, canım, senin aptalca icatların hiçbir zaman işe yaramadı ve hiçbir zaman da yaramayacak. | Open Subtitles | والتر، عزيزي، أحلامكَ السخيفة للإختراعاتِ لم تفلح أبداً ولن تفلح أبداً |
Böyle bir evde büyüdüm ve yürümüyor. | Open Subtitles | لقد نشأت في بيت كهذا ، ولم تفلح الأمور |
Öğrenci-öğretmen ilişkileri asla yürümez. | Open Subtitles | العلاقه بين التلميذه وأستاذها لا تفلح أبدا |
Şirinlik yapmak başkalarında işe yarayabilir, ama bana sökmez. | Open Subtitles | تلك الأشياء الرائعة ربما تفلح مع أناس آخرين لكن ليس معي |
İşler istediği gibi gitmedi ve şimdi ne olacağını bilmiyor. | Open Subtitles | خطتها لم تفلح وهي لا تعلم ماذا سيحدث بعد ذلك |