"تكن هناك" - Translation from Arabic to Turkish

    • orada değildin
        
    • orada değildi
        
    • yokmuş
        
    • yoksa
        
    • olmadı
        
    • orada değil
        
    • olmazsa
        
    • burada değildi
        
    • vardı
        
    • yok muydu
        
    • orda değildi
        
    • orada değilse
        
    • yoktu
        
    Sen orada değildin, biz oradaydık ve polisler o dükkanda bizi bekliyorlardı. Open Subtitles أنت لم تكن هناك ، نحن كنا ، والشرطة كانت مستعدة لنا
    Sen orada değildin, biz oradaydık ve polisler o dükkanda bizi bekliyorlardı. Open Subtitles أنت لم تكن هناك ، نحن كنا ، والشرطة كانت مستعدة لنا
    Dün odayı incelediğimde o parmak izi orada değildi. Open Subtitles هذه البصمة لم تكن هناك عندما فحصت الصالة بالأمس.
    Ne senin adamların, ne de benim arabam orada değildi. Open Subtitles رجالك لم يكونوا هناك وأيضا سيارتي لم تكن هناك
    Ne olduğunu bilmiş olsam bile, bu konuda yapabileceğim bir şey yokmuş çünkü bu "Şey" tek başına yaratılamaz. Open Subtitles حتى لو كنت أدركت هذا الشئ الناقص لم تكن هناك طريقه لحله.. بسبب عدم المقدرة على خلق هذا الشئ
    Balık bıçağı veya çatalı yoksa, daha ufak bir bıçak veya çatal kullanın. Open Subtitles إن لم تكن هناك اياً من الشوكات, استعمل السكين والشوكة الصغيرة لأكل السمك
    Neler olduğunu sana anlatan biri. Yani sen orada değildin. Open Subtitles شخصٌ أخبركَ بما قيل وذلك يعني، أنّك لم تكن هناك
    Garip bir aksanla homurdanan biri vardı, orada değildin, adını bile duymamışlardı. Open Subtitles شخص ما بلهجة مميزة كان يصرخ علي بأنك لم تكن هناك. و أنك لم تتصل بهم وانهم لم يسمعوا بك.
    Kaynağın orada değildin. Open Subtitles لكنك لم تكن هناك أنت لم تكن قريبا من النبع
    Seni kazarken izlemeye gittim ama sen orada değildin. Open Subtitles ذهبت لمشاهدتك و أنت تحفر، و لم تكن هناك لتحفر
    Şal orada olabilir, ama kız arkadaşınız orada değildi. Open Subtitles ربما كان الوشاح هناك لكن حبيبتك لم تكن هناك
    Sen de İskoçya'ya Cassie'yi görmeye gittin ve o orada değildi sen de Lachlan adında bir İskoç çocukla düzüşmeye gittiğini düşünüyorsun. Open Subtitles وانت ذهب إلى سكوتلاند لرؤية كاسي وهي لم تكن هناك وتعتقد بإنها خرجت لتعاشر رجل اسكتلندي اسمه لاكلان
    Almış olmalıyım, daha sonra orada değildi. Open Subtitles لا بد و أنني فعلت ذلك ، فالسكينة لم تكن هناك لاحقًا
    Ama orada değildi değil mi Watanabe? Open Subtitles لكنها لم تكن هناك هل كانت هناك يا واتانابي ؟
    Çocukluğunu 1800'lerin sonunda yaşamış. O zamanlar doğru dürüst alet yokmuş. Open Subtitles لقد نشأ في القرن التاسع عشر لم تكن هناك أجهزة بعد
    Birinci çalışma, değer veya talimat yoksa bebeklerin yeni oyuncakla nasıl ilgilendiğini keşfetti. TED استطلعت الدراسة الأولى كيفية تفاعل الأطفال مع لعبة جديدة إذا لم تكن هناك قيم أو إرشادات مقدمة.
    Ben de sana her zaman yaptığım gibi yardım edebilirim, bebeğim. İhtiyacın olduğunda asla yanında olmadı. Ama ben oldum. Open Subtitles يمكننى مساعدتك يا عزيزتى ، كما كنت دائماً ، إنها لم تكن هناك عندما إحتجتى لها ، ولكنى كنت هناك
    Biliyor musun, eğilirler: Somon. Her neyse, onu bulmaya çalışıyorum, orada değil ve arkadaşı Rona'ya çıkıyorum dedim ki, "Rona, büyükannemin nerede olduğunu biliyor musun?" Open Subtitles اتعلمون يبدون هكذا على كل حال ، ذهبت لاجدها ولم تكن هناك لذا ذهبت الى صديقتها رونا
    Havlum olmazsa üzerindeki kusmukları fark etmeyeceğimi düşünmüş. Open Subtitles رأى أنني لن ألاحظ القئ على المناشف إن لم تكن هناك مناشف أصلاً
    Bu sorun 1954 yılında ortaya çıkmış ve o sıralarda Audrey burada değildi. Open Subtitles على الرغم من انه كان في عام 1954 واودري لم تكن هناك حينها
    Cinsel taciz hakkında bir detay yoktu, sadece kabusları vardı. Open Subtitles لم تكن هناك تفاصيل عن الاعتداء الجنسي فقط بعد الحادثة
    - Gazetelerde onun hakkında dedikodular yok muydu? Open Subtitles ألم تكن هناك شائعات حولها كتبت في الصحف ؟
    Çünkü gece saat 2 de evinin önünden geçtim ve araban orda değildi. Open Subtitles لأنني كنت أقود سيارتي بجوار البيت الساعة 2 صباحاً وسيارتك لم تكن هناك
    Eğer orada değilse, tekrar baştan araştırmaya başlarız. Open Subtitles إذا لم تكن هناك يمكننا معاودة البحث مرة أخرى
    Sağlığa zararlı ibareleri yoktu, en azından federal idarenin koydurdukları. TED لم تكن هناك مشاكل صحية، على الأقل أمراض محظورة فيدرالياً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more