| Seni öpmek kutsal bir kültablasını öpmek gibi ama aklımdaki bu değildi. | Open Subtitles | برغم أن تقبيلك مثل تقبيل منفضّة سغائر مقدّسة، ولكن لم أقصد هذا. |
| Aslinda, seni su anda çok öpmek istemesem bir tane tokat atardim. | Open Subtitles | في الحقيقة .. سأصفعك إن لم أكن أريد تقبيلك كثيراً حتى أنفجر |
| Erkek arkadaşlarınız sizi öpmeye çalıştı mı yoksa baharatlarla yağlıyorlar mıydı? | Open Subtitles | لم تذكري بأن اصدقائك حاولوا في تقبيلك مع التوابل |
| Seni son bir kez öpebilir miyim? | Open Subtitles | أيُمكِنني تقبيلك قُبلةً أخيرة ؟ |
| Katı atıklar. Sizi öpebilirim. | Open Subtitles | أيتها النفايات ، بإمكاني تقبيلك |
| İşin kötüsü seni öpmek istiyorum ama yapamıyorum: | Open Subtitles | أسوء شىء إنى أريد تقبيلك ولكن لا أستطيع. |
| Sana he baktığımda, seni öpmek istiyorum. | Open Subtitles | في كل مرة أنظر فيها إليك, أريد تقبيلك فقط. |
| Bu akşam, onlar "kes" diye bağırdıklarında öpüşemedik gerçekten ama gerçekten çok hayalkırıklığına uğradım ve seni gerçekten öpmek istemiştim. | Open Subtitles | لا أدري, عندما صرخوا الليلة توقفوا و لم نتبادل القبلة, شعرت بخيبة الأمل حقاً و قد أردت تقبيلك |
| O an, ben de gerçekten seni öpmek istemiştim yani, o an. - O an. | Open Subtitles | في تلك اللحظة أردت أيضاً تقبيلك, في تلك اللحظة |
| Onu buldum, baba! Köpek yavrusunu buldum! Gel, seni öpmek istiyor! | Open Subtitles | وجدته يا أبي، وجدت جروي ادخل، إنه يريد تقبيلك |
| Ama sanırım asla baş edemeyeceğim şey, seni öpmek istediğimde, benden kaçtın. | Open Subtitles | لكن ما لن أنساه أبداً هو سبب ابتعادك عندما حاولت تقبيلك |
| Dinleyin, ekselansları sizi öpmeye çalıştığımı söylediğiniz için özür dileyesiniz diye gelmiştim. | Open Subtitles | انظري, سموّك.. أنا فقط أتيت لكي تعتذري عن قولكِ أنّي أنا من حاولت تقبيلك |
| Kaderlerimiz beraber çizildiğine göre, bilmeni isterim, seni öpmeye çalışan bendim. | Open Subtitles | منذ أن اجتمع مصيرنا سويةً عليّ أن أخبرك.. أنا هي التي حاولت تقبيلك |
| - Ama seni öpmeye çalıştığım ilk seferde bana sanki aidsliymişim gibi baktın. Tatlıyım ben. | Open Subtitles | عندما حاولت تقبيلك أول مرة، نظرتِ إليّ وكأنني مرض تناسلي |
| Seni burada öpebilir miyim yoksa uygunsuz mu kaçar? | Open Subtitles | هل استطيع تقبيلك هنا ؟ ام ذلك غير مهني |
| Ben de sizi uzatmadan öpebilir miyim, yüzbaşı? | Open Subtitles | هل يمكننى تقبيلك ايضآ كابتن ؟ |
| 200? Dr Crane, sizi öpebilirim! | Open Subtitles | 200 دكتور كرين أستطيع تقبيلك الان |
| Ama şunu bil ki, beraberken, ne konuşsak veya yapsak, hep seni öpmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | لكن عندما سنكون معاً، مهما كنا نتكلم بشأنه، ومهما كنا نفعل، أنا أفكر في تقبيلك. |
| Senden çok hoşlanıyorum. Seni öpmem gerek. | Open Subtitles | اسمع, انا حقاً غارقة فيك يتوجب عليك تقبيلك. |
| öpmekten daha fazlasını yapmak istedim. Seni becermek istedim. | Open Subtitles | اردتُ أنّ أفعل أكثر من تقبيلك ، أردتُ مضاجعتك في مرحلة ما |
| Yanlış bir erkekten inanılmaz derecede güzel bir öpücük aldığın oldu mu? | Open Subtitles | هل تم تقبيلك مرة قٌبلة مثير مٌذهلة من الشاب الخاطىء تماماُ ؟ |
| Seni öptüğüm için de özür dilerim. | Open Subtitles | وأنا آسف حول تقبيلك. |
| Ne düşünürse düşünsün, seni öpmemi istediğin için mutluyum, dudaktan. | Open Subtitles | بغضّ النظر عن رأيه، يسرّني أنك طلبت مني تقبيلك على شفتيك. |
| Beni nasıl öptüğünü | Open Subtitles | حين تقبلني قبل النوم طريقة تقبيلك لي في ليلة جيدة |
| - Eğer sadece arkadaş olmasaydık seni şu an öpebilirdim. | Open Subtitles | حتى إن فشلت فنحن أصدقاء أستطيع تقبيلك الآن |
| Eğer gerçek ölümle yüzleşirsem en azından seni öpmeden Sookie Stackhouse, ...bu benim en büyük pişmanlığım olacak. | Open Subtitles | وإذا سألقى الموت الحقيقي دون تقبيلك على الأقل، (سوكي ستاكهاوس) سيكون أكبر ندمي |
| Seni öperdim ama doktor hasta olduğumu söylüyor. | Open Subtitles | كنت أود تقبيلك ، لكن الطبيب قال أني مريضة |
| Her neyse, gerçekten seni restoranda öpmediğim için özür dilerim. Kötüydü. | Open Subtitles | عل كلّ، أعتذر على عدم تقبيلك في المطعم. |