"تقتلك" - Translation from Arabic to Turkish

• öldürür
• öldürebilir
• öldürmez
• öldürüyor
• ölmezsin
• öldürmek
• öldürmeye
• öldürmedi
• öldürmezse
• öldürmesine
• öldürmesini
• öldürmeyecek
• öldürebilecek
• öldürmese
• öldürmemiş

Bir şeker tanesinden daha ağır bir miktar sizi öldürür.
كمية أثقل بقليل من حبة السكر يمكنها أن تقتلك.

Yalnızlık sizi yalnızca perişan etmez, öldürür de.
الوحدة لا تجعل حالك مزريا فقط، بل تقتلك.

Ama huni ağ ören örümcek sekiz saniyede öldürebilir, sadece size bakarak.
لكنّ العنكبوت ذات الشبكة القمعيّة ,تقتلك في 8 ثوان بمجرّد النظر إليك

Artık gerçek bu. Gerçek asla seni öldürmez.
هذه هي الحقيقة الآن أترى، الحقيقة لا تقتلك

- Seni uyuşturucuyla zehirliyor. - Seni aşırı dozla öldürüyor.
إنّها تخدّرك، إنّها تقتلك بإعطائك جرعة زائدة

Ağzına koy. Kurşun belki kulağından çıkar da ölmezsin.
في فمك الرصاصه قد تذهب الي اذنيك ولا تقتلك

Seni öldürmek için tasarlanmadılar, sadece hadım ederler.
الألغام ليست معدة لكي تقتلك بل لكي تخصيك

Bence seni öldürmeye çalışan şeyler, seni mutsuz ve üzgün kılar.
أظن ان الاشياء التي تحاول ان تقتلك تجعلك غاضباً و تعيساً

Seninle evlendiği gibi, sigorta için öldürür.
لتتزوجك بأسرع ما يمكن و تقتلك مقابل ثروتك

Tilki Zebanisi belalara sebep olur, hatta seni öldürür.
فإن الشياطين الثعالب ستسبب لك المتاعب، او حت تقتلك.

Ayrıldıktan sonra geri dönmek istersin ama geri dönme fikri seni öldürür.
بعدما تذهب تريد ان تعود ثانيةَ فكرة الرجوع تقتلك

En küçük mikrop bile seni hasta edip, tedavi edilemeden öldürebilir.
يمكن ان تجعلك مريض جدا , و ان أهملت تقتلك حقا؟

Bunu dikkatli kullanmalısın. Seni öldürebilir.
يجب أن تتوّخى الحذر مع هذه المواد فقد تقتلك

Yani sizi öldürmez ama ne olduklarına bağlı olarak rüyalarınız sizi öldürebilir.
أعني ، أنها لن تقتلك لكن بالإعتماد عليها سوف تكون أحلامكِ

Tek bir kurşun seni öldürmez. Ama gümüş değişmeni önler.
طلقة واحدة لن تقتلك الفضة تمنع عملية التحول

Çoğunluğu ev yapımıdır. Fıçı birası var. Biraz ekşi ama öldürmez.
في الغالب أنه صناعة منزلية لديه بيرة من البرميل و بعضا من الصودا و لكنها لن تقتلك

Şeytanlarla ve büyü ile eğleniyorsun ama bu gerçek olduğunda seni kanlı bir şekidle öldürüyor.
, التلاعب بالشياطين و السحر بينما هذه الأشياء قد تقتلك

Aslinda arada bir bana karsi nazik olmaya denesen ölmezsin.
لعلمك، لن تقتلك محاولة معاملتي بلطف.

Lucia seni öldürmek istiyordu... ve ben de durdurmaya geldim.
لوسيا كانت تريد أن تقتلك وقد أتيت لإيقافها

Çünkü içinde seni öldürmeye yetecek kadar şeytan var ve başka seçenek yok.
لأن ما زال لدي بعض القوى الشيطانية بداخلي وهي تقتلك لا خيار أبدًا

Çünkü Apollo'dan yediğin dayak seni öldürebilirdi, evlat. öldürmedi.
لأن الضربات التى تلقيتها من أبولو كان يجب أن تقتلك ولكنها لم تقتلك

Önce annen seni öldürmezse bil ki ben öldüreceğim.
مهلا. أنت تعرف أنني سأقتلك، إذا أمك لن تقتلك أولا.

Diplomanın seni öldürmesine izin verme. Zira seninle ben de ölebilirim.
،لا تدع شهادتك تقتلك فأنا عرضة لأن أقتل معك

Seni devletin öldürmesini sağlamak benim yasal zorunluluğum.
انا واجبى القانونى لكى اتاكد ان تقتلك الولايه

Ama seni öldürmeyecek olan bu kaya tuzunu suratına sıkmaktan çekinmem.
ولكنني أعلم جيداً أن طلقة من الملح الصخري لن تقتلك.

Sizi öldürebilecek kâbuslar ve geriye dönüşler yaşamak istiyorsunuz.
يمكن أن ترى الكوابيس والتخيلات للأشياء التي يمكن أن تقتلك.

Bileğe alınan bir darbe sizi öldürmese de kapıyı aralayacaktır.
ضربة في الكاحل لن تقتلك ولكنها ستفتح باباً لذلك

Bakıyorum kurt adam hala seni öldürmemiş.
اما زالت معك الم تقتلك ؟