| yaptığın o şeyleri nasıl yaptığın hakkında hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | ليس عندي أي فكرة عن كيفية قدرتك على القيام ببعض الأشياء التي تقوم بها |
| Küçük dükkânının arka tarafında yaptığın deneylerin böyle bir fabrikaya dönüşeceğini kim tahmin edebilirdi? | Open Subtitles | من كان يعتقد أن التجارب الصغيرة التي كنت تقوم بها في خلفية محلك أن تؤدي لهذا ؟ |
| İşinin dışında yaptığın tüm işler yüzünden işini kaybedebilirsin. | Open Subtitles | قد تخسر عملك بسبب كل ، الاعمال الاخري التي تقوم بها هنا بجانب عملك |
| Yaşamımızın bir parçası; herkesin yaptığı bir şey. Her canlının yaptığı birşey. | TED | أنها جزء من كوننا على قيد الحياة; كلنا نقوم بها. كل المخلوقات تقوم بها. |
| Resmi kuruluş (Inc) kısmı, yani şirket, en iyi yaptığı şeyleri yapıyor. | TED | الطرف المدرج, الشركة, تقوم بأشياء تقوم بها بشكل جيد حقاً. |
| BG: Değerli Komisyon Üyesi, yaptığınız iş için ve | TED | برونز خيوساني: سيدي المفوض شكرا على الوظيفة التي تقوم بها. |
| Ayrıca, yapmanı istediğim diğer bazı işleri de yazma cesareti gösterdim. | Open Subtitles | أخذتُ الحريّة أيضاً في الإشارة لأعمالٍ اخرى أودّ أن تقوم بها |
| yaptığın o şeyleri nasıl yaptığın hakkında hiçbir fikrim yok. | Open Subtitles | ليس عندي أي فكرة عن كيفية قدرتك على القيام ببعض الأشياء التي تقوم بها |
| yaptığın hareketlere bak bir adamım. Kendi alanlarında çok iyiler. | Open Subtitles | تفقد الحركات التي تقوم بها يا رجل إنها تدور في مدارها الخاص |
| Gözlerim kapalı... ama yaptığın her şeyin farkında olacağım! | Open Subtitles | سأبقي عينَي مغمضتين لكنني سأستشعر كل حركة تقوم بها |
| yaptığın hareketlerin hiçbiri son 5 yılda yaptıklarından farklı değil. | Open Subtitles | وحركاتك أيضاً التي كنت تقوم بها خلال الـ 5 سنوات القادمة |
| Eskiden yaptığın babanın bilmediği bir sürü kötü şeyden bahsetmeyelim mi? | Open Subtitles | كل الأمور السيئة التي كنت تقوم بها والتي لا يعلم أبوك عنها؟ |
| İnsan vücudu yaptığın şeylere uygun değil. | Open Subtitles | جسم الانسان لم يصنع للأشياء التي تقوم بها |
| Laptobunla yaptığın numaralara bakılırsa bilgisayar konusunda uzmansın, değil mi? İlgiliyimdir. | Open Subtitles | كلّ هذه الطقطقة التي تقوم بها بحاسوبكَ، أنتَ خبير بالحواسيب، أليس كذلك؟ |
| Çok fazla kımıldanırsan yaptığın son hareket olur. | Open Subtitles | ,إذا تحركت حركة صغيرة ستكون هي آخر حركة تقوم بها |
| Sirk, yaptığın numaradan ibaret değildir. | Open Subtitles | السيرك ليس عبارة عن الأفعال التي تقوم بها |
| insanlar yaptığın şeyden nefret ettikleri zaman işini sevmek biraz zor | Open Subtitles | يصبح من الصعب أن تحب وظيفتك عندما لا أحد يبدو أنه يحبك وأنت تقوم بها |
| Zaten yaptığın bir sürü şeyi yine yapıyor olacaksın. | Open Subtitles | في الواقع, سوف تقوم بالكثير من نفس العمليات التي تقوم بها الآن. |
| Freud, karısının farkında olmadan yaptığı şeyleri arar. İstemeden sergilediği davranışları. | TED | لكنه كان يبحث عن الأمور التي تقوم بها زوجته لا إراديّا، سلوكات لا واعية. |
| Bedenlerimizin yaptığı veya yapmadığı şeyler hakkında utanç duymamayı aşılayan bir toplumda yaşadığımızı hayal edin. | TED | تخيلوا عالمًا حيث يمكننا العيش في مجتمعٍ يعلّمنا ألا نشعر بالخزي بشأن الأشياء التي تقوم بها أجسادنا أو لا تقوم بها. |
| Sorun tabii ki şudur, mağazada yaptığınız karşılaştırmayı bir daha asla yapmayacaksınız. | TED | والمشكلة، بالطبع، هي المقارنة التي قمت بها في المتجر هي مقارنة لن تقوم بها بتاتاً مرة أخرى. |
| Güvenli seks yapmanı istiyorum ama seks yapmanı istemiyorum. | Open Subtitles | بالطبع أريد أن تقوم بعلاقة آمنة لكن لا أريدك أن تقوم بها اطلاقا |