| Çocukluğunuzun elbette bir rolü vardır ama kimse nasıl olduğunu bilmiyor. | TED | طفولتك بالتأكيد تلعب دورا ولكن لا أحد يعرف كيف. |
| Bu buzulların su döngüsünde başlıca bir rolü var. | Open Subtitles | فهذه الثلوج تلعب دورا رئيسيا في دورة المياه |
| Olacaklarda çok büyük bir rolü var. | Open Subtitles | إنها تلعب دورا مهما فيما هو آتي. |
| Bitkilerin birçok temel rol oynadığını biliyoruz. | TED | كلنا يعلم بأن النباتات تلعب دورا أساسيا. |
| Neden mi? Çünkü çevre bu bitkilerin yapısının değişmesinde çok önemli bir rol oynuyor. | TED | هل تعرفون لماذا؟ لأن البيئة تلعب دورا جد مهم في تغيير مكونات النبتة. |
| Gelmek üzere olan şeyde büyük bir rolü olacak. | Open Subtitles | إنها تلعب دورا مهما فيما هو آتي. |
| yani dünyanın belirli bölgelerinde teknolojinin gelişmesinde, hükümetlerin kilit rol oynadıklarını demek istiyorum. | TED | ما أعنيه بذلك هو انه في بعض أنحاء العالم, الحكومة تلعب دورا جوهريا في تطوير التقنية. |
| Uydular, finansal ve enerji pazarlarımızın operasyonunda bile rol oynar. | TED | بل إن الأقمار الصناعية تلعب دورا في العمليات المنجزة بالأسواق المالية والطاقة |
| İnternet toplulukları burada bir rol oynayamaz mı? | TED | هل يمكن لمجتمعات الإنترنت أن تلعب دورا هنا؟ |
| Ve bence, bu iki alan içinde de Siyasetçiler bir rol oynayabilir. | TED | وأعتقد، في كل مجال من هذه المجالات، وأعتقد أن السياسة يمكن أن تلعب دورا. |
| Bak, adaklar hayatta kalmanızda rol oynuyor, ama inandığınız nedenlerle değil. | Open Subtitles | تضحياتكم تلعب دورا فى نجاتكم لكنها ليست السبب كما تعتقدون |